ÇAM KOZALAĞI
türküler söylenir
sıladan gurbete değin
bir yol gider bilinmez
baştan sona kadar
elem keder
dallara değin eğilir
içimizi süzen göz yaşı
türkülere sarın sarmalayın
öyle gömün beni kara toprağa
bizim dağların yamacı yanık ömer
türküler alır acımızı
kim demiş adı sanı yok diye
iki yakamı birden iliklerim önünde
öyle dinlerim baş kaldıran düğmeleri
çulum çuvalım yakışır kendire
çocukluğundan çıkamadı
kız kardeşim menşure yakalandı menejite
yozgat çamlığına komşu mezarı
incir ağacından yetkin bizim acımız
sürmeli gözleri damlıyor içimize
dersimiz kızların kaşı çeğmeli
içimiz dışımız arpa buğday yığını
bir evlek toprağa saplanır kara saplı bıçak
ah bu bacaların kara dumanı doluyor genzime
sana getirdiğim çam kozalağı hediye
Mehmet Rayman