Şiir Defteri

(Bir hikaye) Rüzgardan Eller

Yazan: orta_bey
11.02.2006 / 23:04
1029 kez görüntülendi
0 yorum yapıldı
İlkbahar neredeyse avuçlarının arasından kayacak ve gicedekti. Çok az bir vakti kalmıştı; koşup eylenmek için. Ne çare, bir iki gün gönlünce dolaşacak çiçekleri ve kırları... Kursağına ilkbahar inmeden ağızında dağılıp kaybolacak. Çok üzgündü. Tatilini doyasıya yaşayamadan gene gidecekti, ona göre ilginç maceraları olan heycanlı ve bir o kadar da hayal kırıklığı olan okula. Sümbülleri ve binbir çeşit renkleri olan laleleri koparıp öldürmek için çıktı anaanesinin olduğu koca kırbahçesine. Yanlız onları toplarken öldürdüğünü bilmiyordu zavallı. Bunu da kimse anlatmıyordu. Uzun askılı ve oval sarı çizgili elbisesiyle çıktı bir daha geri gelebileceği bir yola. O kadar uzundu ki yol, beş dakikada aştı tepeleri... Bulutlarla yarışıyordu, sanki rüzgarla dans ediyordu koşarken. İşte görkemli çiçek bahçesine geldi. "Allah'ım one!" kelimeleri dudaklarından çıkmak istiyordu ama o kendisinin istemediği bir zorlukla mücadele edip çıkmasına gönlü razı olsabile çıkmıyordu. Hemen iki uzun kollarını açıp attı kendisini lale yatağına. O kadar güzel laleler var ki renk renk. En çokta moru sever. Elleri çiçek tutmayı okadar özlemiş ki... Kırmamak için ama koparmak için hırçınca davranıyordu. Tek aşkı çiçek. O sevdiğini yerden yere vuran biresi olduğu için kopardığı çiçekleri iki üç kere koklayıp saçına, kaşına, gözüne takıyor ve koşarkende düşürüp eziyor. Zavallı çiçekler teker teker katlediliyorlar. Katilleri ise masum bir kız. Akşam olduğunda ay onun için büyük ama az ışıklı bir fener. Kurtlar ise dostu. Kara bulutları arkadaşları. Hepsi ona eşlik ederler. Günlerden bir gün gene gitti keşfettiği bahçesine. Bu onun son günüydü ve orada kalıp gitmek istemiyordu. Kız çiçeklerine değer verdiği kadar anaannesine değer vermiyordu. Sıcak sudan alıp soğuk suya sokuyordu ayaklarını. Çünkü yaz gelmişti. Anaannesinin rahatlamaya, fereahlamaya ihityacı vardı. Çay, ayran yerine gidip dondurma alıyordu hemde vanilyalı üstü çikolata kaplamalı nefis mi nefis dondurma... Neyse. İşte kız gene aştı tepeleri ama bu sefer göz kırpıp açasıya kadar. Dolaştı eğlendi. Kız yanlızdı. Orada da yanılz burada da. Uzandı bu sefer mor menekşelerin üzerine. Siyah elbisesi kirlenmişti. Ayna gibi gözüküyordu morluklar. Ağızına bir saman aldı. Kapadı gözlerini kurdu hayalini. Sıyah saçlı yakışıklı mı yakışıklı bir erkek. Elinde sivri mi sivri, uzun mu uzun bir kılıç ayna gibi parlıyor. Karşısında sarı saçlı, balık burunlu ve kesik süretli bir erkek daha... Biri diğer tepede öbürü diğer tepede, oda tam ortalarındaki en uzun ağacın üzerinde. Yanlız tek bir ağaç vardı çölün kuytusunda. Pembeden bozma mendilini attı yere, bağırarak "Beni alın!" dedi. İki genç tepelerden atladı aşağıya. Çarpıştılar mermi ucları gibi... Kılıçlarındaki kıvılcımlar aleve dönüştü. Karınlık mağralar aydınlandı, gözlerin içine arılar yuva yaptı yıllar, yüz yıllar geçti ama savaş hala devam etti. Çöl bile denize dönüştü. Balıklar bile karada yürüdü. Dinazorlar insan yemeye başladı... Kız uyandığında herşey değişmişti. Etrafına baktığında yattığı yer hariç çöldü. Yattığı yerde hala mor menekşeler mevcuttu. Orayı kazıdı kazıdı ve yine kazıdı. Her kazıyışında gökyüzü karardı karardı ve yine karardı... Eve geldiğnde ev yok oldu. Aynaya baktığında, ayna param parça oldu. Yüzünü ellediğinde... Ellemez olaydı. Sert bir tabaka gerleşmiş yüzüne. Elinde, kolunda, ayağında vardı bu sert tabaka ama görmüyordu sadece ellediğinde hissediyordu. Bir ayna buldu geçmişinden. Aynaya baktı ve gördü yaşlandığını. Kİmsesi yoktu, yanlızdı ve mutsuz... Konuşamamasını bırakın düşünemiyordubile. Anladı, meğerse beklemek değilmiş çare...
Kapat/(ESC)
Yorum Düzenleme

Yeni Üyeler

  • mhrmkaya
  • VEJETARYEN1978
  • Serdar150
  • yunuskivanc
  • Adıyaman
Kapat/(ESC)
Tavsiye
Adınız:
Sizin eposta adresiniz:
Alıcının eposta adresi:
Mesajınız:
Doğrulama Kodu:
captcha refresh
Kapat/(ESC)
İletişim
Adınız:
Eposta adresiniz:
Mesajınız:
Doğrulama Kodu:
captcha refresh
Kapat/(ESC)
Rastgele Şiir