Şiir Defteri

Muhammed'in kızı Fatıma da aynı suçu işlese aynı cezayı verirdim anlatısı yanlış savım (Deneme)

Yazan: Birturkbilgesi
09.10.2019 / 04:04
790 kez görüntülendi
0 yorum yapıldı
İslamiyet'in dinderi Muhammed ile ilgili olarak bir anlatı anlatılmakta. Anlatı şöyle: 'Mahsunoğulları adlı bir soylu ve zengin bir kabileden bir kadın hırsızlık yapmıştı. Şeriat gereği elinin kesilmesi gerekiyordu. Kadının elinin kesilmemesi için kavimin hatırı sayılır kişileri Usame bin Zeyd ricacı olarak Muhammed'e gönderdi. Ancak Muhammed şöyle dedi: 'Allah'a yemin ederim ki eğer hırsızlığı yapan, Muhammed'in kızı Fatıma da olsaydı aynı cezayı verirdim. Sizden evvelkilerin helak olmalarının sebebi; zengin ve soylu birisi hırsızlık yaptığında, bir suç işlediğinde onu bırakırlar, zayıf ve gariban birisi suç işlediğinde ise ona ceza verirlerdi. '. Kadının eli kesildi ve kadın tövbe etti ve biriyle evlendi.'. Yani sanki bayanın elinin kesilmesi ona yararlı gelmiş; evlenmiş; yani sanki eli kesilmese imiş evlenemeyecekmiş. Bu anlatıyı takım elbiseli, kıravatlı(kravatlı), sinekkaydı(sinek kaydı) tıraşlı(traşlı) akademisyen kimseler, ve gazeteci kimseler bile anlatmakta. Bu anlatıyı anlatmaktan amaç nedir; İslami şeriatı övmek mi, Muhammed'i övmek mi? Yani, İslami şeriat övülüyorsa; takım elbiseli, kıravatlı(kravatlı), sinekkaydı tıraşlı akademisyen kimseler, ve gazeteci kimseler bile böyle bir töreyi savunuyorlar demektir ki 21. yüzyılda bu gerçekten acı birşeydir. Bir de altlarında son model arabalar, ellerinde son model ceptelefonuları(cep telefonları), asansörlü-kombili apartmanlar; ellerinde de üniversite diplomasıları(diplomaları) varsa. Ben bu anlatının doğru olduğunu düşünmüyorum. Çünkü: 1- Kadının çaldığı ne, bu belirtilmemiş. Yani soylu ve zengin bir kabileden bir kadın ya da bir kadın ne çalabilir? Soylu ve zengin bir kabileden bir kadın herhalde yiyecek, içecek, giyecek çalmamıştır, ve yiyecek, içecek, giyecek çaldı ise yoksulluktandır, zorunluluktandır, ve benim tanıdığım Muhammed özellikle bir bayana asla böyle birşey yapmaz. Bir bayan ne çalabilir; ya fakirlikten yiyecek, içecek, giyecek çalmıştır ya da takı yani ziynet eşyası ancak kadın soylu ve zengin bir kabileden yani böyle şeyleri çalmaya gereksinimi olmaz. Diyelim ki çalmış; o yıllar insanların Müslüman oldukları ilk yıllar yani dünya Müslümana aç; yani böyle bir durumda üstelik de bir bayanın elinin kesilmesi çok yanlış olurdu. Yani bayanın tövbe etmesi, bir daha hırsızlık yapmaması çok mu zordu? Zaten eli kesildikten sonra tövbe etti, deniliyor yani bir insan nasıl olur da eli kesilmeden tövbe etmez? Yani bir bayan elinin kesilmesi merhametsizliğini hak edecek ne yapmış olabilir? Ve soylu, zengin bir kabileden bir bayan ne çalmış olabilir, özellikle o dönemde? Ve yokluktan, yoksulluktan çalmış ise onu cezalandırmak yerine yoksulluğunu, çaresizliğini gidermek daha