Şiir Defteri

LirikaL

Yazan: rapoet
17.06.2006 / 21:35
1440 kez görüntülendi
5 yorum yapıldı
Parçala Kayalara bir gülücük göz yaşlarıma hediye olsun senden. sönmüş umutlar belki kefende canlanı verir birden şiirlerimde hep öldüm ben, bakma ayaktayım, döndüm ölümden kalbimin tekleyişinin sebebi sen ve de Allah'a duyduğum özlem durmuş kalbi hangi şokla geri getirebilirsin ki, geri gelse de eskisi gibi yaşayabilir mi? hiç sordun mu kendini bende bir gün gerçekten seversem diye, hiç baktın mı bir adım gerine toprak oldum da bastığın zeminlerde ayaklarının izi oldum bir beyaz gül fidanı büyüdü bastığın yerlerde dön geriye ek biç sevgimi hasret kaldığım sulara kavuştursana beni, yada ben gideyim beden benden kopsun dönsün geri bitirdiğim mektupları yollayamadım sana sevgili, kafam esti bir çakmakla yaktım hepsini ulaşır mıydı sana mektuplar, buluşur muydu ellerinde ellerim, gözler aşikar sevişir miydi seninle bir gün bir ömre bedel be sevgili, hangi şiirimde sana ait olmayan bir kelime geçti dünyaya gelirken Cebrail tuttu ellerimden sanki sana kavuşturacak sandım kendimi ben ay olsam sensiz nasıl yaşayabilirim kader seni doğudan batırırsa ben nasıl buluşurum senle yada gel birlikte her saniye kol kola tutuşalım seninle, varsın doğanın dengesi bozulsun, bize ne hani hep saçlarını çekerdim ya ilk okul günlerinde, yüzünde masum bir tebessümle somurturdun yüzüme hani her gün koşarak gelirdim sınıfa kimse yokken beklerdim seni, ilk gören ben olmayı, dalgalar dönerdi denizlerine senden bahsettiğim her şiirde bir coşku varken denizlerimde giyotine idam gidecek kadar çaresizdim kendi çizdiğim şehirlerimde kendimi bulamayacak kadar bedbaht, içimdeki çocukları cembiyeye teslim ettim bakışın kan akıtsa damarlarımdan, varsın bütün kanım boşalsın vücudum dan ben yinede ölmezdim ben sensiz bu bedeni musalla taşına teslim etsem ne yazar sevgili, çatıda ağladığım günlerde nerdeydin bir o kadar acımasız bir o kadar gizemli kılan seni yaradan Ya rab bana keder ve ıstıraptan başka zırnık koklatmadı ben onun adını andıkça kalbimi seni andıkça kendi kendimi zorla boğdum, kanlı gözlerime sor, ve de ki; ne oldu aşk kumsalda bir kumdu kumsallardaki kumları bir kum saatine doldurdu vakit bolken kum saati ellerimde kayboldu kin bir yıldırım, vur du beyaz yapraklarımı hasretle doldurdu, harita metot defterlerine adının baş harflerini işleyerek son buldu Özledim, Zindanlara hapsettin, Görmesem de seni görmüşçesine avuttum kendimi, Esir gönlüme gel de, sensiz kabuslara sor beni… şiirlerindeki mozoledeki suskunlara döndüm, kendimi mumyalayıp ahret’e kurdum hani bir gün mahşer günü uyanırım diye, gözlerime krater açıp kumlar doldurdum özlediğim günleri zikretmekten kendimi affedemedim, seni ben sevmedim, yalan söyledim ölüm doğum günüm olur sevgilim, ben sensiz her gün Azrail ile yüzleştim bir zaman geldi tuttum aşkın elinden vurdum, attım sarp kayalara en çok benim canım yandı nedense, onun da gıkı çıkmadı daldı derin sulara bir daha gelmez diye o kadar çok korktum ki boğulacağımı bile bile daldım kabuslara bir çok hatıra, ilk okul günlerinde ki anı defterlerinin sayfalarında saklı bir ütopya aşkı nasıl anlatayım, bilmiyorum ki , bilipte bilmemezlikten gelme sanatımı denir buna bilmem yanmış kağıtların uçlarındaki esmer bir renkte saklı hayattan bir kesit almış bu beden gitmişlerin arkasından kürek çektiğim matem, şimdi geldiğim gidi gidiyorum gülmeden Ben ya bu gün yada yarın kavuşurum diye beklemekten, kalemi sapladım kağıda tövbeler ettim, bir daha sevmem bu şiirde eskilerden varmı burda bilmem ama bazen karıştırıyom şiirleri koymuyorum vardır rezil olmayalım diye burda bir isim gizli. ---------------------------- ellerimdeki kalemler kalp atışımın bir Dakikasıydı sanki / her Dakka da ben yandım sol yanımdan ayrıldım/ kendimle dalaştım sonra kapıyı çarpıp çıktım/ Resimlerimi resimlerinin yanındaki çatlak duvarlara astım/ çatlak dudaklarla şarkılar söyledim/ Ben hep böyleydim hep böyle geçiştirdim senelerimi senelerin içinden seçmekle geçirdim/ Sevgiyi peşin peşin verirken taksitle alamadı gözlerim/ görmedi ki istemedi ki ellerim seni görseydi biterdi sözlerim yüz üstü bırakılmışlığın verdiği eziklik su üstüne vurdu bulanık çayların demlerinde durdu/ kadere sorsan umuttan zırnık bile koklatmadı, eller saçları yoldu / üç kuruştu şiirlerim beş para etmez mesken edinmiş keşlerin mekanına kuruldu / sanki günü geçmiş bir vakittim aynı günde durdum önümden geçti günlerim / inan ki aynı günde hep ölümü bekledim / söyle ben kime seslendim her şiirimdeki kimi dilime getirdim/ sensin çok iyi bildin / aşkımı bir sen birde Rabbimle paylaşmak istemiştim / Allah’ı özlemiştim bir an gitmek istedim / ölmek istedim / ölmedim korktum sensiz kalmaktan cehennemlerde yanmaktan ürktü ruhum / bir parça huzurdu son umudum hep ağlamakla yanmış kağıtların sönükleriyle doldum / ben bir akarsuyun tek kolundan akıntıya kapılan bir kumdum taşların arasından geçip durdum/ denizlerime ulaştığımda artık binlerce kumun içinde farklı olmadığımı gördüm, içlerinde kayboldum/ çakıl taşlı yolların adını ezberledim / adımı sorduklarında yok diyebilecek kadar çaresizdim / evim olduğu gibide memleketsizdim / kendi şehirlerimde kendi çocuklarımın katili oldu sözlerim / odam yırtık kağıtlardan oluşmuş birde şiir defterim / hayatımın harita metotları karelerine aşkı işledim/ etten bir kemikti