Şiir Defteri

İSTANBUL GELİŞİM ÜNİVERSİTESİ İNCELEMEM (DENEME)

Yazan: Birturkbilgesi
16.07.2019 / 06:57
752 kez görüntülendi
0 yorum yapıldı
Üniversitelerde olmaması gereken şey Atatürk fotağrafı ya da heykeli değil; bilimdışılık, ahlaka aykırılık, nefs, siyasi yandaşlık, özel sektörü baştaçı etmek, ve modadır. Üniversite incelemelerimi sürdürüyorum, ve internette karşıma hangi üniversitenin tanıtımı çıkarsa ona yöneliyorum. Bugünkü üniversite incelemem İstanbul gelişim üniversitesi. Önce üniversitenin internet sitesindeki 'Rektörün mesajı' bölümüne bakalım. Rektör demiş ki 'Dünyada ve ülkemizde yükseköğretim alanında hızlı bir dönüşüm içerisindeyiz', oysa 'Üniversite alanında' demeli idi çünkü öğretimin alçağı, yükseği olmaz. 'Gelişimi ve dönüşümü gerçekleştirmek için üniversitelerimizin 'yenilikçi, yaratıcı ve yarışmacı' bir anlayışla yönetilmeleri gerekmektedir. İstanbul Gelişim Üniversitesi adının da kendisine yüklediği bu misyonu yerine getirebilmek için 'daha iyi olmaya çalışmayan, iyi olarak kalamaz' anlayışını temel ilke olarak kabul etmiştir.' demiş; oysa 'yenilikçi, yaratıcı ve yarışmacı' değil 'felsefel, bilimsel, ahlakçı, Türkçeci ve düşünür(filozof), alim, alime, bilge yetiştirmek amaçlı' demeli idi. 'misyon' demiş; 'görev' demeli idi. 'Yönetim felsefemiz: Başarı odaklı üniversite, insan odaklı yönetim. ve bilim odaklı çalışma ortamı olarak belirlenmiştir' demiş; oysa felsefe, bilim, ahlak, Türkçe, nefssizlik, dünyayı aşmışlık, düşünürlük, alimlik, alimelik, bilgelik' olmalı idi. 'İstanbul Gelişim Üniversitesini, Türkiye'de 'Model Üniversite' yapmak istiyoruz' demiş; oysa 'Felsefe, bilim, ahlak, düşünürlük, alimlik, alimelik, bilgelik'tir gerçek, doğru üniversite. Ve yabancı birödül(bir ödül) almakla övünmüş; oysa üniversite felsefe, bilim, ahlak, düşünür-alim-alime-bilge yetiştirmekle övünmeli. Sözünün sonunda da yanlış birgenelleme(bir genelleme) yapmış, ve 'Hiç kimse hakim görüşü benimseyerek fark yaratamaz' anlayışı ile en içten selam ve sevgilerimi sunarım'; oysa hakim olan şey felsefe, bilim ve ahlak ise bunun dışına çıkmak fark yaratsa da yanlıştır yani konu 'hakim/egemen olanın ne olduğuna bağlı; ancak üniversite sitesinde tek bir tane bile Atatürk fotoğrafının ya da heykelinin olmaması acaba o sözü edilen 'hakim görüş'ten kasıt Atatürkçü Türkiye ya da Atatürkçülük mü, diye de birolasılık(bir olasılık) oluşmuyor değil, yani zaten bu geneleme yanlış genelleme, söz yanlış söz durumunda yani böyle birgenelleme yapılamaz, bilimsel olmaz. Üniversitenin internet sitesinde 'Üniversitemiz' bölümüne bakıyorum; karşıma hiç sevmediğim sözcüklerden ikisi çıkıyor hemen, sanki Türkçeleri yokmuş gibi: 'Misyon ve vizyon'. Gelişim eğitim, kültür, sağlık ve sosyal hizmet vakfı'na ait birüniversite(bir üniversite). Misyonuna, vizyonuna bakalım. 'Vizyon'unda 'Sürekli GELİŞİM yolunda değer üreten DÜNYA ÜNİVERSİTELERİNDEN olmak.' yazıyor. Zaten dünyadaki tüm üniversiteler dünya üniversitesi; özel bir ayırım(ayrım) yapmak istiyorsan yani bazı üniversiteleri belirtmek istiyorsan 'üniversitelerden' ya da 'Dünya çapındaki üniversitelerden' yazmalısın çünkü her üniversite zaten dünyada, dünya üniversitesi, yani örnek ki dünyada henüz uzaylılara ait birüniversite(bir üniversite yok. . Adı 'Gelişim' ya, bir de 'Dünya üniversitesi' olmaya takmış gibi durumda. Yani ne diye dünya üniversitesi olacaksın; çünkü ne dünya