doğru olmaz mıydı? Diyelim ki çalışan şey bir takı; takı sahibesine geriye verili, çalan bayan uyarılır, öğütlenir, tövbe eder, konu kapanır, giden takı geri gelir ancak giden el geri gelmez yani geri gelmeyecek birşey ile geri gelecek bir şey kısas yani takas edilmektedir, bu ne adalete sığar ne de benim bildiğim Muhammed'in yapacağı, yaptıracağı birşeydir. Sonra da İslamiyet'te bayana(kadına) saygıdan, verilen önemden, verilen değerden söz ederler. Muhammed için 'Sevgili peygamberimiz bir yetimdi, öksüzdü, halktan birisi gibiydi. Kendi işini kendi yapardı, kibirlenmezdi, büyüklenmezdi mütevaziydi. Daha gençlik yıllarında insanlık onuru mücadelesi vermeye başladı. Mekke'de zulüm görenlerin, haksızlığa uğrayanların, güçsüz ve çaresizlerin haklarını korumak amacıyla Erdemliler Anlaşması adıyla kurulan cemiyette yer aldı' deniliyor; üstelik de bir bayanın, ve üstelik te yoksulluktan(fakirlikten), çaresizlikten hırsızlık yapmış ise bir bayanın elini kestirmenin nesi erdem? Muhammed; birgün bir cenaze geçerken ayağı kalktığında, ölenin Müslüman olmadığını söyleyenlere, 'İnsan değil mi?' diyen bir insandır. 2- Anlatıda; Muhammed, 'Muhammed'in kızı bile' diyor, oysa 'Kızım bile' demesi daha mantıklı değil mi yani yüzyüze olduğu kişilere, kendisinden 3. kişi(şahıs) olarak söz etmesi tuhaf değil mi? 3- İslamiyet'ten öncekilerin helak olmasının nedeni zengini kayırmak değildir; dini tanımlayan Din hadisileri'nden yoksunluktur. Bir insanın elini kesmemek kayırmak değil vicdan ve mantıktır; iki eli olan hırsızlık yapıyorsa bir eli kalan ne yapmaz? Önemli olan şey suçu cezalandırmak değil, suçun nedenini öğrenmek ve çözmektir k Muhammed bunu yapabilecek bir insandır. Yani bir de 1400 yıl önce, çölde bir bayan ne çalmış olabilir; ne var ki ne çalacak yani bir de bayan yani gece evlere mi girecek, gündüz deve sürülerini mi çalacak; yani bir de soylu ve zengin bir kabileden. 4- Bir de; Muhammed hakkında şu anlatılır: Peygamber bir savaş sırasında düşman ordusunca öldürülen bir sahabenin cenaze namazını kılmamış, gerekçe olarak da onun, devlete ait mallardan çaldığını söylemiş; çaldığı şey de bir deri ayakkabı imiş. Peki; Muhammed onun hırsızlık yaptığını bilmesine karşın, o askeri öldürülmeden önce neden cezalandırmamış, o askerin elini neden kestirmemiş? Yoksa savaş sırasında Allah'ın kanunları geçerli değil mi? Bu tür şeyler dikkat edilirse hep 'Rivayet' adı altında sunulmakta; 'Falancadan rivayet, filancadan rivayet'; belki o kişilerin kendilerine ait oldukları ileri sürülen bu tür rivayetlerden haberleri bile yoktur. İslamiyet'e göre 'Allah'ın verdiği'ni, kulun verdiği için yok etmek zaten mantık olarak İslamiyet'e aykırıdır yani falanın takısı, küpesi, bileziği, tektaşı Allah'ın verdiği elden üstün mü de Allah'ın verdiği birşey kulun üstelik de nefs olan birşeyi için yok ediliyor? Takı nefstir oysa el insanlar için zorunluluktur; ve