Her gün uyanırsın, bir gün uyanmamak için
Ve içinde saklanmış bin kelime konuşur zaman için
Peki ya zaman konuşsaydı? Kalır mıydın gam içinde?
Sever miydin Cananı zamansızlar içinde?
Belki bir saat, susarken en çok şeyi anlatır
Belki de bir an, bir ömrü kandırır
Takvimden düşen her yaprak, bir veda fısıldar
Zaman, hep alır; verirken susar
Ben geçerken aynalardan, kimdi kalan suretim?
Zaman mıydı içimde büyüyen bu sessiz çürüme biçimi?
Bir çocuk gibi geçti, sonra ihtiyarlaştı gülüşüm
Zamanla soldu gözlerimde Canan'ın düşüşü
Ey zaman! Konuş, neyi aldın neyi verdin?
Hangi anı sakladın, hangisini erittin?
Ey zaman! Elimden tuttun da nereye savurdun?
Ne Canan kaldı elimde, ne ben olduğum gibi durdum
Her saniyen hançer gibi, yavaşça saplandı içime
Unuttur dediler seni, sen her an kazındın biçime
Yalvardım: ?Dur!? dedim, kulak mı verdin ahıma?
Bir nefeslik huzur için çırpındım karanlığında