doğru yolda, ne de dünyadaki üniversiteler; sen felsefe, bilim, ve dini tanımlayan Din hadisileri yolunda ol da dünya senin arkana takılsın. Yani ne diye dünyayı örnek ve amaç alıyorsun? Dünya üniversitesi olmak değil; felsefe, bilim, Din hadisileri, düşünürlük(filozofluk), alimlik, alimelik, bilgelik üniversitesi olmak önemli ve üstün; şu an dünyada ve Türkiye'de herşey var da yalnızca düşünür, alim, alime, bilge yok; siz asıl bunları yetiştirin; doktor, mühendis, hukukçu, öğretmen, ekonomist istemediğin kadar çok var. Ekonomist Keynes ne diyordu; 'Her ünlü ekonomistin arkasında mutlaka büyük bir düşünür vardır' diyordu; peki senin arkanda ve bu ülkenin arkasında hangi ya da kaç tane düşünür var? 'Misyon'unda; 'Gayesi kentine, toplumuna ve insanlığa değer katmak olan, eğitim, araştırma ve topluma hizmet faaliyetlerini asli görevi sayan liyakat sahibi, kaynakları etkin ve hesap verebilir kullanan insanların, iyi, adil ve sürdürülebilir bir dünya için bir araya geldiği; şartsız olarak faaliyetlerinde bilim etiğine ve özgürlüğüne inanan, içselleştirilmiş bir kalite ve hoşgörü kültürünün egemen olduğu, mekanı fiziksel, dijital, sosyal, kültürel ve psikolojik olarak GELİŞİM içinde olan bir kurum olmak.' diyor. 'Kentine, toplumuna ve insanlığa değer katmak' diyor yani değer katmak da 'değer' ne? 'Bilimsellik ve ahlak katmak' demiyor. 'İyi, adil ve sürüdürülebilir dünya' diyor yani 'Bilimsel ve ahlaklı' yani 'doğru' demiyor, oysa böyle demeli idi çünkü 'iyi'den önce 'doğru' zorunludur, 'iyi' lastikli olur 'doğru' olmazsa yani 'iyi' de neye göre iyi, yani iyinin doğrusu ne? 'Bilim etiği' diyor, etik sözcüğünün Türkçesi yokmuş gibi, ve yalnızca 'bilim etiği' diyor yani insanda ahlakı ve toplumda ahlakı kapsamıyor ki 'hoşgörü kültürü' büyük olasılıkla ahlaka aykırılıkları da içermekte oluyor yani eşcinselliğin serbest olmasını, ahlakdışı modanın serbest olmasını, bikinili(mayolu pılajların(plajların) serbest olmasını, bay-bayan karışık masaj salonularının(salonlarının) serbest olmasını falan yani bu üniversite acaba 'Ben kamusal alanlarda akıldışı-ahlakdışı giyime, pirsinge, dövmeye, saç modasına, makyaja, zinaya, genelevlere, eşcinselliğe, pılajlarda ahlaka aykırılığa, akıldışı-ahlakdışı modaya karşıyım' diyebilir mi yani yaratmak istediği kitle Alim, alime türü birkitle(bir kitle) mi yoksa iş/meslek hayatında başarılı birkitle mi; felsefe, bilim, üniversite kavramı açısılarından(açılarından) ve benim açımdan önce bunlar önemli yani 'hoşgörü' de, nereye kadar? Üniversitenin, sitesindeki dili de çok çelişkili durumda; örnek ki biryandan(bir yandan), yakın zamanda dile sokulmuş olan 'misyon' ve 'vizyon' diyor, biryandan da 'liyakat' diyor, bunun da Türkçesi yokmuş gibi. Türkiye için felsefe, bilim ve ahlak kadar Türkçe de önemli. İnternet sitesinin 'Kalite politikası' bölümünde herşey açığa çıkıyor zaten. Bu bölümde deniliyor ki 'Öğrenci merkezli bir eğitim anlayışı uygulamak'. Oysa eğitim 'Felsefe, bilim, Din hadisileri' ve 'Düşünür, alim, alime, bilge olmak' merkezli olmalı. Üniversite öğrencisi dediğin insan aslında lise mezunu insandır, ne yani üniversiteyi, bilimi lise mezunu insanlarla mı yöneteceksin? Yani her alan mantık sorunu görünmekte yani söz var ancak mantık yok; söz çok ancak mantık yok. Üniversite; internet sitesinin 'Misyon ve vizyon' bölümünün 'Sürdürebilirlik' bölümünde Türkçe adına da, mantık adına da tuhaf birtümce(cümle) kurmuş, kopyala-yapıştır yaptım, şöyle: 'Bu kavram bize diyor ki; 'Bugünün ihtiyaçlarını, gelecek nesillerin kendi ihtiyaçlarını karşılama fırsatlarını ellerinden almadan gider!'