Şiir Defteri

HAKİMSİZ SAVCISIZ AVUKATSIZ YARGI SİSTEMİ ÖNERİM (DENEME)

Yazan: Birturkbilgesi
09.07.2020 / 00:51
453 kez görüntülendi
0 yorum yapıldı
Galile dedi ki 'Dünya yuvarlak, ve dönüyor'. Bu o ülkenin hukukuna, yasalarına göre suç mu idi, suç idi çünkü ülkenin dini inançına(inancına) göre dünya düz idi, ve dönmüyor idi, yani bu suç bilime yani akıla, mantığa yani insanlığa yani gerçeklere ve doğrulara göre değil ülkenin dini inançına göre ayarlanmıştı; Galile 'Dünya yuvarlak, ve dönüyor' dedi mi, dedi; itiraf etti mi, etti; tanıklar var mı, var; bu suçun cezası ne, idam, haydi yallah idama. Bu hukuk doğru hukuk mu, değil çünkü bilime göre değil; doğru adalet mi, değil çünkü bilime aykırı; ancak itiraf da var, tanıklar da var, suç da belli, ceza da belli. işte gerçek, doğru hukuk; gerçek, doğru adalet; gerçek, doğru yargı bu kadar basit, kolay değil yani gerçek, doğru hukuk da; gerçek, doğru adalet de, gerçek, doğru yargı da kişilere göre değil bilime ve ahlaka göredir; tıpkı 'Önce ilim(bilim) ve ahlak' diyen Muhammed'in de, 'Önce ilim(bilim) ve ahlak' diyen Atatürk'ün de dediği, istediği gibi. Savım ki tıb fakültesi de, hukuk fakültesi de gerçekte yüksek zeka üzerine değil, yüksek bellek(hafıza) üzerine kurulu; ancak yine de tıp ile hukuk arasında önemli bir fark olduğu açık, örnek ki sigara yasağı başlamadan önce, dumanaltı(duman altı) olmuş, içki içilmekte olan avukatlık büroları görmek olağan birşeydi ancak dumanaltı olmuş doktor muayenehanesi görmek pek olağan birşey değildi. Bu bilim açısından önemli bir durumdur yani tıp mı yoksa hukuk mu bilime daha yakın, göstermesi açısından. Tıp ile hukuk arasındaki bir önemli fark da şu: Avukatlık bürolarına gittiğinizde, 'Danışma ücrete tabidir' türü bir yazı görmeniz oldukça olağan, öyle ki internetteki avukat sitesilerinde bile bu tür yazı görmek olağan; ancak doktor muayenehanelerinde bu tür yazılar görmedim hiç. Açık ki insanilik açısından da, bilimsellik açısından da tıp ile hukuk arasında önemli bir fark var; ve bu fark hukuku hem bilimden ve adaletten, hem de vatandaştan, toplumdan ve dünya insanlığından uzaklaştıran bir fark durumunda. Hukuk, adalet, bilim ile insan, toplum, insanlık arasına para sokmak hem hukuka, hem adalete, hem bilime, hem ahlaka hem insanlığa aykırı birşey. Hukuk evrensel ve toplumsal bir hizmet ise bunu yapmamalı yoksa açık ki hem insandan, hem toplumdan, hem insanlıktan, hem bilimden, hem vicdandan uzaklaşır ki zaten ahlaka aykırı şeyleri serbest yapmak da hukuk ile yapılmakta; örnek ki Abd'de zina, fuhuş, porno, eşcinsellik, eşcinsel evlilik, ensestlik, esrar uyuşturucusu, çıplaklık gibi akıla, bilime ve ahlaka aykırı hemen hemen herşeyi serbest yapan şey, hukuku siyasetçiler yapmakta olsa da hukuktur. Demek ki hukuk başka şey, adalet başka şey; örnek ki bir ülkede, rüşvet almak ve vermek, insan eti ticareti bile hukuka uygun olabilir ancak bilime, ahlaka ve adalete aykırıdır yani demek ki adalet ahlaktan önce vicdanı içermelidir çünkü zaten vicdan da akılın parçasıdır, ve ahlak da zekanın, akılın, mantığın, beyinin, ruhun, özgürlüğün, felsefenin, bilimin, demokrasinin, laikliğin, medeniyetin, barışın, huzurun, akıl-ruh sağlığının, insanlığın, dünyanın en üst nitel aşamasıdır. Açık ki