Şiir Defteri

AYAKKABI FIRLATMAK KÜLTÜRÜ (DENEME)

Yazan: Birturkbilgesi
07.02.2018 / 06:59
1108 kez görüntülendi
0 yorum yapıldı
Demek ki ülkeler arasında hakaret kültürü de farklı oluyor. Ayaktaki bir şeyi başkalarına fırlatmak; Egelilerde; bir zayıflık, acizlik, gülünçlük belirtisi ve kadınlara özgü bir davranış sayılır. Egeli erkekler kimseye ne terlik ne ayakkabı fırlatmazlar; bunu ancak kadınlar yapar. Egeli erkekler terlik, ayakkabı yerine; yumruk, sandalye fırlatırlar. Yerden taş alıp fırlatmayı bile onurlu bir şey saymazlar; yerden taş alsalar da onu fırlatmak için değil doğrudan vurmak için kullanırlar çünkü taş fırlatmayı da çocuklara özgü, çocukça bir şey sayarlar. Yani yere eğilmeyi; onur dışılık sayarlar; bu nedenle, yere düşürdükleri önemli bir şeyi almak için eğilmek zorunda kalırlarsa çok utanırlar. Hatta yere düşen şeylerini çocuklara aldırırlar. Egeli erkekler kadın gibi de çocuk gibi de davranmayı sevmezler. Ayrıca akıllı ve bilgedirler; ayakkabı gibi pahalı bir şeyi gözden çıkarmazlar çünkü ayakkabı fırlatılan kişi, bu ayakkabıyı alıp dereye ya da alınması olanaksız yerlere fırlatabilir. O zaman da yeni bir çift ayakkabı almak gerekir ve bu da ekonomik bir varlık olan Egeli erkeklerin ekonomi politikalarıyla bağdaşmaz. Birine , yerden ya da rafdan alıp ayakkabı, terlik, taş ve benzeri şeyler fırlatmak ancak delilere, çocuklara ve kadınlara ait bir davranış sayılır. Egeli, fırlatmayı sevmez; ''koydu mu oturtmayı'' sever ! Egeliler; yere para düşürseler bile almakda tereddüd ederler, onu almakdan utanırlar çünkü çevredeki insanların, onun, başkasının düşürdüğü parayı aldığını sanacaklarından korkar, utanır.Yani Egeliler başkalarının şeylerini almakdan kaçınırlar; bunu ar, onur, gurur dışı sayarlar. Çocukluğumda; yere düşmüş parayı genelde üç insan türü alırdı: Nineler, çocuklar, deliler. Çocukların ve delilerin neden aldıkları açık. Ninelerin nedenleri ise başkaydı. Onlar yerde gördükleri parayı ki genelde metal paradır, alırlar, bir kağıda sararlar ve gereksinim duyanlar alsınlar diye yani yoksullar; o zaman pek yaygın olan taş duvarlı evlerin ve taş duvarların küçücük kovuklarına sıkıştırırlardı, derine doğru; yani çocuklar ve deliler görmesinler diye. Çocukluğumda yerden ve duvar kovuklarına sıkıştırılmış para bulmak benim için, avcının ava çıkması gibi temel bir gelir kaynağı gibiydi. Öyle ki aklımdan; yerden veduvar kovuklarından böyle para bula bula, dünyayı gezebileceğim düşüncesi hiç eksik olmazdı ve bu konuda bazan ciddi ciddi çalışmalar yapmaktan kendimi alamazdım. Yani bazan bu yöntemle dünya turuna çıkmak, benim için, ertesi günü uygulanabilecek kadar kesin bir karar olurdu. Ama görünen o ki; Irak'da, erkeklere terlik, ayakkabı fırlatmak eylemi kadınca bir davranış değil erkekçe bir davranış sayılıyor. Onları anlayabilirim, çölde taş bulmak zor olabilir. Ama İstanbul gibi