. Sanırım 'almaktan geçer' diye yazacakmış. Belli ki bu üniversitenin de Türkçe ile ilgili sıkıntısı olmalı. Bence; insanlığın gelişmişliği mantığın en yüksek aşaması olan mantıkla başlar; Türkiye'nin gelişmişliği ise Türkçe ile başlar. Sürdürülebilirlik bölümünde üniversite 'İşte biz de İstanbul Gelişim Üniversitesi olarak üzerimize düşen sorumluluğu öğrencilerimizin de katkılarıyla yerine getirmek, gelecek nesillere daha yaşanır bir dünya bırakmak istiyoruz. Bunun için 'Sürdürülebilirliği' üniversitemizin ana teması olarak seçtik.' diyor. Sormak gerekir; ahlaka aykırı birdünya nasıl yaşanır birdünya, ve sürüdürülmesi gereken birdünya olabilir? Demek ki yalnızca bilim yetmez, ahlaka aykırılığa da karşı olmak zorunlu. Üniversitede hiç sevmediğim şeylerden biri de sıpor çünkü üniversite de, üniversite öğrencisi de bedene değil beyine yönelmeli, ve ne yazık ki çapımızda sıpor artık nefs için yani hem cehalet hem de her kötülüğün hem nedeni hem de amaçı(amacı) olan şey için yapılmaktadır.. Ne yazık ki bu üniversite de sıpor salonu var. Ve ne yazık ki üstelik de vücut geliştirme ve kickbox türü sözdesıporlar(sözde sıporlar) da var. Üniversitenin yani bilimin görevi sıporcu yetiştirmek değil, düşünür, alim, alime, bilge yetiştirmektir. Fotoğraflarına baktım; bayan öğrencilerin kimisi türbanlı, kimisi de saçlarını salmış durumda; ve öğrencilerde moda var görünmekte; öyle ki türbanlı öğrenciler dışındaki bayan öğrenciler sanki saç uzatma yarışına, şampuan reklamına girmiş gibiler yani ne yana baksan bele kadar uzamış, adeta teşhir edilen saçlar; yani bayan öğrenciler sanki başlarının dışlarına yönelmiş, kafalarına odaklanmış gibiler Üniversitede modanın da olmaması gerekir. Ancak ne yazık ki ya kuaför salonu ya da kuaförlük eğitimi bile var. Yani bilimdışı şeylere inanan insanlar gelmişler üniversite yani bilim okuyorlar, ve o halde üniversiteden mezun oluyorlarsa o yer gerçek, doğru anlamda üniversite olmaz çünkü üniversite demek hem bilimdışılığa hem de ahlakdışılığa karşı olmak demektir yani gerçek, doğru üniversitede bilimdışılık ta olmaz, moda da olmaz, ahlaka aykırılık da olmaz ki burada sorun açık ki üniversitede değil hukukta yani siyasetçilerde, siyasi iktidarlarda, siyasetçiler, siyasi iktidarlar bilimdışı olurlarsa üniversiteler de bilimdışılık olur, siyasetçiler ya da siyasi iktidarlar ahlakdışılığa izin verirlerse üniversiteler de vermek zorunda kalırlar ancak birüniversite en azından mantıkta ve Türkçede yani dilde başarılı olmak zorundadır. Ve üniversitede saçlarını salmış öğrenciler de, moda sergileyen öğrenciler de, bilimdışılık sergileyen öğrenciler de hiç doğru değil. Üniversitenin sitesinin politikası' bölümünde 'ahlâki' derken 'şapkalı a' var oysa Türkçede 'şapkalı a' yok. Ve üstelik de örnek ki 'Adil' sözcüğünün Arabçasında 'şapkalı a' varken bu bölümde 'adil'deki a'da şapka yok. Yani üniversitede dil ve Türkçe açısından açık biryetersizlik(bir yetersizlik) yani mantıksızlık var. Yani 'Adil' yazmış ancak 'ahlâki' yazmış yani şapka birinde var, birinde yok. Ve sitesinde 'Erasmus' da var ki ben ülkemizin baş belası olan 'yabancı hayranlığı'na da, 'yabancı hayranlığı' yaratır gerekçesi ile yabancı burslara da karşıyım. Sitenin 'İgü hakkında' bölümünde deniliyor ki övünmek için olsa gerek '2017 ? 