ellerim parmaklarımı dişledim / ben yazmak istemedim ki sen yokluğunla ben bu dünyadaki insanların acısını görmekten gözümün beyazına kanları işledim / beleş dağıtılan alıcısı olmayan bir kalpti gönlüm / sanki yalnızlıkların yarattığı kurumuş çukurlarda dolmuş bir göldüm aynı sularda her sene kendimle sürdürdüm hayatımı/ hayatımın halini sorma bayat ekmek gibi bir nimetti/ nimet ki ölmüş bitmiş şiirlerimde bana neleri gösterdi./ tek derdi sensizlik değildi aynı anlattığım gibi / her şey aşikar bir gerçekti / bense aşikar bir şairdi tufanlarda boş evlerin camlarında buğulanan / kendi çizdiği resimlerde yaşayıp kaybolan / beceriksiz bir ressamdım belki neden ki yamuk çizdim taş duvar ve kareleri / bilirsin benim hayatım hiçbir zaman düz gitmemişti / ilk senin yoluğunda kalem kağıtta eğri keşfetti ellerim / doğruyu sadece şiirlerime yansıttı kalemlerim / kağıtlarım bitse duvarlara kazırdım / hazırdım ölmeye ki hazırlıksız yakalanmazdım / köylü şairi ellerinde çalıp giden bir sazdım / sazlıklar ortasından geçip giden sineklerin vızıltısıyla besteler yaptım / nesnelerden ilham almadım nesneler sebebiydi boş kaldı sağ yanım. / toz tutmuş ellerime almadım kağıtlarım onları da alıp adını karaladım / adım kırık dökük duvarlara çizilmiş bir biçimsiz grafiti şeklindeydi belki / duvarlara kazındı adım neden ki / Oğuz sorma sakın, sende bilmiyorsun bu dünyaya neden geldiğini / ölüp ölüp dirildiğin gecelerin hesabını tutan kalem miydi yoksa hesap gününde önüne koyulacak olan günah defterimiydi / hani her şey ezberindeydi / değildi bir yalandı gerçekler, real kendini yükseklerde sanan sürünen bir şaibeydi / nafile dolanan bir bedenden kopup giden şiirlerimin sebebinde neden-sonuç ilişkisinde kaybolup giden bir şairim / sakinin ellerindeki aşk şarabını içerken boğuldum / ya sen gel yada ben gideyim / sensizlikten yoruldum. ------------------------- evde kalmış yaprak dallara yazardım şiirlerimi, yazdıklarımı bir kağıt kalem birde Allah bilirdi soba yanı başımda tüterken içimin sıcaklığıyla yazardım şiirlerimi tüm bildiklerimi bilmediklerimi yazardım günlüklerime ödev vakti gelirdi sanki, derdi annem ödevini yap derken azarlarcasına beni ben o ders bu ders çalışmaktan kaytarırken yazardım şiirlerimi güldüklerimde olmadı değil hani bazen birisine kızarsında alırsın ya harita metot defterini karalarsın ya sevgilinin adını aşk sıkıntıdan kurtaran böyle bir şeydi sınıfa giderdim içimde hoyrat meltemler eserdi sevdiğimi görünce gönül kopar sanki dillerim ne dediğini bilmezdi kimse sevmezdi sanki seyit ve beni yiğit bir arkadaşın ta kendisiydi kendisi kendi kendimize güler oynar şiir yazardık biz,sanki sevgilimiz kağıt kalem ve Allah’tan ibaret manevi bir değerdi maddi değerler sadece aramızda kaybolup giden üç kuruş paraydı arada kavga eder şakalaşır ama ruhlarımız asla darılmazdı biz dargınken bile sanki gönüllerimiz bir arada her dakika şiirler yazardı. Erdi ye gelince lise 1 dostum kendisi can ciğer her şeyim karşılıklı karaladığımız şiirlerimiz ve yaptığımız alıntı beatlarla bir kaç mp3 şarkımız vardı sanki dertliydi hepimiz şiirleri pert olmuş aşktan yana yürekleri can dostum sanki 3 kişi her şeye bedeldi. üçüncüsü sevimli bir arkadaşım Sefa, mutluluk dağıtırdı insanlara, bilgisayar başında geçirdiği saatler belki de defter başında bir prof gibi olurdu adeta kalbi tertemizdi kendisinin gözleri parlayan alev sevdiği kişiyi mahvederdi sözleri basitti hayatı basiret belki de sadece birkaç anlamlı veya gizemli bir şiirden ibaretti. idam etti ilk sevdiğimdi hani Ö***, ezgileri dilimde bir şarkıydı kendisi entarili elbisesi nur yüzüyle bir meleğin ta kendisiydi hani birde beni sevmediğini kendi ağzıyla söylememesi kasıp kavurdu gözlerimi, sözlerimi yakacaktım hani kıyamadı ellerim onu hep seveceğim dedi içimden biri. babam annem abim bir arada kavga gürültü kopardı evimizde bense sanki aldırmazdım köşemde ağlardım sessizce. gece on ikide yazdığım şiirler dilimde elimde bir bardak şeftali suyu ile anlatırdım İstanbul’u kısa şortumla seyrederken gece yarısı saat bire kadar uyumazdı gözlerim düşünürdü sevdiğini yere diz çöküp dualar ederdi isterdi gönül her şeyin en iyisini olmadı sanki ta ki gitti sevdiğim hiç görmedim nerdeyse üç aydan beri, yıktı sanki saydam hayallerimi güneş pencereden vururken gecelik örttü her şeyini kalbimi hep güzel kızlara platonik bir aşkla adayabilmeydi isteğim ondan kalbimi koparıp almak için, sanki sihirdi gözleri gülmesi bir ömre bedel sanki İstanbul un ta kendisiydi. babam ekmek parası peşinde uzak diyarlarda özlemini çektiğim beyaz saçlı mavi gözleri sert bakışları ve esprili fıkralarını dinlerken yaşamak bana heyecan vericiydi, abim ile bazı geceler giderdik nargile içmeye abim puslu gözleriyle canın sıkılmaz değil mi derdi sıkılmazdı çünkü abim benim her şeyim di, annem canım annemin koku su bir başkaydı hani uyanırdı sabahın sekizinde erkenden işine giderdi ara sıra daralırdı nefesi onun nefesi daralırdı benim kalbim yerinden çıkacak gibi hep sevdiklerimden önce göçmeyi istedim Allahım’ın yanına ve onların gelmesini beklemeyi, ilk dileğim değildi bu sanki ilk dilek gibi dillerim hep bunun için dua etti, şarkılarsa sadece ruhuma huzur veren bir iç çekişti gerçekleri, her gerçeğimi romantizm hayallerim tetikledi tetikler beni öldürseydi inan ki gülerek giderdi öbür dünyaya içimdeki oğuz ve ilham perileri.