hukukun, adaletin, avukatın kapısında 'Danışmak ücrete dahildir' yazıyorsa; hukukta, adalette, avukatlıkta sorun var demektir. Hukukta sorun olduğu açık çünkü hukuku, yasaları; 'Önce ilim(bilim) ve ahlak' diyen Muhammed'in, ve 'Önce ilim(bilim) ve ahlak' diyen Atatürk'ün de dediği gibi bilim ve ahlak değil, bilime ve ahlaka sırtdönmüş siyaset yapmaktadır, bu nedenle ki Batıda ahlaka aykırı hemen hemen herşey serbesttir oysa özgürlük serbestlik değildir, bilime ve ahlaka uygunluktur yani bilime ve ahlaka uygunluk yerine serbestliği baştaçı eden hukuk da, demokrasi de, laiklik de, devlet de, ülke de, toplum da yanlış ve kötü yolda demektir. Bir avukat yalnızca müvekkilini yani kendisine para verip kiralayanı(tutanı) savunur; kendisini kiralayanın aleyhine, gerçek, doğru da olsa, şeyleri mahkemeye, yargıya taşımaz, müvekkiline 'Mahkemede onu söyleme, bunu söyleme, şunu söyle, bunu söyle' der yani 'Mahkemede yalnızca gerçekleri ve doğruları söyle' demez; böyle de hukuk, adalet olmaz; hastahaneye giden hastalar hastalıklarını doktorlardan, tıptan, sağlıktan, hastahaneden saklıyorlar mı, hayır; doktorlar hastalarına 'Bana şu hastalığını söyleme, bu hastalığını söyleme, şöyle de, böyle de' diyorlar mı, hayır; peki öyle ise, ikisi de üniversitede, bilim yuvasında, fakültede öğretilmesine karşın tıp ile hukuk arasındaki bu 180 derece fark ve zıt yön neden; öyle ise ya tıp bilim değil, ya hukuk; bilim olmayanın da üniversitede ne işi var? Açık ki hukuktaki bilime aykırı durum yalnızca yargıç, savcı ve avukat ile sınırlı değil. Örnek ki hukukta; falan dava için şu kadar gün içinde dilekçe verilmeli, filan dava için bu kadar gün içinde dilekçe verilmeli yoksa dava ya da savunma ya da kazanma hakkınız yok olur; peki hastahanede örnek ki 'Dahiliye için şu kadar gün içinde, göz için bu kadar gün içinde gelmelisiniz yoksa tedavi olmak hakkınızı yok edersiniz' diye birşey var mı, yok. Peki hastahanede yalancı tanıklar, kanıt saptırmalar örnek ki kendi elini kendi yaralayıp, darp raporu alıp, 'Bu yarayı falan yaptı' demek var mı, yok; hastalar hastahaneye, yanlarına, hasta olduklarına tanıklık edecek tanıklar alıp da mı gidiyorlar, hayır; önerdiğim sistem de tanık manık da yok, delilleri, raporları baştaçı etmek de yok. Hasta olursunuz, hastahaneye gidersiniz; hastahane sizden, tahlil ve tedavi için gerekli olan şeyleri alır, ve kafanız size doğrunun yapılacağı konusunda huzur ve güven içindedir yani hasta iseniz tedaviniz konusunda ne gerekli ise yapılır, sizin bu konuda didinmenize, çırpınmanıza, sizin tıp bilmenize, kendinizi anlatmaya çalışmanıza gerek yok çünkü tahliller sizin adınıza gerekli herşeyi söylerler ve tedaviniz için gerekli herşeyi de söylerler ve isterler; peki aynı şey neden hukukta, adalette, yargıda yok; yani, sizin, tıp konusunda hiçbirşey bilmenize gerek olmadan tıp, hastahane, doktorlar sizin için gerekli herşeyi yaparlar ancak hiç hukuk bilginiz yoksa, avukat tutmazsanız, kazanacağınız davaları bile kazanamayabilirsiniz, masum girdiğiniz mahkemeden suçlu çıkabilirsiniz yani insanlar adliye binasına girdiklerinde, sorunları tıpkı tıpta, sağlıkta, hastahanede olduğu gibi, kendiliğinden, tıkırtıkır(tıkır tıkır) çözümlenmeli, işleri kendiliğinden tıkırtıkır yürümeli; peki neden böyle değil, ya