2019 eğitim / öğretim yılında yapılan akreditasyon atılımı ile 40 Bölümü ve 54 Programı, Almanya'nın önde gelen akreditasyon kurumlarından biri olan AQAS (Agency for Quality Assurance through Accreditation of Study Programs ? Akademik Programların Akreditasyon Kalite Güvence Ajansı) tarafından akredite edilen İstanbul Gelişim Üniversitesi, Türkiye'de en çok akredite edilmiş programa sahip tek yükseköğretim kurumu olma unvanına sahiptir.'. Üniversite bir de İngiliz akreditasyon kuruluşlarına başvurmuş. Ne yani; yabancı kuruluşlar ile mi övünecek ya da övünmeli? Türkiye, Türkiye'de eğitim, Türkiye'de üniversiteler yabancıların verdikleri ile, yabancılar ile mi övünecek; ne ki Almanya, İngiltere; en büyük, en yüksek zeka, akıl, mantık olan ahlakın dışlandığı ülkeler yani ahlak yoksa bilim doğru insanı, doğru toplumu ve doğru insanlığı yaratamaz ki Muhammed de 'Din bilim ve ahlaktır; bunlar yoksa din de olmaz' anlatımı ile, Atatürk de 'Hayatta en doğru olan şey bilim ve ahlaktır' sözü ile zaten bunu açıklamakta; yani yabancı ülkelere onurlanmak, övünmek, gururlanmak için bu başvuruşlar ülkemizin başının temel belası olan yabancı hayranlığının uzantılarından. Türkiye de, üniversite de ancak felsefe, bilim, dini tanımlayan Din hadisileri, ve Türkçe yolunda olmakla övünmeli ve kendini ölçmeli. Övünmek için üniversiteler felsefe, bilim, dini tanımlayan Din hadisileri ve Türkçe üzerine kurulmalı, ve Atatürk fotoğraflarını onurla taşımalı. İnstagram'ına baktım; alimden, alimeden çok mankene, modacıya, güzellik uzmanına benzeyen, ve saçlarını olabildiğince uzatmış, salmış iki bayan, ve bir bay; ayaktaki, güzellik uzmanına benzeyen bayan rehber öğretmenmiş. Bir de şu dikkatimi çekti: Üniversitenin internet sitesinde de, internet sitesindeki fotoğraflarda da tek bir Atatürk fotoğrafı, tek bir Atatürk heykeli göremedim. Başkanın fotoğrafında da yani başkanın arkasında da yok, rektörün fotoğrafında da yani rektörün arkasında da yok, öteki fotoğraflarda da yok. Bu ülkede Atatürk'le başlamayan hiçbir gelişim tam gelişim de, doğru gelişim de değildir. O Atatürk ki 'Hayatta en doğru yol gösterici bilimdir', 'Benim sözlerimle bilimin sözleri çelişirse beni değil bilimi dinleyin' demiş. Yani üniversitelerde Atatürk'ün fotoğrafı olmayacak ta kimin fotoğrafı olacak? Bu üniversite mesleki yani nicel olarak başarılı, değerli olabilir ancak ben üniversite kavramı, felsefe, mantık, bilim, Din hadisileri, düşünürlük, alimlik, alimelik, bilgelik ve Türkçe açısından hiç te(de) yeterli ya da önemli bulmadım. Herkesin gidebildiği yer gerçek, doğru üniversite değildir; yalnızca bilimsel, ahlaklı ve nefssiz insanların gidebildiği; ve düşünür, alim, alime, bilge olmak için gidilen üniversite gerçek, doğru üniversitedir. Necdet Gürçiftçi Bağımsız, özgür, bilimsel, tarafsız; hiçbir dini inançtan ve hiçkimseden yana olmayan dinli ve bilge İnternette yayınlandığı zaman: 16.7.19/06.58
Düzenleme: 16.07.2019 / 09:02
Kapat/(ESC)
Yorum Düzenleme

Yeni Üyeler

  • ademtok
  • mimu
  • kartanesimKar
  • Ebuelfiya
  • Efeefe
Kapat/(ESC)
Tavsiye
Adınız:
Sizin eposta adresiniz:
Alıcının eposta adresi:
Mesajınız:
Doğrulama Kodu:
captcha refresh
Kapat/(ESC)
İletişim
Adınız:
Eposta adresiniz:
Mesajınız:
Doğrulama Kodu:
captcha refresh
Kapat/(ESC)
Rastgele Şiir