Şiir Defteri

ERDOĞAN'I BAŞA GETİREN DUYGUSAL ALGI TAKTİĞİ (DENEME)

Yazan: Birturkbilgesi
01.07.2018 / 07:57
814 kez görüntülendi
0 yorum yapıldı
Başarı ya felsefe, bilim ve dini tanımlayan Din hadisileri ile olur ya da bunlara aykırı şeylerle. Felsefe, bilim ve Din hadisileri ile ilgisiz olanların başarılarının da bunlarla ilgi olmayacakları açıktır yani imrenilecek şeyler değil basit, nicel, ilkel, sıradan, herkesin yapabileceği şeylerdir. Siyaset halkı halkla ve duygularla kandırma, aldatma, yanıltma, sömürme, halkı halkla ve duygularla ele geçirme sanatıdır yani felsefe, bilim ve dini tanımlayan Din hadisileri ile zıt şeydir. Bu yazı Erdoğan'ı belediye başkanlığını kazanmasından bu yana ele almaktadır. Akp'nin başarısı Erdoğan'a; Erdoğan'ın başarısı ise birçok nicel nedene dayalı. Erdoğan'ın duyusal başarısı üzerine yazıyorum bu yazımı. Felsefe, bilim ve Din hadisileri ile konuya bakıldığında görülmekte ki Erdoğan'ı iktidara getiren şey duyusal algı olarak Hitler'in, Stalin'in, Bush'ların ve Putin'inki ile aynı: Moda ve sıpor(spor). Sıpor hareketlilik, dinçlik, çeviklik verirken moda da sevimlilik, canayakınlık, halka yakınlık, dışsal cazibe veriyor. Hitler ne idi? Asker. Yani sıporla iç içe. Ve saçına bakın: Moda. Moda ve bakımlılık. Bush'lara da bakın: Sıpor ve moda giyim. Putin'e bakın: Sıpor ve moda giyim. Erdoğan'a bakın: Futbol yani sıpor ve giyimde moda, daracık giyimle. Bunların yanında bir de ne var? Medya yani 'Pıropoganda/Propoganda' denilen şey. Bir de dördüncü birşeyi eklemeliyiz: Ses. Sıpor sesin gür, güçlü, otoriter ve genel, geniş çıkmasını sağlar. Yani Erdoğan'ın ve Akp'sinin duyusal algı olarak başarısını şöyle tanımlayabiliriz: Sıpor+Moda+Medya. Farkında iseniz zaten topluma medya ile sürekli sıpor ve moda bağımlılığı pompalanmakta. Bir duvarda gördüm: 'Erdoğan babamız' yazıyordu. Yani iş tümden bir duygusallık yani duyguları yönlendirmek, buna 'Algı operasyonu' da diyorlar. Yani gelecekte 'Gencim, güzelim, yakışıklıyım, atiğim, çeviğim, beden neden milletvekili, başbakan, cumhurbaşkanı olmasın' diyen adaylar çıkar ortaya. Eskiden 'Çok zenginim, benden neden olmasın?' diyorlardı. Yani bakın, yaşlı Temel Karamollaoğlu'ndan başka bilgelikten söz eden, 'Ben bilgeyim' diyen siyasetçi oldu mu? Onlar hala 'Çırak, kalfa, usta' ilişkisi, kültürü içindeler oysa Türkiye'ye de dünyaya da çıraklar, kalfalar, ustalar değil düşünürler(filozoflar), alimler, alimeler, bilgeler gerekli ki seçme ve seçilme yaşının 18 olması da mecliste düşünürlük, alimlik, alimelik, bilgelik değil de gençlik aranılsın, siyasetçilerin cehaletleri ve nefsleri gözebatmasın(göze batmasın) diye de olabilir. Yani siyasi partiler yakında genç, güzel, yakışıklı, atletik, en moda takılan, en çok şınav ve mekik çeken kimseleri aday göstermeye başlayabilirler. Necdet Gürçiftçi İnternette yayınlandığı zaman: 29.8.18/11.20
Kapat/(ESC)
Yorum Düzenleme

Yeni Üyeler

  • Hevilli
  • Pirinctanesi
  • Mefail
  • turgaykurtulus
  • Celal
Kapat/(ESC)
Tavsiye
Adınız:
Sizin eposta adresiniz:
Alıcının eposta adresi:
Mesajınız:
Doğrulama Kodu:
captcha refresh
Kapat/(ESC)
İletişim
Adınız:
Eposta adresiniz:
Mesajınız:
Doğrulama Kodu:
captcha refresh
Kapat/(ESC)
Rastgele Şiir