Şiir Defteri

ENSEYİ KARARTMAYIN NE DEMEK (DENEME)

Yazan: Birturkbilgesi
19.06.2018 / 00:30
940 kez görüntülendi
0 yorum yapıldı
Çetin Altan'ın ülkemize kazandırdığı söylenilen bu deyimin anlamı konusunda internette bir araştırma yapdım(yaptım) ve Çetin Altan'la ilgili yazılar dışında bu deyime rastlayamadım yani ne atasözlerinde var ne güzel sözlerde ne de bağımsız bir söz olarak var. Bu deyimle ya da sözle ilgili bulabildiğim tek yorum ?Umutlarınızı/Umudunuzu(Umutunuzu) yitirmeyin kayıb(kayb) etmeyin' demek anlamında olduğu idi yani ruh ile, beyinin ilgili ile, düşüncelerle ilgili ve salt(yalnızca) mecaz olarak yani bu söz hem düşünsel hem de mecaz olarak algılanmış, yorumlanmış. Ancak ben bu yaklaşımın yanlış olduğunu düşünüyorum; benim savım şu ki ?Enseyi karartmayın' demek hem gerçek anlama sahiptir hem de mecaz anlama. Gerçek anlamı şudur: Ensenin gerçekten kararması. Ense ne ile kararır? Güneşle. Peki ensenin güneşle kararması için ne olması gerekir? Önce yaz mevsimi, yakıcı bir güneş, sonra ensenin açık olması ya da enseyi açıkta bırakan bir giysi giyinilmiş olması ve herşeyden önemlisi de bu söze mecaz anlamını veren ?başın öne eğik olması'. Burada başın öne eğikliği hem gerçek anlamında sunulmuş hem de mecaz olarak ?olanabitene(olana bitene) boyuneğmek(boyun eğmek), yenilmek, esirlik, kölelik, pişmanlık, mutsuzluk, yenilginin kabulü, çaresizlik' anlamında yani boyunun büküklüğünün mecazi anlamında. Bükülen boyun yakıcı bir güneş de varsa enseyi yakar, karartır; çaresiz ya da pişman ya da mutsuz olmak ya da yenilmek, çaresizliğe düşmek gibi şeyler de boyunu nesnel olarak bükebilir. Çetin Altan bence boyunun çaresizlik, pişmanlık, umutsuzluk, yenilgi gibi şeylerle nesnel olarak bükülmesi ile güneşli havalarda boyunun öne bükülmesi yani öne eğilmesi ile açık kalan ensein güneşten kararması arasında edebi bir bağ kurmuştur. Ve boyununuzu dimdik tutun, dik tutun; umutsuzluğa, çaresizliğe, yenilgiye, olanıbitene kabüle yanaşmayın demek istemiştir ve bence bir de gerçekten de boyununuzu dik tutun, boyununuzu asla eğmeyin, hep dimdik olun, hep dimdik durun demek istemiştir yani hem gerçek anlamını hem de mecaz anlamını kullanmıştır, amaçlamıştır, hedeflemiştir ?ense'nin, boyunun. Ancak bence bu durum sınırlıdır yani boyunu dik tutmak hayat(yaşam) biçimi olarak, felsefel açıdan ve dinsel açıdan genelde doğru değildir; hayat biçimi, felsefe ve din açısılarından(açılarından) insanın boyunu öne eğik olarak yürümesi, ortamlarda bulunması, insan içinde bulunması, toplum içinde bulunması, hayat içinde bulunması hem nefssizlik hem kibirsizlik hem alçakgönüllülük hem de dünyanın yalan olduğunu anlamışlık belirtisi ve ölçüsüdür, ölçütüdür. Yani felsefeye göre ve dine göre yollarda, sokaklarda, insan içinde, toplum içinde, sanki ?Dünyayı ben yarattım, benden büyük yok, ben şöyleyim ben böyleyim, ?