ruh ve bedenden mürekkep olan diyarımı yokluğunla kuşattığından beri,
beyaz güvercınlerın kanadında sabırlar yollamaktayım sonunu bilmediğim sonsuzluğa...
karanlık hücrelere prangalanmış,
ayaza yazgılanmış içim, O'nun kapısının önünde yeni bir doğuş dilenmekte...
beklemek yüklenmiş ıkı büklüm olmuş belime...
hayallerimde bile harcamaya kıyamadığım sen,
dünyanın hangi girdabında boğuldun ki sükuttan mektuplar yolluyorsun...
şimdi ya gel kaldır kuşatmanı
ya da öğret sükutun lisanını...
...
gönlümün ermediği işler için büyütüp beslemiştim aklımı,
aklımın, akıllara zarar katılığına biraz şefkat biraz sevgi katsın diye sarmalamıştım gönlümü...
herşey dengeyle ilerlerken çıkageldin bilmediğim ülkelerden...
akıl,senin için hükm-ü red verdi, gönül o olmadan ben neyleyim dedi!
ortada kalmış benliğim aklın elini tutunca Kays oldu,
gönlün s'özlerine dalınca mecnun...
anladım ki aklı gönüle yüklesen,gönül razı değil
gönlü akıla versen,akıl firarda!
kısaca akıl bilsin haddini,gönül de dursun sınırında...
''aklın sınırı gönlün başladığı yerdir...''
olgun
18.09.2011 / 16:26
şiir çok yorumum zor....ararsa yazar bulursa kouşur
işte böyle şey şiir.
#1
ceylin
18.09.2011 / 21:59
şiir...
kendisini açıklamak için bile yine kendisine sığınmamız gereken bir hazine...
yazar diyor ya ''şair kavuşamadığı aşkına şiir der'' diye... kiminin hasreti şiir,kiminin ayrılığı...
olgun
18.09.2011 / 16:26
ceylin
18.09.2011 / 21:59