bir yerde; birine ayakkabı fırlatmak; bazı Türklerin de bir Arap geleneği gibi görünen terlik ve benzeri şeyleri düşmana fırlatma kültürü edinmek üzere olduklarını ve ayrıca da başkalarına yepyeni ayakkabılarını fırlatabilecek kadar da zenginleştiklerini gösteriyor. Irak'lı gazetecenin ayakkabıları da oldukça pahalı şeylerdi. Bir bulmaca vardı, bilirsiniz; ağaçdaki maymunlara taş atarsınız, onlar da size ağaçdaki meyveleri atar ve bolca meyve sahibi olursunuz. Sanırım bu iş yakında buna dönecek. Yakında devlet başkanlarını, İmf başkanlarını ve öteki mağdurları, kendilerine atılan ayakkabıları koyunlarına sokup toplarlarken görürsem hiç şaşırmam. Ayakkabı perakende ticaretinde kar oranı %500 gibi uçuk bir oran çünkü. Bedava yepyeni ayakkabılar iyi para bırakır. Merak ettiğim bir konu da şu: Acaba Arap kadınları, düşmanlarına, aşağılamak istediklerine ne fırlatıyorlar? Sanırım hiç bir şey fırlatamıyorlar çünkü fırlatmak istediklerinde tesettürleri açılır. Demek ki Arap erkekleri, bunu ganimet bilip, kadınların yapmaları gerekip de yapamadıkları bu eyleme sahiplenmişler. Aşağılamak; tarih boyunca, insanların çok zevk aldıkları birşey; kölelerden imparatorlara kadar. Aşağılama da aşağılık şeylerle yapılabildiği gibi değerli olan şeyleri, aşağılayıcı olarak kullanarak da yapılabilir. Bu yüzden biri, size; sen, yerine siz dediğinde, size övgü mü aşağılama mı yaptığını anlamak bazan çok kolay olmayabilir. Buna, nezaketle aşağılamak denir ki yergi ozanları ve bilgeler, bunun ustalardır. Ben derim ki aşağılamak istenildiğinde, aşağılık şeyleri kullanmak yerine değerli şeyleri kullanmak, evrimlilik göstergesidir. O nedenle, İmf başkanına ayakkabı fırlatmak yerine ki zaten İmf başkanına değil de halktan birine denk geldi; bu işi pahalı, değerli bir boya ile yapmak daha sanatsal olurdu. Neden mi? Çünkü dünyanın en pahalı tabloları terlikle, ayakkabıyla değil de boya ile yapılırlar. İnsanlara hakaret ederken bile aşağılık şeylerimizi vermek yerine değerli şeylerimizi vermek; insanlık adına yapılabilecek en değerli katkıdır. Terlik fırlatılmış bir İmf başkanına kimse çok para vermez ama güzel güzel yağlıboyalarla oluşturulmuş bir İmf başkanı; Paris'deki açık arttırma salonlarında, Van Gogh'un ''Ay çiçekleri'' tablosu kadar yüksek fiyat edebilirdi. ''Ey düşman ne önünde eğilirim ne seni aşağılamak için. Çünkü ben, bana taç takman için bile önünde eğilmeyecek kadar onurlu ve gururlu Egeliyim!'' Necdet Gürçiftçi İnternetde yayınlandığı zaman: 2009-eylül
Düzenleme: 07.02.2018 / 07:04
Kapat/(ESC)
Yorum Düzenleme

Yeni Üyeler

  • Pirinctanesi
  • Mefail
  • turgaykurtulus
  • Celal
  • umsena
Kapat/(ESC)
Tavsiye
Adınız:
Sizin eposta adresiniz:
Alıcının eposta adresi:
Mesajınız:
Doğrulama Kodu:
captcha refresh
Kapat/(ESC)
İletişim
Adınız:
Eposta adresiniz:
Mesajınız:
Doğrulama Kodu:
captcha refresh
Kapat/(ESC)
Rastgele Şiir