İçim kan ağlıyor da kızılcık şerbeti içdim(içtim) diyorum'' der gibi azametle, vakurla, kibirle, meydanokumayla(meydan okumayla) yürümek, bulunmak çok yanlıştır, çok kötüdür, çok zararlıdır ve çok akıldışıdır. Yani bu durumda ?Enseyi karartmayın' sözünü dimdik oturmak, dimdik yürümek, insan içinde dimdik bulunmak, başı hep dik tutmak, boyunu hep dik tutmak' olarak uygulamak felsefe ve din açısında çok yanlıştır, çok kötüdür, çok zararlıdır. İnsan boyunubükük, boyunu eğik olarak da onurla, gururla, zaferle(yengiyle), başarıyla, umutla, çare(umar) ile olabilir yani ille herşeyi herkese belli etmek, göstermek gerekmez. Öte yandan; düşmana zayıf, çaresiz, umutsuz, yenilmiş olunduğu hissi(duygusu, duyumu), algısı, yorumu, sanısı, zannı verdirtmek düşmanı rahatlatacağı, gevşeteceği ve bu da zayıflatacağı için iyi bir taktir de. Bırakın enseniz kararsın; yeter ki ruhunuz, kişiliğiniz, beyininiz(beyniniz), felsefelliğiniz, bilimselliğiniz, ahlakınız, vicdanınız, adilliğiniz, erdemleriniz kararmasın. Yani bu sözü yalnızca edebiyatla sınırlı olarak sınırlamak ve bir yerel söylem, deyim, söz olarak yorumlamak felsefe ve din açısından en iyisidir, en doğrusudur, en güzelidir, en yararlısıdır, en gerçekçisidir, en nitelidir, en ilerisidir, en üstünüdür. Ve bu yüzden Tora'da(Tevrat'da) da ilahları dönemin sözlerini dinlemezlik içine giren bir kısım Yahudiye şöyle seslenir: ?Enseniz çok kalın, kalın enseli olmayın'. Gerçek ki dünya yalnızca meydanokuma(meydan okuma), başladırma yeri değildir; boyuneğme yeridir de, güzel-iyi-doğru şeylere. Düşmana boyuneğmek bile bir zaferin ön koşulu ya da ön belirtisi olabilir. Hoş bir söz ancak felsefe bilinmediği için, yalnızca edebiyatçı, gazeteci ve muhalif olmakla yetinildiği için büyük bölümü, önemli bölümü boş bir söz. Ve hayat onlara dev bir kaya yuvarladı ve onları o kaya ile oyaladı ve kötülük geldiğinde onlar kötülüğe karşı hiç hazırlıklı olmadıklarını ve yenildiklerini gördüler. Dal eğilmekle kırılmaz. Yayı yay yapan, eğilmesidir; dik yay olmaz. Eğilmekten korkmayın; insan olmaktan çıkmaktan korkun. Ne zaferler vardır ki mazlumları zalimlere dönüştürmüştür, mağdurların değil zalimlerin taçı(tacı) olmuştur. Ateş böceği güneş olmak derdinde değildir. Hayat küllerinden bile doğabilir. Böyle mekanik, fiziksel, nesnel, somut, bedensel, nicel takılmayın hayata; felsefel, bilimsel, beyinsel, ruhsal, nitel, soyut olun. Dağlar rüzgarları değil, rüzgarlar dağları yener; madde zamanı değil, zaman maddeyi yener; madde enerjiyi değil, enerji maddeyi yener. Sözler silahları yenebilir, sözler silahlardan üstün olabilir. Zalimlerin enseleri asla kararmaz. Zalimlerden olmayın. Bırakın enseniz kararırsa kararsın. Kertenkele kuyruğunu vermekle ölmez. Boyun eğmekle dünya düz olmaz. Dimdik kalemleri tutanlar, kitapları okuyanlar, zanaatları(ustalıkları) yaratanlar bile bükük boyunlardır. Mezar taşından ağaç olmaz. Necdet Gürçiftçi İnternette yayınlandığı zaman: 24.10.15/07.55
Kapat/(ESC)
Yorum Düzenleme

Yeni Üyeler

  • ademtok
  • mimu
  • kartanesimKar
  • Ebuelfiya
  • Efeefe
Kapat/(ESC)
Tavsiye
Adınız:
Sizin eposta adresiniz:
Alıcının eposta adresi:
Mesajınız:
Doğrulama Kodu:
captcha refresh
Kapat/(ESC)
İletişim
Adınız:
Eposta adresiniz:
Mesajınız:
Doğrulama Kodu:
captcha refresh
Kapat/(ESC)
Rastgele Şiir