Samanyolu


18.06.2006 / 11:24
kusura bakma çok çok uzun okuyacak vaktim yok

rapoet


18.06.2006 / 11:29
:) saol yorumlarınız yeter ya öteki :)

kurcenli


19.06.2006 / 00:37
ilham perilerin seni hic terk etmesin Oguz lakin birazda bizi düsün be kardesim okurken yoruluyoruz cok güzel siirle kal.{s:029}{s:036}{s:036}{s:036}

ziyaRET


19.06.2006 / 14:24
kardeş çok hoş olmuş hitabetin çok güzel okurken sıkılmıyorum eğer birgün birgün bunları tab ettirmeyi düşünürsen ilk okuyucun olmak isterim selametle{s:030}{s:030}{s:030}

rapoet


19.06.2006 / 15:50
bundan sonra kısa kesiyorum okey saolun :)
Kapat/(ESC)
Yorum Düzenleme

Yeni Üyeler

  • mimu
  • kartanesimKar
  • Ebuelfiya
  • Efeefe
  • Öz-gü
Kapat/(ESC)
Tavsiye
Adınız:
Sizin eposta adresiniz:
Alıcının eposta adresi:
Mesajınız:
Doğrulama Kodu:
captcha refresh
Kapat/(ESC)
İletişim
Adınız:
Eposta adresiniz:
Mesajınız:
Doğrulama Kodu:
captcha refresh
Kapat/(ESC)
Rastgele Şiir