Şiir Defteri

Vedalara Tedarikli Gözlerin!

Yazan: Nursel_Turkemis
22.07.2006 / 17:40
980 kez görüntülendi
0 yorum yapıldı
Yaralı bir savaşçıyım kuşatılmış, katledilmiş hayallerin ülkesinde. Beklemeler sıtma nöbetlerine uğurluyor beni, son yolculuğuma çıkıyorum. Senin sevdanın dölü geziniyor içimin ana karalarında gör bak sevgili Orada ne gülen ne oynayan yeşil çocuklar doğurtacak sevdan bana. Sedefli koynunda yanar döner bir beyazla açılan bütün renkler şelalelerin döküldüğü yerde güneşle birlikte çifte gök kuşakları doğurur. Çıkar düşkünü beyler yelelerimize sımsıkı tutunarak mahmuzlarını vururlar göğsümüze ve biz bu esaretle inadına özgürlüklerin sonsuz yeşiline süreriz düşlerimizi, söyle sevgili şahlanışımızı kim durdurur? . Bütün gizler içerde, göğüs denilen kafeste kim hapsedebilir bizi, bizden başka kim korkutabilir bizi dört duvar bir adım yolculuklar çıkararak önümüze. Kim kelepçe vurur bir avuç göğü değirmen gücüyle içimize taşıyan ellerimize. Ay yarım, güneş yarım olur sensiz. Denizime vuran yüzünde yakamozlarını taşırım dolunayım. Çünkü sensin benim içsel gezegenimde eksenine durduğum tavafım. Bir gün alıp başını allı pullu mevsimlere gidersen solar bahçemde çamım, çınarım, cevizim. Sarı ölümlere sarı ağıtlar yakarak tükenir çiğim, çimenim. İçtiğin bütün karanlıklardan aydınlık yorumlar yarat kendine, saçlarından düşen papatyalardan yarınlı fallar tut düşüncelerine. Doyuramazken biz nefsimizde doyumsuzluklarımızı, bütün kediler atıklarımızda tıka basa doyumlar buluyor. Kumrular hiçbir zaman aç görünmüyor bak! hep yek, hep tek yürek bir eşle bir ömür geçirilebiliyor. Ben bu yerkürenin oynak ve paslı raylarına yalnız sana olan özlemimi çiviledim. Gelip geçen her trenin içine yüreğimde vagon vagon birikmiş hasretimi yükledim. Çile iplikten bir yumak, bir nesne insan bedenine uyumlu. Çile boğazda bir yumru, çile uyumamak geceler boyu. Hala kömür sobalarında çatlamış kestanelerde aklım. Hala fındık bahçelerinde dedemin anneannemi kovalama faslında kalmış aşktan yana hatırladıklarım. Ve o yalın ayak çimen üstü çocukluğumun topladığı dağ çilekleri gezinip duruyor dilimin damağımın dehlizlerinde, onun bile tadına varılamıyor öpüşmeler aşka gelemedikçe. Aynalar da yaşlanıyor bak görüyor musun sevgili… Onların da gümüşleri bir bir dökülüyor, Onların da yüzü tozlanarak çizilerek eskiyor ve hiçbir yeni çerçeve bizim gibi onları da genç göstermeye yetmiyor. Bir çocukluğumuzu içimizin eşiğinden geçiremedik büyüdük, yaşlandık yıllandık ne acılar gelip geçti ömrümüzün hayata sığ duran sularından. Dertlerin dergahında kaç somun kalp bölüşüldü, kaç adım sıkıntıların şehrinde topal takas yürütüldü, kaç gönül hasretler ülkesinde kokusu içinde saklı bir buğday gibi öğütüldü. Fırtına yemiş bir güvercin gibi ürkekliğin sarıyor beni, göğüs kafesimden dışarı çıkmıyorsun bir türlü. Yüzün yükleniyor yine kitapları dolduracak mısralarıma, ellerin geziniyor yine dizelerimin sarhoşluğunda. Aşkların hercailiğinde bir dolu sağanağına tutulmuş kanatlarım, bir hayli ıslanmış iliğim, kemiğim. Zatürree mi olurum kim bilir? Bir gözyaşım da ölüm için düşünülebilir, denenebilir sevgilim. Parsel parsel zapt edilmiş kalbimin toprakları ağır arabesk, ağır alaturka şarkılarla. Bir çobanın kavalında bile