Şiir Defteri

BARIŞIN TOPLUMSALLAŞMASI

Yazan: öğretmen
28.12.2025 / 00:26
47 kez görüntülendi
0 yorum yapıldı
İçinde bulunduğumuz Ortadoğu coğrafyasında yılarca süren savaş ve çatışmalar eksik olmadı. Bu durum ülkemizi de yakından etkiliyor. Türkiye'de Kürt meselesi ve silahlı çatışma dinamikleri, uzun yıllardır demokratikleşme tartışmalarının merkezinde yer almaktadır. Çatışmanın sona erdirilmesi amacıyla yürütülen farklı çözüm süreçleri, kimi zaman toplumsal destek, kimi zaman da siyasal irade eksiklikleri nedeniyle başarısızlıkla sonuçlanmıştır. Kürt sorunu çerçevesinde yaşanan silahlı çatışmalar, hem devletin güvenlik politikalarını belirlemiş hem de toplumsal barışın önünde engel teşkil etmiştir. Devlet Bahçeli'nin grup toplantısındaki konuşma Sürecin ilk fitilini ateşledi. l9 Temmuz 2025'te Abdullah Öcalan tarafından yapılan ?Barış ve Demokratik Toplum Çağrısı?, bu sürecin yeni bir aşamaya evrilmesini sağladı. Barış çalışması yürüten sivil toplum kurumlarıyla, akademi ve medya alanında çalışanların bilgi ve deneyim paylaşımının zayıf olması, barışa mesafeli sivil toplum kurumları arasındaki ilişkinin kopuk ve derin olması, barışın toplumsallaşmasının en can alıcı handikapı. Barış talebinin 40 yıldır toplumsallaştırılamamış olmasının başlıca nedenleri; Türkiye'nin sivil toplum kurumu kültürünün zayıflığından, çarpıklığından, yanlışlığından kaynaklanan sorunlar. Sivil toplum kurumlarının yapısal sorunlarını; kamu düzeninin yasal, anayasal yapısından kaynaklı sorunlar ile siyasal konjonktürün ürettiği veya sivil toplum siyaset ilişkisi kaynaklı sorunlar başlıkları altında toplamak mümkün. Toplumsallaşmanın en etkili yolu, Sivil Toplum Kuruluşları, iş dünyası, sendikalar, yerel yönetimler ve farklı toplumsal grupların temsilcileri karar alma ve danışma mekanizmalarına dahil edilmeli. Siyasi partiler, akademiyseler, gazeteciler, yazar-çizerler bir araya gelerek, çeşitli projeler ve etkili çalışmalar yürütmeli. Örgütün kendini fesih kararı aldığı, silahların yakıldığı ve gözlerin silahsızlanma sürecine çevrildiği bir aşamada entegrasyon için hukuki, yasal adımların atılması kritik öneme sahiptir. Entegrasyon, barışın toplumsallaşmasında tek taraflı bir beklenti halini alırsa arzu edilen sonucu vermez. Dönüşüm eksik kalır, bütünleşme ve kardeşleşme, ortak eşit ve bir arada yaşam istendiği gibi sağlanamaz. Barış sürecinin sağlıklı bir zeminde yol alması ve hedefe ulaşması için toplumsal dönüşüme de odaklanmak gerekir. Barış hakkının ihlali konusunun ulusal ve uluslararası pozitif hukukta yer alması talepli çoklu bir mücadele yürütülerek barışın toplumsallaşmasına ve inşasına katkı sunulmalıdır. Çatışma ve gerilim dilinden arınmış, tarafların argümanları ve talepleri yerine evrensel insan hakları temeli bir yeni mücadele, söylem ve dil tercih edilmelidir. Toplumsallaşmanın önemi nedir? Toplumsallaşmanın iki fonksiyonu vardır, Bunlardan biri benliğin gelişmesini sağlamak, İkincisi ise kültürün bir nesilden diğer nesle aktarılmasını sağlamaktır. Türkiye, uzun yıllardır hem toplumsal huzuru hem de demokratikleşmeyi zedeleyen silahlı çatışmalarla mücadele ediyor. Bugün yeniden gündeme gelen barış ve çözüm süreçleri, sadece siyasi aktörlerin değil toplumun tüm kesimlerinin katılımını zorunlu kılıyor. Türkiye'de acıların son bulması, akan kanın durması, barış ve kardeşliğin pekişmesinin çözümü toplumsallaşmadan geçer. Bu amaçla, uzun çalışmalar sonucunda siyasi partiler bir araya gelerek bir komisyon oluşturdu. 5 Ağustos 2025 tarihinde TBMM'de çalışmalarına başladı. Siyasi partiler, süreç içinde çalışmalarını ve görüşlerini düzenledikleri raporlarını TBMM Başkanına verdi. Barışın toplumsallaşması, barış sürecinin ilk ve en önemli şartı şeffaflık ve kapsayıcılıktır. Barışın inşası, aynı zamanda toplum içindeki güvenin ve empati yeteneğinin onarılmasını gerektirir. Çatışmadan etkilenen bölgeler başta olmak üzere, farklı şehirlerde, mahallelerde yüz yüze diyalog ve tartışma ortamları oluşturulmalıdır. Bu platformlar, farklı görüşlerin güvenle ifade edilmesine ve karşılıklı anlaşmaya hizmet etmelidir. Kullanılanılan dil, çatışmacı, ötekileştirici olmaktan çıkarılıp kapsayıcı ve çözüm odaklı bir dile dönüştürülmelidir. Barış sürecinde gazetecilik, kışkırtan değil yatıştıran, kutuplaştıran değil birleştiren, sadece olayları değil bağlamı da anlatan bir yaklaşım benimsemelidir. Medyanın, nefret söyleminden kaçınan, barışı teşvik eden, farklı seslere eşit yer veren bir yayıncılık yapması teşvik edilmelidir. Medya organları, barış dilini ve empatiyi destekleyen bir rol üstlenmelidir. Çatışmanın yarattığı mağduriyetlerin ve travmaların tüm taraflarca tanınması ve kabul edilmesi de son derece önemlidir. Barış, adalet duygusunu tatmin etmeli ve mağdurların sesine kulak vermelidir. Farklı kültürel kimliklere saygı duyan ve eşitliği temel alan bir toplumsal yaşantının inşası, barışın doğal bir parçasıdır. Eşit vatandaşlık temelinde demokratik hak ve özgürlüklerin tam olarak güvence altına alınması önemlidir. Barış, sadece çatışmanın yokluğu değil, çatışmanın şiddet içermeyen yollarla çözülebilme yeteneğidir. Toplumsallaşma, bireyin agresif tepkiler yerine yapıcı çözümler üretmesini sağlamalıdır. Barış, uzun soluklu, sabırlı ve cesaret gerektiren bir çabadır. Tüm toplumun ortak sorumluluğudur. Bu adımlar, barışın sadece çatışmanın sona ermesi değil, aynı zamanda adalet, eşitlik ve demokrasi temelinde yeni bir ortak yaşamın inşası olduğu bilincini güçlendirecektir. Muzaffer KALABA
Kapat/(ESC)
Yorum Düzenleme

Yeni Üyeler

  • Sefa
  • İxkan
  • Romeo
  • birkalembiradam
  • Teemo
Kapat/(ESC)
Tavsiye
Adınız:
Sizin eposta adresiniz:
Alıcının eposta adresi:
Mesajınız:
Doğrulama Kodu:
captcha refresh
Kapat/(ESC)
İletişim
Adınız:
Eposta adresiniz:
Mesajınız:
Doğrulama Kodu:
captcha refresh
Kapat/(ESC)
Rastgele Şiir