Bilirim sevgili,
Mezopotamya dedikleri,
Uygarlık beşiği.
Fark etmezdi;
Dini,
Irkı,
Mezhebi.
Ne Asyalı demiş,
Ne siyahi;
Ne sarı saçlı bilmiş,
Ne beyaz tenli.
Hepsi
?insanoğlu? demiş
Ve sallamış
Uygarlık beşiğini.
II
Şimdi dört bir yanda
Zulüm kol geziyor.
Ne köy kaldı,
Ne kasaba.
Nedense
Fırat kızıla boyandı,
Dicle ölüm kokuyor.
Ve köşe başlarında
Birer-birer
Yiğitler vuruluyor.
Munzur yas tutuyor,
Nice yiğitler
Faili meçhule gidiyor.
III
Yüreğim yangın yeri,
İçinde kocaman acı.
Dinmedi yürekteki sancı.
Aylar, yıllar geçti.
Boğazım tıkandı,
Dilim dağlandı.
Dünden bugüne ne varsa
Sel-sel yüreğime aktı.
Nasıl işgal,
Nasıl yaman talandı!
Geriye kalan:
Nal izleri,
Süvari süngüler.
Her biri künyeme kazıldı.
IV
Mezopotamya dedikleri
barış, kardeşlik kokardı.
Biri Alevi,
Diğeri Sünni;
Bir yanda ezan,
diğer yanda çan çalardı.
Fark etmezdi
Müslüman
Veya Hristiyan.
Hepsi bir arada yaşardı.
Uygarlık beşiği;
Zulüm çarkına takıldı.
Şiddetli deprem çapında
Dört bir yana sallandı.