da böyle olması için ne gerekli, ne yapılmalı? Önerim ki yargıçsız(hakimsiz), savcısız, avukatsız yargı sistemi kurulmalı. Bu nasıl olacak? Yargıç, savcı yok dedi isem, bilinen durumu ile yok, ve bu adlar ile yok; avukatlık ise hiç olmayacak. Şöyle ki: Yargıç da, savcı da en az doçent derecesinde hukuk akademisyeni olacak. Yargı sistemi tıpkı hastahane sistemi gibi bilim üzerine kurulu, bilim sistemi olacak yani davalılar için de, davacılar için de hukuk bilim olarak gerekli herşeyi en doğru ve en iyi biçimde, tıpkı bir laboratuvar ya da hastahane gibi, yapacak. Her tür davada iki yargıç, iki de savcı olacak; yargıçlar yargıçlıklarını yapacaklar; savcılardan biri dava edileni, biri de dava edeni inceleyecek ancak her iki savcı da birbirlerine, konu konusunda gerekli yardımları yapacaklar, gerekli bilgileri verecekler, örnek ki bir savcının gözünden birşey kaçmış olabilir, öteki savcı bunu fark etmiş olabilir, bunu o savcıya bildirmek zorunda tıpkı akademisyenlik, bilim, hastahane sorumluluğu görevi içinde. Avukatlar ne yapacaklar; isterlerse hukuk fakültesine üst basamaktan devam edip önce doçent, sonra da yargıç ya da savcı olabilirler ya da doğrudan yargıç yardımcısı ya da savcı yardımcısı olabilirler. Yargıçlar da dava dosyalarında belirtilmemiş olsalar da hukuk, adalet ve doğru yargı için zorunlu şeyleri istemekle de, yaptırmakla da zorunlu olacaklar, bu sistemde; yani yargıç 'Dava dosyasında olmayan konulara bakmaz, bakamaz' gibi bir durum olmayacak, yani örnek ki basur kanaması şikayeti ile hastahaneye giden bir hastanın, şikayeti basur diye yalnızca basuruna mı bakılıyor, hayır, karaciğerine de bakılıyor çünkü karaciğer yağlanması, karaciğer sirozu, karaciğer kanseri gibi şeyler de böyle kanamalara neden olabilirler. Yani hukuk, adalet, yargı siyasetten kurtulup bilim olmalı. Hukuk da sağlık gibi, tıp gibi çok önemli bir konudur; rastlantılara da, kişilerin keyiflerine de bırakılamaz. En doğrusu ve en iyisi ne ise o hemen yapılmalıdır. Adları yargıç, ve savcı olmayacak dedim; bilime uygun, bilimsel adlar olmalı; yazımda, kolay anlaşılsın diye yargıç, ve savcı demeyi sürdürdüm. Ne denilebilir yargıç ve savcı yerine; örnek ki yargıça ' uzmanı denilebilir. Evet, bu öyle bir sistem ki insanlar için ne gerekli ise hukukta da kendiliğinden yapılacak; hukuk, adalet, yargı işin kolayına kaçmayacak, bilim ile, ve bilimsel çalışacak tıpkı tıpta, sağlıkta, hastahanede olduğu gibi. Açık ki dünyanın her ülkesinde; hukukun, adaletin, yargının üzerindeki karanlık bilimin güneşinin olmayışından yani siyasetin karanlığından yani siyasetin bilime aykırılığından ve bilimi önleyişinden, kendi çıkarlarını baştaçı etmesinden gelmektedir. Açık ki temyiz kurumu yine olacak, ve yine aynı biçimde çalışacak. Necdet Gürçiftçi Bağımsız, özgür, bilimsel, tarafsız; hiçbir dini inançtan ve hiçkimseden yana olmayan dinli ve bilge İnternette yayınlandığı zaman: 8.7.20/16.38
Kapat/(ESC)
Yorum Düzenleme

Yeni Üyeler

  • Pirinctanesi
  • Mefail
  • turgaykurtulus
  • Celal
  • umsena
Kapat/(ESC)
Tavsiye
Adınız:
Sizin eposta adresiniz:
Alıcının eposta adresi:
Mesajınız:
Doğrulama Kodu:
captcha refresh
Kapat/(ESC)
İletişim
Adınız:
Eposta adresiniz:
Mesajınız:
Doğrulama Kodu:
captcha refresh
Kapat/(ESC)
Rastgele Şiir