Şiir Defteri

Zeytin Dalı

Yazan: bkale007
10.07.2013 / 09:41
2473 kez görüntülendi
0 yorum yapıldı
Yeşil bir yaprağım kuru bir dalda… Rüzgâr eser savrulurum… Yağmurda ıslanır, günle kururum… Kökümden gelir can suyum... Ancak bir tırtılın içinden geçince çıkar kanatlarım, Görünür olur bir nakış ruhumdan… Gelir kelebekler uçar başucunda, Durur karşında, konar omzuna, Belki de beni sorar sana… İçindeki sesi dinleme, Tutma ellerinle, Bırak uçsun göklere Çünkü o bir sana âşıktır bir de yükseklere… Kelebeklerde kanatlarım, Göz göz renk ve desenlerim… Nazarlar dolu üzerim… Ya içimdeki renklerden ve desenlerden ne haber… Uçurtmalar yaptığım ümitlerimden ne haber… Hani renkleri gökyüzümün, Kani kuşlarımın kanatları, Ve gök dolu gözleri… Neden şimdi nedensiz gidişleri, Habersiz olduğu gibi gelişleri… Günde dört mevsim neden… Barış için silahlar! Savaşa uçuyor barış güvercinleri! Neden bahçeler bağlar! Neden tuzak dolu şu dağlar! Gülmeler yalan? Zeytin dallarından değil uzatılan dallar! Niçin ağlar hala anne ve babalar! Uçurtmalarını uçuramaz mı? Gökyüzü mü küçük yoksa yeryüzü mü dar? Nerede bu limanlar? Bir limana ulaşmaya daha kaç deniz var? Sonsuz mu bu denizler? Dümenler mi bozuk yoksa, Kaptanın mı kılavuza ihtiyacı var? Hangi kapıyı açsam Hangi pencereden baksam Yine sen çıkıyorsun karşıma… Doğuyorsun doğudan; Acılarınla ve yeni doğumlarınla geliyorsun Acıların yurdundan… Yoğurmuşsun dertlerini bin bir gece masallarından, Yüzünden okunuyor, Gözlerinden okunuyor, Konuşurken sözlerinden Susarken dalıp gitmenden okunuyor… Taşımak kolay mı? Bir hamal yükü değil ki! Karanlık bir gece değil ki! Ya da sert bir kış Ve ya asırlık bir ömür Değil ki! Yükün; Kaderin, Acılarla yoğrulan Ve sadece bir damla gözyaşından okunan… Yine kaderin taşımak bu yükü! Asır asır… Mevsim mevsim… Gece ve gündüz… Zümrüdü Anka’nın kanatlarında Saklı yükü… Kaf Dağı’nın ardında saklı yükü… Kimi taşır; Alnı açık, Kalbi ak pak, Bir derviş edasıyla taşır… Bir Mart ayında, Bırakır Keş Dağı’nda, Kar tanelerine tutunarak Uçar gider sonsuzluğa… Kimi; Zehir içer, Dost elinden şeker şerbet içmiş gibi… Sonsuzluğa yol alırken, Sırlar bırakır gider Ardından gelenlere… Kimi elif, bir dalda, Boyunduruk boynunda, Mushaf yerine yüreğini taşıyarak koynunda… Kalır bir dağın ardında, Bahara kucak açarken çiçekler, Mayıs ayında… Sana kalır yaşamak külfeti, Bir masal gizemi içinde… Hayatını çevreleyen gerçeklerin farkına varamadan, Özgür ve suskun…… Hoş geldin; Bilmediğim güzel kokularla bezenmiş Otuz üçlük tespih tanelerim… Ya da doksan dokuzluk annemin çektiği… Veyahut da bin dokuz yüz doksan dokuzluk Himmeti millet olanların çektiği… Hoş geldin; Yüreğime kâğıt kalemim, Bitmeyen elemim, Ter ü taze ümitlerim… Sen de Hoş geldin; Gül kokularım Ve bahara erme özlemim… Burhan Kale
Kapat/(ESC)
Yorum Düzenleme

Yeni Üyeler

  • VEJETARYEN1978
  • Serdar150
  • yunuskivanc
  • Adıyaman
  • Şiirlik

Bağlı Üyeler

  • Serdaryusuf09:53
Kapat/(ESC)
Tavsiye
Adınız:
Sizin eposta adresiniz:
Alıcının eposta adresi:
Mesajınız:
Doğrulama Kodu:
captcha refresh
Kapat/(ESC)
İletişim
Adınız:
Eposta adresiniz:
Mesajınız:
Doğrulama Kodu:
captcha refresh
Kapat/(ESC)
Rastgele Şiir