çalayım kapını ansızın,kimsin diye sorma
derdimi bırakayım yüreğinin önüne,gam yükleme bakışlarına
kelimelerim elimden alınsa da bir vuslat vaktinde,sen hiç susma
hüzün göze dolsa da ansızın,yum gözlerini sıkıca getirme onları dünyaya
lâl akşamları demlesek de gündüzün ahirinde geceye birkaç söz düşür, böyle sonlanma
her son içinde bir adım sonrasının tohumunu taşır,unutma!
toprak olmaya taliplik benim ki,
sen göğünün maviliğinde alabildiğine uç hiç durma
bir nefeslik soluklanmak istersen yağmurla gel yangın yeri toprağıma
alev su olup filizlensin bağrında
ve yaşanamayan sevdanın laneti silinsin tanelerinde
bak,büyüttüğümüz hayaller şimdi on sekizinde
yad edip durduğum anılar düğüm düğüm körelmiş
koskoca bir mahzen içim,
boşluğunla dolu dibine kadar...
ne zaman doldurmak istesem senden gayrısıyla,
hayalet olup çıkmakta anılar
bir gün girmek istersen gözlerime dal kirpiklerimin arasından
dikkat et küllerin ıslatmasın hikayemizi
ah gözü bağlı ağzı kilitli hikayemiz
ne kadar da bize benzemekte değil mi?
körlüğünü benden,suskunluğunu senden almış
yarım kalmış hali ise ...
neyse...
öyle işte!