Şiir Defteri

FAŞİST SİYASİ PARTİLERE OY VERİLMESİNİN NEDENİ KURAMIM (DENEME)

Yazan: Birturkbilgesi
24.06.2018 / 03:01
780 kez görüntülendi
0 yorum yapıldı
Tarihte, faşist siyasi partilerin iktidara gelmelerinin felsefel incelenmesi felsefel, bilimsel, insani, medeni, doğru bir dünya kurulması için zorunludur. Bu nedenle tarihe en büyük damgayı vurmuş faşist siyasi parti olan Nsdap(Nazi) başkanı Hitler'i incelemek örnek bir örnek olma durumu özelliğini içinde bulundurmaktadır. Hitler 1934 yılındaki halk oylamasında, yaklaşık 46 milyon civarı seçmenin %90'ının oyunu almış, yaklaşık 4 milyon oy 'Hayır' çıkmış, yaklaşık 900 bin oy boş çıkmış yani toplam oyların yaklaşık %2'si. Yani düşünün; neredeyse tüm seçmenlerin oyunu almış. O zamanlar Almanya'nın toplam nüfusu 70 milyon falanmış. Yahudi nüfus ise 500 bin civarında imiş yani nüfusun %1'den daha az. İlginç birşey ki Hitler önce Alman vatandaşı değilmiş, 'Vatansız'mış, sonra Alman vatandaşılığına geçirilmiş. Şimdi konuyu kuramsal felsefe ile yorumlayalım yani felsefe üstü felsefe ile yani tıpkı kuramsal fizik gibi: Hitler'e verilen tüm oyların yalnızca Almanlara ait olduklarını düşünemeyiz çünkü Almanlar içinde de mutlaka Hitler'i sevmeyenler olmuştur. Yani kuramsal olarak sav şu ki Hitler'e oy verenler Alman ırkı, çingene ırkı ve Yahudi ırkı toplamı idi. Peki Hitler ileride yok etmek istediği çingenelerden ve Yahudiler'den nasıl oy alabildi: Sovyetler birliği'ni yani komünizımı(komünizmi) tehdit ve en büyük tehdit olarak gösterip yani düşmanlarını ve birbirlerine düşmanlarını önce ortak bir düşman yani ortak bir tehdit yani ortak bir amaç gösterip aynı kapda(kapta) topladı yani gücünü topladı ve seçimi kazandı yani önce bir ortak düşmana karşı herkes Mavi boncuk dağıtıp onların sevgisini, güvenini ve kendi çevresinde toplanmasını sağladı. Görünen neden Sovyetler birliği yani komünist tehdidi idi. Görünmeyen, gizli neden ise Alman ırkının da, çingene ırkının da, Yahudi ırkının da kendilerini eziklik, dışlanmışlık duygusu ve düşüncesi içinde hissetmeleriydi. Nasıl oluyor bu? 1930 seçiminde Hitler'in aldığı oy Katolikler'den çok Protestan'lardan, şehirlilerden çok kırsal kesimden, ve işçilerden çok üst tabakalardan imiş; farklı gibi görünen bu kesimlerin ortak özelliği ise kendilerini eziklik ve dışlanmışlık içinde hissetmeleridir, düşünmeleridir. Peki nasıl olur da hem işçi hem zengin kendisini eziklik ve dışlanmışlık içinde hissedebilir; şöyle oluyor: işçiler işçi oldukları için kendilerini zenginler tarafından ezilen ve dışlanılan olarak görmüşlerdir, zenginler de heryeri işçilerin sarması, işçilerin önemli bir güç olmalarından dolayı işçileri kendileri için bir tehdit, baskı olarak gördükleri için kendilerini eziklik ve dışlanmışlık içinde görmüşler yani bu durumda Hitler açık ki kendilerini eziklik ve dışlanmışlık içinde hisseden ve üstelik de birbirleri dolayısıyla kendilerini böyle hisseden kesimleri, onlara ortak bir düşman yani ortak bir tehdit gösterip biraraya(bir araya) getirmiş önce ki bu tehdit komünizım tehdidi idi yani onlar için bir terör tehdidi sayılırdı bu tehdit ki demek ki Hitler ortak bir terör tehdidi yaratıp birbirlerine düşman kesimleri bile biraraya toplamış önce ki bu da bir zekadır ve tıpkı Sovyetler birliği'ne yani komünizıma karşı tüm ülkeleri kendi yanına toplamış olan Abd'nin işi de buna benzemektedir ki gerçekten de dünyadaki, tarihteki tüm faşist siyasi partiler önce bir ortak düşman göstermişlerdir ki tuhaftır ki hep terör kapsamına alınmış bir ortak düşmandır bu ortak düşman. Hitler döneminin Toplama kampıları öncesi dönemine bakarsak, Hitler'in 'Kavgam' adlı kitabında da söz ettiği gibi Alman ırkı kendisini