Şiir Defteri

KAMİL KOÇ KOÇLUK YAPAMADI (DENEME)

Yazan: Birturkbilgesi
15.09.2019 / 08:58
815 kez görüntülendi
0 yorum yapıldı
Koçluk yapmak 'Meydanokumak/Meydan okumak, karşı çıkmak, tepki göstermek, kahramanlık yapmak, başkaldırmak, itiraz etmek' anlamında bir deyim. Kamil Koç koçluk yapamadı yani 'Ben şirketimi satmam, hele bir yabancıya asla satmam' deyip koçluk yapamadı, yapmadı yani soyadına, koçluk yapmaya uygun davranmadı. Türkiye'de biryandan(bir yandan) 'Yerli ve milli' olmaktan söz edilirken biryanda hem yerli olanlar hem de yerli ve milli olanlar harıl harıl yabancılara satılmakta ki bu da Akp'nin akıldışı, mantıkdışı, mantıksız, tutarsız, aldatıcı, yanıltıcı, tuhaf bir dünyada olduğunu göstermekte. Bugün yerli ve milli olan şirket ya da fabrika ya da maden ya da servet; bakıyorsunuz, yarın, özelleştirme adı altında şirketlere yani özel şahıslara(kişilere) satılmış yani milliliği yok edilmiş; bugün yerli bildiğimiz bir şirket, bakıyorsunuz yarın yabancılara satılmış yani yerliliği yok edilmiş. Zaten 'Lozan zafer değil hezimet' diyen; 'Türkçe ile felsefe ve bilim olmaz, Türkçeyi terk edelim' diyen; Atatürk'e ve İnönü'ye 'İki ayyaş' diyen bir dünyadan yerli ve milli olmasını beklemek büyük bir aptallık olur. Önce 'Koç turizm' idi adı. Sonra, anlaşamadılar, ikiye ayrıldılar; biri Koç turizm oldu, öteki Kamil Koç. Ve ilk başlarda, uzun süre halk bu Koç turizm'i Vehbi Koç'un sandı; tıpkı Türkan Şoray'ı da, ünlü olmadan önce, sokaklarda yaşayan, kaldırımlarda üzerine Hürriyet gazetesi örtüp uyuyan, kimsesiz bir sandığı gibi. İlginç birşey ki adlar ve soyadlar gerçek durumun zıttını yansıtmak eğilimi içinde. Örnek ki benim soyadım Gürçiftçi ancak ben ne toprağı severim ne tarımı ne ziraatı ne köyü, ne bedensel çalışmayı, ve soyumda da tarımla, toprakla uğraşan birini görmedim yani Gürçiftçi soyadına göre tembel biriyim; benim sevdiğim şey betonun medeniyet almış biçimi, ve emeğin beyin, bilim, felsefe, edebiyat, kültür, kalem, kağıt, evrensellik almış biçimi. Soyadı Koç olunca ad-soyad konusundaki durumu bilmeyen insan bir koçluk bekliyor; ad ve soyad konusundaki bu zıtlık durumunu bilen insan da bir koçluk beklemiyor doğrusu. Koç turizm'in yabancılara satılacağını; Koç turizm'e ait bir yolcu otobüsü 2.8.19 tarihinde yandığında düşündüm ki o faciada 2'si çocuk 5 kişi yanıp öldü, 15 kişi yaralandı. Neden Koç turizm'in yabancı bir şirkete satılacağını düşündüm; çünkü sanırım daha önce birkaç otobüsü yanmışdı(yanmıştı), ve şimdi bir de tazminat ödenmesi gereken, 5'i ölü, 15'i yaralı insan vardı; yani bunlar bu şirkete ağır mali yükler getiren şeyler. Ancak Koç turizm'in doğru yolda olmadığını, yanlış yolda olduğunu daha önceden şu iki olayla anlamışdım zaten: 1- Koç turizm'le biryerden, hiç tanımadığım, hiç bilmediğim biryere gidiyorum; yazları hostluk yapan bir lise öğrencisi olan host(muavin) bana dedi ki 'Abi ben senin gideceğin ilde oturuyorum zaten, ve mesaim bitiyor, ben de orada ineceğim, seni de orada indiririm'. Ben de rahat rahat uykuya daldım; gözlerimi açtığımda, yolcuların konuşmalarından, gitmem gereken yer geçtiğimizi, o yerden daha ötede olan bir yere doğru gitmekte olduğumuzu, ve kırsal bir alanda ilerlemekte olduğumuzu gördüm; şaşkınlık içinde; hosta doğal ki öfke içinde 'Hani beni indirecekdin!' diye çıkışdım; host 'Abi mesaimin sürmesine karar verildi, sana söylemeyi unutdum, sen şimdi burada in, gideceğin yere buradan minibüsler geçiyor, onlara bin' dedi; ben de uykulu uykulu ve öfke ile inerken, bagajdaki valizimi istemeyi unutdum; otobüsten indim, yolda bekledim, bir minibüs geldi bindim, binince valizimi otobüste unuttuğumu fark etdim, hemen biletteki telefon numarasından durumu şirkete bildirdim; 'Yarın git, otogardaki yazıhanemizden al' dediler. Ertesi günü yazıhanelerine gitdim; valizim yazıhanenin içinde değil, dışında, bir duvar dibinde idi, yani birisi rahatça alıp gidebilirdi. Yani böyle ciddiyetsiz bir şirketin yola pek devam edemeyeceği belli idi. 2- Bir yakınım yine Kamil Koç ile yolculuk ediyormuş; yolda otobüsün