Şiir Defteri

UÇURTMANIN KUYRUĞUNDA İNSAN

Yazan: MUM_VE_TÜTSÜ
26.04.2005 / 15:08
897 kez görüntülendi
0 yorum yapıldı
UÇURTMANIN KUYRUĞUNDA İNSAN Sana bir ara bunu göndereceğim ve sen bunu dinlemekten asla vazgeçemeyeceksin demiştim bu ne mi? Bir ömür biçtim sana, belki tüm anlamları birer birer çürüten, İlk defa tanık olduğun, tadına doyamadığın bir giz olacak bu. Ey sevgili, içinde daha beni bulduğun çook vakitler göreceksin Sesimde gizli bir öpücük gibi, yanı başında hep beni arayacaksın… Bu; Aşka koşan bir şiirin suda yankılanmış hali, vurdukça bir şairin yüreğine nasıl yaşadığını duyacağın bir ses. O ufku sana dönmüş denizlerde bir ışık, bir renk, belki bir cümbüş. Belki Mevlevi adımları gibi huzurun içinde dönen ahenkte bir tütsü kokusu. Belki kanadından rüzgarları süzerek çığlık çığlığa yalnız özgürlüklere ağlayan bir martının soğuk havalarda sıcak soluğu. Belki ilk defa tanık olduğun, daha önce hiç duymadığın, tadına varamadığın bir şey bu! Elle tutulur yanı yok bunun, gözle görülür tarafı da. Belki tüm anlamları çürüten bir bakış gibi anlatımı yetersiz kelimelerden seçilemez. Örtünmüş gözlerdir ki, bunlar insanın içine yürüyen en saf, en arı, en sonsuz yolculuğuna çıktığını hatırlatır sana. Baktıkça ömrünün su üstünde yüzen kısmını sevdirmez, derinlerde dalıp dalıp bir şeyleri aratır sana. Mercan çıkarırsın oradan. Belki bir aşk pembesi. O da kirlenir hatta ölür ayırırsan suyundan, toprağından. Siyaha döner rengi, günlerce suda bekletirsin her ne yapsan yaşamaz, pişmanlığın kokusu çıkmaz içinden. Ağladığını görürsün denizlerin önce yaşamın göğüne çarpar kendini, sonra yüzünde hırçın dalgalara düşen kırılmış bir saflığın yağmur tanelerini taşıyarak dibe vurur kendini. Vicdan azabı ve bir dolu ağrı asılır yakana. Paçalarına yapışır suç, adımların birbirine dolanır gidemezsin bir yere. Olduğun yere mıhlar seni, bu mercanın hali; ruhunu vermiş bir insanın tenindeki soğuk mat beyaz rengi gibi. Ey sevgili, daha içinde beni bulduğun çok vakitler olacak.. Geceye yakın zamanlarda, güneş batımlarında bana takılı kalmış aklın mesela. Ve her sabah uyandığında yanı başında aradığın sesimle gizli bir öpücük gibi günaydınımı bekleyeceksin ,mutlaka. Belki de yüzümde nura dönen bir ışık arayacaksın tanrıya, sana, sevgine inancımı anımsayacaksın sonra. Uzak ülkelerden gönderdiğim kalbimin şekilleri, kıtaları, okyanusları aşmış haliyle kör karanlıklardan seçip aşkı,benimle sevişmeyi yeniden dileyeceksin. Üsküdar da kız kulesinin bir kahve içimlik seyrindeyken düşlerin içine beni alacak, sarılacak ve hiç bırakmayacaksın! Tüm sorgular yargılar ve haksız infazlar geçince bu sevdanın saydam tabakasından göğün ve yerin yedi katmanını yaşadığımızı unutacağız. Aşk bitecek çünkü, bir gün ayaklarımız hayata basacak, ağır gelecek her şey. En çok da ölümden soğuk bir bedende ayrılık! Benim seninle orada olmadığımı yalnız bende gördüğün uç bir gizin ekseninde tavafını tamamladığında anlayacaksın! Benden sonra dolaştığın sokaklarda karşılaştığın hiçbir kızın gözleri benim gibi peçelerini açıp bakmayacak gözlerine. Yüreğinin safir taşlarına dokunacak ve erkekliğini gizleyeceksin, çocukluğunu büyütecek çıkmaz sokaklarda yeni sevdalar çıkacak karşına ve sen biraz daha susmayı, biraz daha özlemeyi öğreneceksin, yüzümün sesimin yokluğunda! Sonra yine yeni sabahlar arayacaksın kendine, bensiz başka sevdalar gelip bir hükümdarmışsın gibi önünde diz çöktüğünde! Beceremeyeceksin tabii. Bir uçurtmanın kuyruğuna nasıl takılır nasıl sevince bürünürse insan büyümemiş bir çocuk gibi, işte sen bunu yaşadın bende yani yüreğin hep çocuk kaldı yüreğimle. O karanlık zifiri gecelerde bir eşsiz sanat eseri gibi mum alevinde yanan yüzümün yüzüne yansıyan yanını arayacaksın ve çıkamayacaksın sevdamın uçsuz bucaksız labirentlerinden. Kurtulamayacaksın nasıl yitirdiğini düşünmeden duramayan, seni isyana, yasa çeviren zamanların dağılmışlıklarından, seni dağıtmışlıklarından. Oysa Unutulacak çok şey var ey sevgili. Her acı gelir geçer, her sevgili bir gün alır valizini gider! Benim içinse gidilemeyen tek yolculuk varılan gönlünün ülkesinden geriye dönüştür. Orada hiç kimsenin gidebildiği bir yer yoktur! Nasıl girmişsem içine, nasıl hissetmişsen sevgimi gönlünce bir o kadar gidemem, bir o kadar aşkına tutsağım bir o kadar çıplak ayinlerine esirim ben! Aşkın mabedi bu işte, ben gene ordayım yani. Üsküdar da kız kulesinin bir kahve içimlik seyrindeyken düşlerin içine beni alacak sarılacak ve hiç bırakmayacaksın! Dediğim yerde. Ayrılmakla bitmiyor bitirilemiyor hiçbir aşk, yaşanılmış en güzel anı ile işleniyor insan içine.Yani Ömrün yürüyor içimde, ömrümü sürüyor süründürüyor sen dönmeyince! Nursel Türkemiş
Kapat/(ESC)
Yorum Düzenleme

Yeni Üyeler

  • mhrmkaya
  • VEJETARYEN1978
  • Serdar150
  • yunuskivanc
  • Adıyaman

Bağlı Üyeler

  • aliucaralp15:34
  • bilalozturk15:10
Kapat/(ESC)
Tavsiye
Adınız:
Sizin eposta adresiniz:
Alıcının eposta adresi:
Mesajınız:
Doğrulama Kodu:
captcha refresh
Kapat/(ESC)
İletişim
Adınız:
Eposta adresiniz:
Mesajınız:
Doğrulama Kodu:
captcha refresh
Kapat/(ESC)
Rastgele Şiir