İnsanca olan her şeyden korkuyoruz.
Duygularımızın açığa çıkacağı fikri uykularımızı kaçırıyor.
Kendimizi perdelerin arkasına saklıyoruz.
Kendimizi göstermemek için türlü türlü maskeler icat ediyoruz.
Sonra o maskelerle yaşamaya başlıyoruz.
Maske öylesine yapışıyor ki yüzümüze, bir süre sonra tenimizden ayrılmaz hale geliyor.
Olgunluk maskesi, ciddiyet maskesi,"âlem ne der”maskesi, bir gün birini, bir gün diğerini takıp çıkıyoruz ortalığa...
Aklımız sıra güvendeyiz artık.
Maskemizi düşürmeye kalkanlara şiddetle karşılık veriyoruz.
Ya kırıcı oluyoruz ya da arkamıza bakmadan kaçıyoruz.
Zamansa deli bir ırmak gibi akıp gidiyor önümüzden.
Biz hayatımızı "bugün hangi maskemi taksam"sorularıyla tüketirken, duygular bir bir yok oluyor içimizde.
Bir kez daha elimize asla geçmeyecek mutluluk fırsatlarını teperken, yüreğimiz kıpırdamıyor bile.
Öyle donmuş kanımız, öyle kanıksamışız ki "maskeli yaşamı",etrafımızda gördüğümüz maskesiz insanları
küçümsüyoruz.
Küçümsemekle kalmıyor ayıplıyoruz üstelik.
Oysa onlar oldukları gibiler...
İçleri neyse dışları da o...
Sevinçlerini, hüzünlerini, coşkularını, aşlarını olduğu gibi yansıtabiliyorlar...
Ve bunu yapabildikleri için o kadar şanslılar k...
Peki kim zayıf şimdi?
Yüzlerinde maske ile dolaşanlar mı?
Duygularını saklamayan, dilediğince yaşayan, içindeki çocuğu hiç öldürmeyenler mi?
Duygularımızın açığa çıkmasından korktuğumuz için biz zayıfız elbette...
Dilimizin ucuna kadar gelen sözcükleri bir söyleyebilsek, bu zayıflığımızın üstesinden gelebileceğiz.
İşte o zaman cesur olacağız, işte o zaman mutlu edeceğiz içimizdeki çocuğu...
Öylesine bir huzur yayılacak ki içimize, anlatamayacağız, anlatacak sözcük bulamayacağız.
Ben çıkarıyorum maskemi artık.
Ve söylüyorum:
ÖZLÜYORUM SENİ...
ÖZLEM BİR YAĞMUR GİBİ YAĞIYOR ÜSTÜME...
VE BEN BU ISLAKLIĞI SEVİYORUM...
SEVİYORUM SENİ!
Seni sevmek bir ölmezlik gibi büyüyor içimde...
Mutluluğun adı hiçbir kaygı duymadan hissettiğini dilediğince söyleyebilmek olmalı...
rapoet
03.12.2006 / 03:45
İnsan kendi suretine baktığı dev aynasında bazen öyle küçülüveriyorki kayboluyor adeta belli bir maskeye bürüneyim diyenlerin bir anda düşüyor sureta tebessümleri baştan aşağı ve sen hiçbir zaman dur diyemediğin gibi geçen zamana olduğun rezilliğine olağan dışı gibi kabulleniyosun ve kendini tekrar zamanla avutp yeni bir perde arkasına bürünüyosun evet hayat senaryosu bazen kanlı yazılıyor bazen heyecanlı yüzüne taktığın maskenin ardında elbet birileri huzur içinde yatıyodur belki belkide güzel söz yok hiçbir kelamın içinde belkide güzel söz sadece içinde belkide güzel olan senin eline alıp yüzüne taktığın tebessümü hiçbir zaman düşürmemek, mutlu olmak maskeyi çıkarmakmı yoksa cadılar balosu olan dünyada tek kendini var sayıp herşeyin senin etrafında dönmesine inanmakmı bir paradoks neyse hayatta o çıkılmaz iki sokak var belkide hangisini seçim diye oturup düşünmeye gerek varmı bir maske takıp öteki maskeyi çıkarmaya ne gerek var sen eline verilen rolü oynuyorsun ama belkide bu bir doğaçlama. güzel yazmışsın eksizssiz artısız tebrikler... Düzenleme:03.12.2006 / 03:46
#1
bay_gizemli
03.12.2006 / 21:48
yüregine saglık.
okadar güzel dile getirmişin ki içimizdeki sessiz cigligi. bi konusabilsek bir söyleyebilsek içimizdeki fırtınalari işte o zaman oh be işte bukadar diyecegiz.......
{s:029}
rapoet
03.12.2006 / 03:45
Düzenleme:03.12.2006 / 03:46
bay_gizemli
03.12.2006 / 21:48