çökmüştü içime
yıldızsız gökyüzü kadar siyah
insanı boğarcasına ağır bir duman
hızla
hep hızla
bir yere yetişir gibi
geçti bütün ağaçlar penceremin camından
asiller locasında kadeh kaldırırken insanlar
o büyük mutsuzluklarına
üçüncü sınıf bir tren kompartımanında
bir gidiş-ölüş seferindeydim
acı bir siren çaldı sur üflenir gibi
iyi niyetlerimi ve dileklerimi doğradım
anne karnında bir cenindi zaman
an kaybettim yavaş yavaş
bir tek topuğum ıslanmadı
en yaşayan halimdi
düzelecekti dünya
yetişemedim.