nefs hem en büyük cehalettir hem de kötülüklerin hem nedeni hem amaçıdır(amacıdır) yani bu durumda takıyı çalana hırsızlık kötülüğünü takıyı takan yaptırmış olmaktadır çünkü nefs kötülüklerin nedenidir yani örnek ki aç insanların içinde bir elinde kuzu döner, bir elinde tavuk döner tıkınıyorsun, birini elinden alıp kendi karınlarını doyurduklarında onları hırsızlıkla, suç işlemekle suçluyorsun ya da fakirlikten müzmin bekar bayların(erkeklerin) içinde yarıçıplak geziyorsun, sana bir çimdik attıklarında onları cinsel tacizle suçluyorsun; asıl suç, asıl kötülük senin yaptığın eşeklik olmuyor mu? Akıl da, bilim de, din, hukuk da tek yanlı değil, çift yanlıdır ki bunun felsefel adı eytişimdir(diyalektik'tir) yani eytişimsel mantık olmadan din de, bilim de, hukuk da olmaz, olsa da doğru olmaz. Din insanların nefslerini, zevklerini, hazlarını tatmin etmek için değil, gerçekleri ve doğruları egemen yapmak içindir. Savım ki İslamiyet, Müslüman, İslam dünyası birileri bu tür 'rivayet'lerle İslam dünyasını, Müslümanları merhametsiz, zalim bir dünya, hayat içine sokmaya çalışmakta. Bunun arkasında en başta Yahudilerin ve Siyonistlerin olması olasılığı oldukça yüksektir; içeriden birileri de bu tür rivayetlerle İslam dünyasını bilimdışı, merhametdışı bir anlayışa götürmeye çalışmakta çünkü böylece Müslümanları daha kolay egemenlikleri altına alacaklarını düşünmektedir. Yani dışarıdan birileri Müslümanları yanlış bir yöne doğru yönlendirmeye çalışmakta; birileri de Müslümanları avuçlarına almaya çalışmaktalar bence. Muhammed'in tanımayan insanlar İslamiyet'i de anlayamazlar; dini tanımlayan, ve Din hadisileri diye tanımladığım hadisleri bilmeyen insanlar da ne Muhammed'i tanıyabilirler ne Müslümanlığı. Bakın; İslami şeriatın kaynağı, temeli olan Yahudilik bile şeriatı terk etmiş durumda ancak tuhaf ki birileri Müslümanları ısrarla şeriata yönlendirmeye çalışmakta. 'Şeriat' demek 'şeri at' yani 'Kötülüğü at, kötülüğü önle' demektir, 'As, kes, öldür' demek değil çünkü kötülüğe karşı savaşın temel araçı(aracı) ekonomiden, bilimden, eğitimden, insanların sorunlarını çözmekten geçer, ve Muhammed'in Din hadisileri ile anlatmaya çalıştığı da budur. Muhammed zamanında hapishane diye birşey yoktu yani sanıklar ya öldürülür ya salınırdı; kimse onlara hapishane diye biryer yapamazdı ve onları orada yıllarca besleyemezdi çünkü toplum zaten yokluk, yoksulluk içinde idi. Muhammed'in sarayı ya da kalesi yoktu ki altına hapishane yaptırsın? Yani öldürmeye göre bir yerin kesip bırakmak o çağa göre ilerilikti, medenilikti, insanilikti ancak artık şimdi değil çünkü artık suçlara, kötülüklere karşı bilimsel, ekonomik, siyasi, teknolojik, eğitimsel, kültürel önlemler var. Açık ki dışarıdan ve içeriden birileri, kasıtlı olarak; Müslümanları Din hadisileri'nden yani bilimden/ilimden, merhametten, vicdandan, medenilikten uzaklaştırmaya, ve 'As, kes, öldür'e