Yahudiler, çingeneler, Almanya'daki komünistler ve Sovyetler birliği karşısında eziklik ve dışlanmışlık yani tehdit ve baskı altında hisetmiştir. Çingeneler de çingene oldukları için dışlanmalarından, aşağılanmalarından dolayı kendilerini eziklik içinde hissetmişlerdir; Yahudiler de Alman nüfusu içinde azınlıkta oldukları için kendilerini toplam nüfus içinde ezilmişlik ve dışlanmışlık duygusu ve düşüncesi içinde hissetmişlerdir. Yani bunlar bir kuram yani varsayım yani olasılık. Bu duygusal parçalanmışlık karşısında Hitler'in %90 gibi bir oy alması kuşkusuz olanaksızdı. Ve Hitler kendilerini eziklik ve dışlanmışlık içinde hisseden ve birbirlerine düşman hale gelmiş bu kesimlere Sovyet ortak tehdidini gösterip biraraya getirdi ve Hitler'in oyu hızla %90 seviyesine yükseldi. Ancak; konu yalnızca ezilmişlik ve dışlanmışlık konusu değil. Çünkü kendini her ezilmiş ve dışlanmış hisseden aynı davranışı göstermez yani hepsi saldırgan, düşman bir tavır göstermez dünyaya ve toplumuna karşı yani Hitler gibi birinin yani faşist birinin yanında toplanmak için yalnızca kendini ezilmişlik ve dışlanmışlık içinde hissetmek yetmez; bir de saldırganlık, öç, intikam gibi istekler gerekir çünkü bunlar olmazsa örneğin Yunus Emre'nin, Mevlana'nın da yanında toplanılabilir ancak bu Hitler'in yani faşistliğin işine yaramaz yani faşist örgütlenmede toplanmak yalnızca ezilmişlik ve dışlanmışlık değil kendisine bu duyguları yaşatanlardan öç, intikam almak da ister; bu öç, intikam duygusu genel olarak Sovyetler'e yöneliktir ancak özel olarak da Hitler'in yanında toplanmış ırkların birbirlerine de yöneliktir; Hitler iktidar olmak için önce bu ırkların bir ortak düşmana karşı kendisinde birleşmelerini sağlamış, sonra da Alman ırkının öteki ırklara düşmanlığını tatminini sağlamaya yönelmiştir. Demek ki faşist siyasi parti eziklik, dışlanmışlık, saldırganlık, öç, intikam yanında bir de hile ve yalan üzerine kuruludur. Bu nedenle demokrasilerin var olmak için etnik yapılara, feodal yapılara, toplumsal yapılara değil felsefeye, bilime ve dini tanımlayan Din hadisileri'ne dayanması zorunludur çünkü yalnızca bunlar ezmek, dışlama, saldırganlık, düşmanlık, öç, intikam, yalan, hile üzerine kurulu değildir ve bunlar üzerine de kurulamazlar yani şu demek ki: Eğer ülkeler, devletler, demokrasi, devlet yönetimi, ülke yönetimi felsefe, bilim ve Din hadisileri üzerine kurulu olmazlarsa; başka şeyler üzerine örneğin etniklik, millet, kavim, kabile, dini inanç, ırk, soysop, hanedanlık, hükümdarlık, toplumsal sınıf, renk, siyaset üzerine kurulu olurlarsa özelde Hitler'lerin, genelde faşist siyasi partilerin iktidara gelmesi kaçınılmaz olur ki bu açıdan düşünülürse çağımızın bile henüz Hitler döneminden kurtulamadığı gerçeği ortaya çıkar. Yani felsefeye, bilime ve Din hadisileri'ne sor, değil halka Yoksa birgün başa ya Mussolini ya Hitler kalka. Sonuç olarak savım ki: Kişilerde ya da kitlelerde ya da halklarda ya da milletlerde ya da devletlerde ya da ülkelerde eziklik duygusu, dışlanma duygusu, korku duygusu ve düşmanlık duygusu arttıkça faşist siyasi partilere ya da faşist liderlere ya da faşist bir dünyaya ya da faşist bir tarihe gereksinim duygusu da artmaktadır. Bu nedenle faşist siyasi partiler iktidara gelmek için bu duyguları kullanırlar. Necdet Gürçiftçi İnternette yayınlandığı zaman: 24.6.18/02.51
Düzenleme: 24.06.2018 / 09:24
Kapat/(ESC)
Yorum Düzenleme

Yeni Üyeler

  • ademtok
  • mimu
  • kartanesimKar
  • Ebuelfiya
  • Efeefe
Kapat/(ESC)
Tavsiye
Adınız:
Sizin eposta adresiniz:
Alıcının eposta adresi:
Mesajınız:
Doğrulama Kodu:
captcha refresh
Kapat/(ESC)
İletişim
Adınız:
Eposta adresiniz:
Mesajınız:
Doğrulama Kodu:
captcha refresh
Kapat/(ESC)
Rastgele Şiir