Zamanın Ötesinde
Özlem,
ruhun kendi acısıyla beslendiği bir duygudur.
İnsanı sessizliğe çeker,
çünkü anlam ancak kaybın ardından doğar.
Eylem derler,
sonuçla ölçülürmüş.
Oysa eylemsizlik de bir eylemdir,
ve bazen
hiçliğin sessizliğinden
daha büyük yankılar bırakır insanda.
Biz,
sözün sahipleri sanmıştık kendimizi;
meğer söz, bizi söyleyenmiş.
İhtimale inandık,
olmayan yarınlara umut ektik.
Umut, bazen bilincin yanılgısıdır,
ama insan yanılgısız yaşayamaz.
Seni yüreğime işlerken
ateşle değil,
suskunluğun derinliğiyle yazdım adını.
? Sonsuzluk ? dedim,
ama gördüm ki
sonsuzluk bile
sınırın öteki adıdır.
Zamanın ardında kaldım,
çünkü zaman kimseyi beklemez;
yalnızca izler,
ve her geçen an
bizden bir parça alıp götürür.
Hayallerimi,
zamanın ötesinde uçmaya çalışan
yaralı bir kuş gibi
göğe saldım.
An'ı tutamadım,
geçmişle gelecek birleşip
beni unuttu.
Sensizlik bir düşünceye dönüştü;
bir ileri, bir geri
varlıkla yokluk arasında savruldum.
Kendimi bulmak isterken
kendime yenildim.
Buz gibi anılar gülerken yüzüme,
yaşam sevincimin
solan kanatlarını izledim.
Hasretin vuslatında boğulur insan,
çünkü vuslat
hasretin başka bir biçimidir ?
umudun kılığına girmiş kayboluştur.
İnsan,
var olduğunu sanan bir sorudur.
Cevap belki de
yokluğun içindedir,
çünkü varlık
kendi gölgesini arayan bir düşüncedir.
Her şey zordur,
derinliğe indikçe
özgürlük çözülür.
Aşk da, ölüm de ?
aynı aynanın iki kırığıdır.
Biri varlığı yakar,
öteki zamanı.
Bir efsanede kaybolur insan,
adı dillerde sürer
ama özü bulunmaz.
Gizem,
bulunmamakta nefes alır.
Ve bir gün,
zamanın ötesinde buluşmak istersen,
adımı an.
Belki o an
yokluğu tatmanın hazzında
aynı hiçlikte oluruz seninle.