Şiir Defteri

dünyadan âhirete götüren sevgi

Yazan: nazlıcan
04.03.2006 / 11:12
3223 kez görüntülendi
7 yorum yapıldı
Aşk dediğin ya Allah'tan gelmeli, ya Allah için olmalı, ya da Allah'a ulaştırmalı; yoksa yerle bir olmalı. Aşk "sevgi" boyutuna ulaşmıyorsa, adı batmalı… Sevgi ki, Allah'ın varlıkları yaratmasındaki yegâne gayesi. Sevgi ki Allahu Teâlâ'nın, kullarına yerleştirdiği en güzel hediye. O'ndan gelen ve ona dönecek olan en anlamlı duygu…" "Saklarım gözümde güzelliğini, Her nereye baksam sen varsın orada. Gizlerim kalbimde muhabbetini Koymam yabancıyı sen varsın orada" İnsan içindeki duygularını kimi zaman kelimelere dökemez; ama duyduklarını yaşar, özümser… Ben de çocukluğumdan bugüne dilime doladığım bu dörtlükte ilk okuduğum duyguları yaşarım her zaman. Ulaşmayı hayal ettiğim; fakat ulaşamadığım sevgiliye bu dizelerle yalvarmak, yakarmak gelir içimden hep, en içten yakarışlarla… Onun güzelliği her şeye öyle güzel yansımış ki, kocaman bir kâinata, taşa, toprağa, ağaçtan yaprağa, kuşlardan güllere, canlı cansız her bir şeye… Onu kelimelerle anlatmak mümkün değil. Dünyanın en zengin, en güzel kelimelerinde bile öyle yoksun kalır ki cümleler Onu anlatmaya… Ancak diz çöküp huzuruna varmak ellerimizi açarak yüreğimizde kanayan sevgi ile en içten, en saf, dünyadan arınmış duygularla, ruhumuzla O'na seslensek de nafile… Çünkü O'nu sevmek, sevdikçe sevmek demek… Bu gün bir ise yarın bin olması gereken bir sevgidir O'na duyulan sevgi… "Sevgi, insanın lezzet aldığı şeye, meyletmesidir. Aşk, bu meylin her geçen gün artarak devam etmesidir. Aşk, insanı maşuk uğrunda her şeyini gözünü kırpmadan feda edecek hâle getirir." Bir insanın Rabbisini, ilk tanıdığı ve bildiği vakitten sonra, O'nun için nefes almaya, O'nun rıza–i ilâhîsine ulaşma çabalarına mâna katan ne sanırsınız? Elbette ki, O'nu ilk bildiği gün ile, aradan geçen zaman içinde yüce bir sevginin oluşmasıdır. Çünkü O'na yönelen ve O'nu zikreden kalp ve dillerin, alınan her bir nefesin bir anlamı vardır. Tüm bunlar kişiye haz vermektedir. Öyle sıradan bir hâl değildir bu… Abdest almadan önceki hâlimizle; abdest aldıktan sonraki hâlimizin bir olmayışı gibi. Ya bir de namazı kıldıktan sonraki hâlimiz!... Hele bir de incelen bir kalp ile, tüm ruhumuzla, O'na yönelip açtıysak elimizi, şükrümüzü, sevgi ve saygımızı sunduysak Rabbimize!.. O insan ne hâle gelir… Ki artık o öyle bir hâle gelmiştir ki, bu dünyada değildir ve ne yerde, ne de göktedir. Ateşler, seller alsa da onu, hissetmez, duymaz; umurunda değildir. Çünkü o Rabbisinin huzurundadır. Yalnız ve yalnız O'nu duymakta, O'na seslenmektedir

Mırkan


04.03.2006 / 12:51
vallahi necip fazıl ı da geçtin nazlıcan.. her üç şiirinden ikisi din ve allah temalı...

sanat_sanat


04.03.2006 / 16:37
Sevgili kardeşim, güzel yazınızı okuyunca bigane kalamadım. Allahı sever gibi bir insanı sevmek tevhidin lezzetini alamamış bir gönülde -belki o da geçici bir süre- yeşerebilir. Çünkü aslında zaten istense de böyle bir şey “muhaldir.” Bu uzun bir konu yalnız. Yeri de burası değil. İnsana duyulan aşkın kaynağı (eğer bu aşk temiz duygulara dayanıyorsa) da hiç şüphe yok ki İlahidir. Biz birine başka hiç kimseye duymadığımız hislerle bağlanıyorsak ve bu hisler hayatımızın dengesini hepten etkiliyorsa bu kesinlikle Allahın sevgisini başkasına aktarmak ya da İlahi aşkı inkar anlamına gelmiyor. Tam tersine bir insana aşık olan nice insan vardır ki bununla Allah’a yaklaşmış, O’na ait hakikatleri duyar, anlar hale gelmiştir. Esasen aşk konusunda bir insanın Allaha denk sevilmesi düşüncesi rahatsız edici olsa da, böyle bir sonuç; siz zorladığınız için ve sadece sizin perspektifinizden varmış gibi görünür. Dini kaynaklara vakıf olmadan bu konuda asıp kesmek bütün aşıkları “siz Allah için sevmiyorsunuz” zannıyla ya da “insana duyulan sevgi, aşk Allahı sevmeye engeldir” gibi mesnetsiz şeylerle karalamak İslam’ı anlamamak demektir. İnsan, Allahın yarattığı en yüce varlıktır. İcra ettiği meşru fiillerle Allahın hoşnutluğunu kazanmaya adaydır. Ne yazık ki ülkemizde de yarım yamalak bilgiyle kendini dini bütünlüğün kalesi gibi takdim eden pek çok kimse, beşeri aşkı haksız yere lanetlemiş, farkında olmadan yaratılış kanunlarına cephe almıştır. Kadına aşık olmayı Yüce Allah erkeğin fıtratına koymuşsa bunun çirkin olan yanı var mıdır? Ya da aynı şeyi kadın için düşünsek ne değişir? "Saklarım gözümde güzelliğini, Her nereye baksam sen varsın orada. Gizlerim kalbimde muhabbetini Koymam yabancıyı sen varsın orada" Şiirinizin bu bölümünde ne güzel tespitlerde bulunmuşsunuz. Son söyleyeceklerim şu: Aşık oldum Allahı daha çok sevdim. Aşık oldum sonsuzluğu daha çok anladım. Aşık oldum insanların ve dünyaperestlerin şerrine daha çok maruz kaldım. Aşık oldum ölmek korkulu olmaktan çıktı. Ben bir insanı sevdim bir anadan bir babadan dünyaya gelmiş, çarşılarda yürüyen, yiyen, içen, üstünde, güzelliğinde Yaratıcı’nın sanatlarını taşıyan. Allahtan başka bir mercinin, o kıza olan aşkımı kalbime indirmeye gücü yeter miydi? Kalbime o kadar sıcak o kadar yakın başka biri yok ne yapayım. Pek çok nahoş yanım var biliyorum. Aşkım, mazeretimdir. Şimdi Allah bana dayanma gücü ve sabır versin diyorum. İnşallah bundan mahrum olmayacağım ve her şey normal seyrine girecektir.

