Şiir Defteri / Sizin Köşeniz / YÜREĞİNİN GÖTÜRDÜĞÜ YERE GİTME (DENEME)

Yazardan en yeniler

Türkiye'nin ya da Türkiye halkının ya da toplumunun ya da milletinin bence iki temel sorunu var: 1- Felsefeden, bilimden ve dini tanımlayan Din hadisileri'nden uzaklık. 2- Yabancı hayranlığı. Zaten bu iki şeyden her biri öteki şeyi de destekliyor. Bu nedenle ki Türkiye'de çözüm ya Batıyı ya Doğuyu taklit etmek biçiminde oluyor. Bakın zaten siyasi partilerin adlarında bile 'parti/party' yazıyor. Batıyı taklit edenler Batı birşey yaptı mı, sorgusuz sualsiz hemen onu baştaçı ediyorlar; Doğuyu taklit edenler de Doğu birşey yaptı mı aynı şeyi yapıyorlar. Türkiye'de yabancı hayranlığının biri uzun, biri kısa vadeli iki temel nedeni var bence: 1- Orta Asya'dan yani tarihsel kökenlerden gelen bir yabancı hayranlığı ki Türkleri ta Orta Asya'dan buralara kadar getirmiş; bir de Çin hükümdarının genç ve güzel kızı ile evlenebilmek için ülkesine yağmur yağdıran Yağmur dağı'nın Çin'e veren hükümdar anlatısı. Yani Türkiye kurtulabilmek için şu iki şeyi başarmak zorunda: 1- Felsefe, bilim, ve Din hadisileri ülkesi olmak. 2- Yabancı hayranlığından kurtulmak. Batı hayranları Batılı bir kitap yazdı mı, ona hemen sarılıyor; Doğulu hayranları Doğulu bir kitap yazdı mı, ona hemen sarılıyor. Yani düşünün ki ülkede felsefe diye Batı felsefe tarihi anlatılıyor oysa felsefe tarih ya da mazi değil bilimdir; tıpta tıp tarihi mi anlatılıyor, tıp bilimi mi? Batılı bir yazar 'Yüreğinin götürdüğü yere git' adlı bir kitap yazmış. Belli ki bu kitaba yalnızca Batı hayranları değil, Doğu hayranları da sarılmış; yani demek ki her iki hayran kesiminin ortak hayranlık noktasıları(noktaları) da var. Hiç düşünmüyorlar, sorgulamıyorlar ki 'Neden yüreğin götürdüğü yere gideyim?'. Yürek nedir, düşünme organı mı; asıl beyin mi, ikinci beyin mi? Ona bakarsan insan omuriliği ile de düşünebilir; o zaman birileri de omuriliğinin götürdüğü yere gitmeli. Yüreki(Yüreği, kalbi) nitel olarak, olsa olsa özelde sevgi, genelde duygu olarak tanımlayabiliriz, simgeleyebiliriz ancak gerçeğin de, doğrunun da ölçütü duygu değildir yani düşünün ki şekeri çok seven bir şeker hastasına yüreki 'Şeker ye, şekere git' diyecektir ancak beyini yani akılı yani bilgisi 'Şeker yeme' diyecektir. Sevgi de 'Git şu güzel sokak köpeğini okşa, öp, sev' diyecektir ancak bilgi yani akıl 'Yapma çünkü köpekte kuduz hastalığı olmasa da köpeklerin kılları, tüyleri çok zararlıdır, çok tehlikelidir, akılını başına topla' diyecektir. Oysa beyin bile içi boş bir gemiye benzer; içi doğru şeylerle doldurulur ise doğru gemi olur, yanlış şeylerle doldurulursa yanlış gemi olur. Öyleyse önce 'Doğru nedir?'in yanıtını(cevabını) bulmak gerekiyor ki bunu da ancak felsefe, bilim, ve Din hadisileri yapar, sağlar. Gerçek ki felsefeden, bilimden ve Din hadisileri'nden uzak, yoksun insanlar ve toplumlar kendilerine çözüm, umut, kurtuluş, çare olarak bilimdışı, akıldışı şeylere yönelirler çünkü yapabilecekleri başka birşey yoktur yani ilaç bulunmayan bir ülkede çare duadan başka neye kalırki(kalır ki)? Yani gerçek ki insanlar, toplumlar ve insanlık doğru ve iyi yere gitmek istiyorsa yalnızca felsefenin, bilimin, ve dini tanımlayan Din hadisileri'nin götürdüğü yere gitmelidir ki zaten bunlara aykırı şeylerden hayr gelmez. Yani Batıda akıl varsa önce kendine uygulasın; ve çıplaklık, zina, fuhuş, eşcinsellik, porno gibi felsefeye, bilime ve Din hadisileri'ne yani doğru insanlığa aykırı şeyleri yasaklasın. Evet; ne Batı ne Doğu; ne sağ ne sol; ne komünist ne milliyetçi; ne Atatürkçü ne Osmanlıcı; ne siyaset ne özel sektör; ne sanat ne moda; ne halk oyu ne millet iradesi; tek doğru kurtuluş yalnızca felsefe, bilim, ve Din hadisileri. Necdet Gürçiftçi Bağımsız, özgür, bilimsel, tarafsız; hiçbir dini inançtan ve hiçkimseden yana olmayan dinli ve bilge İnternette yayınlandığı zaman: 1.2.19/14.27

YÜREĞİNİN GÖTÜRDÜĞÜ YERE GİTME (DENEME)

Yazardan en yeniler

En Çok Okunanlar

Yeni Üyeler

Bağlı Üyeler