sesini kaybetmiş bir şehir kadar suskunlar
içimde buz gibi gibi eriyenler şimdi yangınlar
yıkılmış duvarlarda ellerim gökyüzüne dönük
ve ağlar
çözülmüş bağcıklarımı hangi kız saçlarıyla bağlar
hangi dağlar heybetini andırır ki delsem ferhat gibi
beni içine çekiyor bu yalnızlığın uçsuz dibi
biri intihar ediyor kalbimde çekiyor damarlarımdan pimi
ve sönük gözlerin feri kaçmış karanlıklarına umutsuzluğun
anlatabilir misin ağlamasını güneşe bir bulutun
anlayabilir misin umutsuzluğa aşık bir umudun bekçisini
beni bu sesler götürdü gaiplerde bir şehrin kıyısına
hangi erkek seni benden aldı taktı ahtapot kollarına
dokundu dokunulmazlıklarına
can buldu ölüler soluklarında
ben hariç
bendim sözlüğünde anlamını bulamayan tek hiç
senden hariç
ben bendim yalnızlığa dahil tek beden
psikolijisi bozuk ölü hücrelerden örülü tensin kollarımda
tenim tenine değsin bırak düşeyim yanaklarından
fısıltın yansır duvarlardan kulaklarıma dersin ''kal karanlıklarında''
üşür parmaklar bakar mısın hayata o aralıklardan?
ya da ayrılıklardan...