nazlıcan


04.03.2006 / 17:03
sanat_sanat kardeşim yorumuna saygı duyuyorum ve elbette katılıyorum ama aslında orada anlatılmak istenileni tam anlayamış olman dan kaynaklanıyor..yada ben ifade etmekte güçlük çekmişim.. her ne ise "şu fani dünyanın sana vereceği yalancı huzur,kabir kapısına kadardır..kabirde ise dünyevi dostluk ehemmiyetsizdir.orada herkes birbirinden hak alma peşine düşecek boynuzlu koyunun boynuzsuz koyundan soracağı hak gibi" "dünya ne geçim nede seçim dünyası dünya sabırla,kazanılacak imtehan dünyası" anlatabilmişimdir inşallah... selametle..

Fıratın-Hüznü


04.03.2006 / 17:23
Yazınız güzel ancak şu ifadeleri anlamakta güçlük çektim. Aşk dediğin ya Allah'tan gelmeli, ya Allah için olmalı, ya da Allah'a ulaştırmalı; yoksa yerle bir olmalı. "Allahtan gelmeyen Allah için olamaz ve Allah'a ulaştıramaz zeten." Üçü aynı neden ve sonuçları ortaya koyar. Aşk "sevgi" boyutuna ulaşmıyorsa, adı batmalı…Sözünü biraz açıklarsanız sevinirim. Yazınız bir düşünceye duyduğunuz reaksiyonu anlatmak için yazıldıysa, neye karşıt olarak yazıldığı anlaşılmıyor. Örneğin size bir soru: "Aşık olan insan Allahla sevdiği insan arasında tercihe mi zorlanmış oluyor? Aşk niçin dünyaya bakan süfli bir duygu gibi ele alınmış onu da anlayamadım. Ancak yazınızı reaksiyon tavrı dışında ele alırsak "çok estetik çok ince bir yazı olmuş" diyebiliriz. {s:020}

nazlıcan


06.03.2006 / 11:53
fıratın-hüznü kardeşim öncelikle sevgi ile aşk aynı şeymi ? bunu bilmek gerek bence değildir de...ikisinde ortak yönler çok elbet.. ama aşk ayrıdır sevgi ayrı..aşk bir heyecandır.. sevgiyse çok şeydir bence.. mesela size bir tane örnek verebilirim.. çok ama çok sevdiğiniz uğruna ölürüm dediğiniz kişiden bir gün gelmiş nesebeple ayrılmışsınız.. uzun bi süre o ayrılıkla çalkalanırsınız ama bir süre sonra karşınıza yeni bir insan çıkınca ondan etkilenir ve hoşunuza giden yönleri olur aşık olursunuz.. onunla farklı hayaller kurmaya aynı yolda yürürsünüz.. peki sorum şu..; hani bi önceki sevdiğiniz ne oldu uğruna ölürdünüz, olmazsa olmazım dediğiniz kişiye olan aşkımız biti verir dimi? yani anlayacağınız hepsi geçici sevgi ve ya işte aşk.. ama YARADANA olan aşk geçici değil işte.. aslında bunları ben yazıyorum fakat inan uygulamada tam değilim işte.. ben de dünya sevgisine çarpılmış kullardanım..onun için sadece yazımı herkesle paylaşmak istedim doğru olduğunu bildiğim için
Kapat/(ESC)
Yorum Düzenleme

Yeni Üyeler

  • SiirDiyari61
  • Dilara58
  • Sedatyasar
  • imbat12
  • Cerenbicer
Kapat/(ESC)
Tavsiye
Adınız:
Sizin eposta adresiniz:
Alıcının eposta adresi:
Mesajınız:
Doğrulama Kodu:
captcha refresh
Kapat/(ESC)
İletişim
Adınız:
Eposta adresiniz:
Mesajınız:
Doğrulama Kodu:
captcha refresh
Kapat/(ESC)
Rastgele Şiir