Yedisinde ölmeli insan,
Veyahutta kör, topal kalmalı,
Ama bir derdi olmalı mutlaka.
Erişirse eğer ondördüne falan,
Artık yaşayamaz da ondan.
Farzedelim ki yaşadık,
Siyah-sarı bir ortamdayız,
Önce elimizde aptal bir tütün,
Sonra dilimize dolanan şarkı aptal,
Ve karışınca anason kokusuna,
Değil uzman proflar, doktorlar,
Sevdiklerin alamaz seni o sofradan.
Diyelim ki geldik otuzumuza,
Ve beceremediysek hala ölmeyi,
Karın, kocan her kimse yanındaki,
Evladın bile seslense anne-baba,
İşin gücün her şey harika da olsa,
Kulağındaki o beyaz kulaklıklarla,
Sevdiğin duygusal şarkılarını dinler,
Bu idealist şiiri okuyarak yaşarsın.
Hiçbir şey olmadı da hayatta,
Dümdüz geldin diyelim yetmişine,
Aşk da yok dedin sevgi de,
Yuvanın kadını oldun yada erkeği,
Torunların da olsa sağ sol dizinde,
Cenneti de vaat etse sana yaratan,
Yine adamın biri bir şarkı çalar,
Dönersin birden yetmişten yediye,
On dördüne, otuzuna,
Yetmişinde dahi sorarsın kendine,
Acaba şimdi nerede ne yapıyor diye,
Zira belki de günaha girersin,
Ayıplarsın kendini belki de,
Ama sonunda sorarsın.
Tanrı bile aşkı bekler insandan,
Gerçek bu, neye inanırsan inan,
Herkesin meselesi aslen AŞK,
Oysa ki çok az kişi gerçekten AŞIK.
Ben şimdi bu rakı masasından kalkıp,
Kulaklığımı da kulağımdan çıkarıp,
Tütünümü söndürdüğümde,
Seni unutmuş olmayacağım.
O şarkıyı her duyduğumda,
Kaldığım yerden seninim.
Çünkü sen benim bir tanemsin,
Tek MESELEMSİN..