kılima(klima) hortumu mu, kalorifer hortumu mu ne patlamış, bagajdaki tüm valizler su içinde kalmış. Kamil Koç'un internet sitesi bile hiç de güzel olmayan, dandik birşeydi. Bir de KAMİL'DEKİ/Kamil'deki A'nın/a'nın üzerine şapka koymasına siniroluyordum(sinir oluyordum); kardeşim, Türkçede harflerin üstlerinde şapka yokki(yok ki); kamil sözcüğü zaten Türkçe değil, demek ki Türkçe olmayan sözcükler kullanmayacaksın. Yani çok biliyor ya, alim ya. Türkçede A/a ayva sözcüğündeki a gibi okunur, söylenir; inceltilip ya da uzatılıp değil; kendi dilin yerine başkasının dilini kullanırsan böyle olur işte; hem diline hem kendine yabancılaşırsın, ve sonunda da genel ve yaygın bir saçmalama başlar. Yani Türkçede harflerin üstlerine şapka koymak ancak cehalettir ve farkında olunmasa da Türkiye'ye karşı da, Türkçeye karşı da düşmanlıktır. Yani Türkçede nerede harflerin üstlerinde şapka varsa; orada Türkiye'ye ve Türkçeye ihanet, ve akıldışılık, mantıksızlık, bilimdışılık vardır farkında olunmasa da. Yine bir otobüs olayı ancak bu kez Kamil Koç değil, başka şirket. Ağustos sıcağında; Türkiye'nin batısından doğusuna gidiyorum; otobüsün içi sıcak, telefonumdaki termometre 26 dereceyi göstermekte; hosta diyorum 'Kılima çalışmıyor, içerisi çok sıcak', host diyor 'Yok kardeşim, otobüsün içi iyi, bak kılima da çalışıyor'. Saatler geçiyor, ısı yüksek; çevremdeki yolculardan da homurtular geliyor sıcaklık konusunda ancak host onlara 'Otobüsün içi sıcak mı?' diye sorduğunda ilginç ki 'Yok, iyi' diyorlar, belli ki hosttan çekiniyorlar; host gidinde yine homurdanmaya başlıyorlar! Yani benim termometrem var, termometreme güvenmek varken size neden güveneyim. 12 saat oldu, otobüsün içinde ter içindeyim, host yine aynı 'Bak kılima açık, senden başka şikayet eden de yok zaten'. Neyse Türkiye'nin öteki uçuna(ucuna) geldik, host yanıma geldi, 'Haklıymışsın, kılima çalışıyor ancak filtresi tıkalıymış' dedi. Bu durum ülkemizde bilimselliğin olmadığını; ekonominin, işlerin bilimle yönetilmediğinin kanıtıdır. Yani bence; bunca yanan otobüsten ve ölen, yaralanan insandan sonra bu şirket yoluna devam edemezdi. Zaten bayramlar dışında yolcu otobüsüleri pek dolu olmuyor. Yani Kamil Koç koçluk yapamadı, ve şirketini bilim üzerine kurmak yerine gitdi bir Alman şirketine satdı. Biraçıdan(Bir açıdan) da iyi oldu çünkü Batılı bilimsel, daha disiplinli iş yapar, böylece Kamil Koç sağlık açısından daha güvenilir oldu; Avrupa'da yolcu otobüsü yandığını ben hiç duymadım. Yani açık ki Türkiye'ye önce bilimsel bir devlet gerekli yoksa devlet de, ekonomi de, hayat da feodal; ve zaferler değil yenilgiler, sevinçler değil acılar kader olur. Bence insanlar hak etmedikleri soyadlarını almamalılar; ve çocuklarına da hak edemeyecekleri adları koymamalılar; hele bir de çocuklarına İslami açıdan kutsal, değerli olan adları ve sözcükleri koyanlar var örnek ki çocuğun adı Muhammed, İsa, Yahya, Musa, Meryem, Ayşe, Ali, Ömer, Bekir, Miraç, Osman; ne alaka yani? Yani açık ki Türkiye'ye önce bilimsellik ve mantık gerekli. Evet; yerli olan kaç şirket kaldı, yerli ve milli olan kaç şirket kaldı Türkiye'de, 'Yerli ve milli olcez' diyen Akp döneminde? Bak koç gibi şirket de gitdi. Koç gibi Kamil gitdi; domuz gibi Hans geldi, ne olacak şimdi? Paranın iktidarı, özel sektör, kapitalizım(kapitalizm) bu olsa gerek. Hani diyorlar ya 'Terörün vatanı, milliyeti, falanı filanı olmaz' diye; belli ki özel sektörün de yok. Yani özel sektör varken yerli ve milli olunamaz; özel sektörün doğasına aykırı çünkü. Necdet Gürçiftçi Bağımsız, özgür, bilimsel, tarafsız; hiçbir dini inançtan ve hiçkimseden yana olmayan dinli ve bilge İnternette yayınlandığı zaman: 15.9.19/08.58
Düzenleme: 16.09.2019 / 16:23
Kapat/(ESC)
Yorum Düzenleme

Yeni Üyeler

  • Pirinctanesi
  • Mefail
  • turgaykurtulus
  • Celal
  • umsena
Kapat/(ESC)
Tavsiye
Adınız:
Sizin eposta adresiniz:
Alıcının eposta adresi:
Mesajınız:
Doğrulama Kodu:
captcha refresh
Kapat/(ESC)
İletişim
Adınız:
Eposta adresiniz:
Mesajınız:
Doğrulama Kodu:
captcha refresh
Kapat/(ESC)
Rastgele Şiir