Hıçkırık
Bir hıçkırık takıldı boğazıma seni anarken
sesin dönüyor duvarlarda,
sen yoksun, ben perişan,
sen varken de perişan.
Bin kez söz verdim, unutamam diye,
bin kıştan geçtim, bir bahar bulamadım.
Ateşe yürüdüm, suya battım,
dağlara söyledim adını, yankı bile sustu.
Dökülüyor umutlarım saçlarından aşağı,
her tel bir anı, her düşüş bir yara.
Kurudu hayallerim birer birer,
ne dünden kaldı iz, ne yarından teselli.
Siyah dumanda yaktığım şiirlerin mürekkebi ? yüreğim.
Yüzüm, solmuş bir buz parçası,
sevdamın tülleri arasında kaybolmuşum.
Gökyüzü bir pencere artık
ve ben, içinde eriyen bir mum.
Kabuslar yürüyor peşimde adım adım,
bir fideyim, kutuya kapanmış,
boynumu güneş bükmüş,
gece örtmüş üstümü usulca.
Yine de bir yerlerde senin adını fısıldıyor rüzgâr,
belki bir kuşun kanadında,
belki unuttuğum bir dualıkta...
ve ben hâlâ seni unutmamanın cezasını
sevda sanıyorum.