hep o aynı hüznü duyuyorum, orada salya sümük dökülüyor mevsimlerce sınır dışı edilmiş gönlü göğümün. O panter bakışlarda kara kışa yenilmemiş bir vahşilik var oysa, ormanlarda hükümdarlığını sürdürmenin asaleti var. Ve aslında bu dünyada bütün tuvallere yalanlar resmediliyor, renksiz sahiplerin yağlı fırçalarından iz düşümleri yaldızlı çerçevelerle görüntüleniyor. Kim içindeki resmin aynısını yapabilmiş. Bulut altı rengarenk uçan bütün çiçekleri sen topla benim için düşlerine, korkularının üstünü ört gardını almış göğsünle. Gör bak! ne aydınlıklar çıkacak elindeki o umut ıspatulasıyla macunladığın karanlıkların böğründen. İçimin istiflerini bozuyorum birkaç hüznü göze alıp, yüreğimi darmadağın yapıp gözyaşlarımı yüzümün önüne döküyorum. Kaç duygu varsa kurtulmuş insafıma sığınıp bulduğum yerde bütün iyi niyetlerimi kurşuna diziyorum, ruhunu söküyorum avlulara leşini sürüyüp. Yaralı bir savaşçıyım kuşatılmış, katledilmiş hayallerin ülkesinde. Beklemeler sıtma nöbetlerine uğurluyor beni, sen farz et ki son yolculuğuma çıkıyorum. Vedalara tedarikli gözlerin infazlarda yine, öyle umarsız, öyle bekleyişsiz mendillerini sallıyor gözlerime. Hazan taksimlerinin sofrasında duyduğum her sesle sarılara bir hayli yenik, siyahlara bir hayli ezik, bir meyve gibi bakışlarımı düşürüyorum suskunluklarımın peşine. Sedef kalmalı sözlerin bir hançerin ölümcül vuruşlarını saplıyor kalbimin sevgiden zayıf düşmüş yanlarına. Sensiz yağmur tepeleri çıkıyor karşıma ille de zirvede olacağım, inadım kurusun benim. Yorgun tüylerim dirayetsiz, amma velakin cesedimi senin ovalarına düşürecek bu son cesaretim. Çöllerin kum kıyılarına ayak direyeceğim, çıkmazların kapılarına dayanarak kızgın kurağa dalacağım ve orada birkaç damla gibi duran gözyaşlarımla umudun baraj kapaklarını açacağım. Senin sevdanın dölü geziniyor içimin ana karalarında gör bak. Orada ne gülen ne oynayan yeşil çocuklar doğurtacak sevdan sevgili bana. Bütün gülüşlerimi bir bir çıkarıp hücrelerimden yalnız dudak ucumda değil, yüzümün tamamında taşıyacağım. Allı pembeli güller doluşacak saçlarıma, bahar olmuş bulacaksın beni, aklındaki bütün hüzünleri şaşkına uğratacağım. Gölgelerimi bile vurdum ben, gölgelerin üzerine yürüyen gerçeğimle sen yokken. Sığınarak asırlık bir ağacın serinine, yorgunluğumu atıp üstümden iyileşen yaralarımın kabuğunu soydum yüreğimden. Senin için cılız bir bıldırcınım, hala aşk sapanıyla vurulup düşürülmeye hazır. Geceleri yaprak üstü çiğler gelirdi terimin üzerine, kalbim aklıma düşsel sözcükler üretirdi aşka iksir olsun diye. Kaldırımlara uzanan kalabalık yalnızlığımı izimi süren avcılar bulurdu sessiz siyahlarda, sokak çocuğu gibi ürkek, saldırgan ve güvensiz kişiliğimi tutup güneşe çıkarırlardı ölümle kalım arası bir mıntıkada. Yiyip bitirecek bu hasret bu özlem bir gün beni, hadi çık gel kurtulma hissimde barınan tek tutanak senin sevdan sevgili. Nursel Türkemiş
Kapat/(ESC)
Yorum Düzenleme

Yeni Üyeler

  • mhrmkaya
  • VEJETARYEN1978
  • Serdar150
  • yunuskivanc
  • Adıyaman
Kapat/(ESC)
Tavsiye
Adınız:
Sizin eposta adresiniz:
Alıcının eposta adresi:
Mesajınız:
Doğrulama Kodu:
captcha refresh
Kapat/(ESC)
İletişim
Adınız:
Eposta adresiniz:
Mesajınız:
Doğrulama Kodu:
captcha refresh
Kapat/(ESC)
Rastgele Şiir