yöneltmeye çalışmakta. Zaten 21. yüzyılda bile İslam dünyasından binlerce alim, alime çıkması gerekirken El kaide, Işid, Boko haram gibi adlar altında binlerce terörcü(terörist) çıkmasının temel, asıl nedeni hem Din hadisileri'nden uzaklaşmaktır hem de 'içeridekiler'in ve 'dışarıdakiler'in tuzağına düşmektendir. Özelde Müslümanlar, genelde insanlık Din hadisileri gereği şunu anlamalı artık: Nerede bilim/ilim, ahlak, merhamet, vicdan, merhamet, dürüstlük, adillik, doğruluk, nefssizlik, inziva yoksa orada Müslümanlık yoktur. Açık ki en başta yoz siyasetçiler ve hükümdarlar olmak üzere terörcüler İslam dünyasını, Müslümanları din hadisileri'nden uzaklaştırmaya ve Din hadisileri'ne aykırı yöne yönlendirmeye çalışmakta çünkü arzuladıkları yoz, köleci, akıldışı, vicdansız, merhametsiz düzen ancak böyle gerçekleşebilir. Evet ey Müslüman; nerede bilim, akıl, ahlak, vicdan, merhamet, medenilik yoksa oradan uzaklaş. Rivayetlere değil; Din hadisileri'ne bak; Din hadisileri'ne aykırı herşey dine de aykırıdır, Muhammed'e de. Ben dini öğrenmeden önce Muhammed'i; Muhammed'in kişiliğini, ruhunu öğrendim. Kişiliğini, insancılığını, medeniliğini ve bilimciliğini/ilimciliğini öğrendim. Muhammed; ne çalmışsa çalmış olsun, özellikle bir bayanın elini sırf töre diye, adet yerini bulsun diye kestirecek bir adam değildir. Siz İslamiyet'i, dini, Müslümanlığı öğrenmeden önce gidin Muhammed'i öğrenin. Eğer ben Müslüman olsaydım, ve Muhammed o kadının elini kestirmiş olsaydı, hemen Müslümanlığı terk ederdim ancak biliyorum ki Muhammed öyle şey yapmaz, yaptırmaz. Gerçek ki Din hadisileri'nin dışı; Müslümanlara ve tüm insanlığa karşı kurulmuş sayısız tuzakla doludur. Müslümanların ve tüm insanlığın pusulası yalnızca Din hadisileri'dir; Din hadisileri'den sapanlar din olarak da, insanlık olarak da yanlış yöne giderler. Bakın; Müslümanlar öyle yanlış yöne götürülüyorlar ki eşcinsellik dine aykırı olmasına karşın eşcinsel sözde sanatçıları, ve ortalıkta bikini, mayo diye sütyen-külot gezen sözde sanatçıları bile Müslümanların başına, onurlandırıcı türlü ünvanlarla 'Sanatçı' diye dikmekteler. Bakın; biryandan 'Allah, Muhammed, din, iman' diyenler biryandan zinayı, eşcinsel evliliği ve çıplaklığı bile serbest bıraktılar. Uyan artık İslam dünyası; ve bu da ancak Din hadisleri ile sağlanacaktır. Din hadisileri yoksa dinin de anlamı ve gereği yoktur. Necdet Gürçiftçi Bağımsız, özgür, bilimsel, tarafsız; hiçbir dini inançtan ve hiçkimseden yana olmayan dinli ve bilge İnternette yayınlandığı zaman: 9.10.19/04.03
Kapat/(ESC)
Yorum Düzenleme

Yeni Üyeler

  • Pirinctanesi
  • Mefail
  • turgaykurtulus
  • Celal
  • umsena
Kapat/(ESC)
Tavsiye
Adınız:
Sizin eposta adresiniz:
Alıcının eposta adresi:
Mesajınız:
Doğrulama Kodu:
captcha refresh
Kapat/(ESC)
İletişim
Adınız:
Eposta adresiniz:
Mesajınız:
Doğrulama Kodu:
captcha refresh
Kapat/(ESC)
Rastgele Şiir