Hep arzuladığın aşkları ararken arzuladığın aşklara sürükler seni şeytan, ayaklarınsa her bir adımın imzasını atar yollara, neden şeytan sağından en samimi duygularını sömürerek yaklaşır ve sen en masum hissiyatların kör olduğunu bile bile sağır olma pahasına bu yola düşersin. Kime satarsın gözünü,elini, ayağını,kalbini ... onları sana veren biri yok mu sanki, günü gelir senden aldığında ne olur emanete ihanetin bedeli... Soruyorum sana ey nefsim! Hem ebedi olan zevklere tabi olmak istersin hemde fani olan tatlar sürekli damağında kalmasına rağmen köpek gibi olduğunu kabul etmezde, padişah lakabıyla içimde gezinir durursun. Nedir seni benden üstün kılan, ya da beni senin karşında küçük düşüren şey... Her göz yaşıma bulaşıp, göz yaşlarıyla çizdiğim yolumu bulandıran, tövbelere binlerce tövbeyle gitmeme nedir sebebiyet aynı tövbelere tövbe etme pahasına... Seni ebedi olana fani olan şeyler mi iletecek zannedersin. Yoksa affınamı güvenirsin Allah'ın yoksa fısıltılarına mı kanmaktasın şeytanın? oturmaktayken sofrasında düşmanın, gırtlağından geçen her lokmanın ve kulağının yuttuğu her yalanın seni ateşe götürdüğünün farkında değil misin? Yoksa dünya aşkıyla bu kadar sarhoş olduğun için mi ateşe cesaretin var... Sana söyleyecek çok sözüm var ama bunlarada bulaşacaktır senin parmağın, belkide bulaştı... Düzenleme:21.03.2009 / 10:48