Şiir Defteri

AL CAPONE VE TUĞÇE KAZAZ (DENEME)

Yazan: Birturkbilgesi
08.04.2018 / 00:34
1443 kez görüntülendi
0 yorum yapıldı
Nankörlük çok yanlış, çok kötü, çok zararlı; ahlakdışı, vicdandışı, akıldışı, insanlıkdışı birşeydir; hak yemektir. Dilimizde de, kültürümüzde de, geleneklerimizde de bu yönde, çok güzel sözler vardır; bunlardan biri örneğin 'Yiğiti(Yiğidi) öldür ancak hakkını yeme'dir yani 'Hak yeme'dir. Hak yememeye din de büyük bir önem vermiş, özen göstermiştir, nankör olmak dürüst olmamaktır da çünkü. Zulüm de, zalimler de, diktatörler de, sömürü düzenileri(düzenleri) de hak yedikleri için kötüdürler zaten. Yani kötülük, kötü olmak ve hak yemek iç içe şeylerdir. Dinsiz olmama karşın ben bile dinlerin, peygamberlerin insana ve insanlığa getirdiği yararları, iyi-doğru-güzel şeyleri asla inkar etmem. Nankör olanın felsefede de, bilimde de, dinde de, insanca insan olmakta da asla yeri yoktur. Nankörlük iyilikleri görmemek, doğrulukları anlamamak, dürüst olmamak, hak yemek, vicdansızlık, adaletsizliktir yani felsefenin, bilimin ve dinin sevmediği herşey. Al Capone adlı mafya şöyle demiş: 'Çocukken her akşam yatmadan önce bana bir bisiklet vermesi için tanrıya dua ederdim. Sonra tanrının çalışma yönteminin bu olmadığını anladım ve gidip kendime yeni bir bisiklet çaldım ve her akşam yatmadan önce tanrıya günahlarımı affetmesi için dua ettim'. Yani o da bisiklet çalmasının nedeni olarak tanrısını göstermiş yani ilahı ona yeni bir bisiklet verseymiş, gönderseymiş bisiklet çalmayacakmış ve belki de mafya olmayacak, iyi bir insan olacakdı(olacaktı). Yani Al Capone'un kötü insan olmasının nedeni ilahı olmuş oluyor bu durumda ancak o yine de ilahından özür diliyor, bağışlanması için yalvarıyor. Tuğçe Kazaz da 'haltlarım' dediği kötü, yanlış, çirkin şeyleri yapmasının nedeni olarak Mustafa Kemal Atatürk'ü yani Türkiye halkının padişah ve işgalci Avrupa ordularının zulümünden, vahşetinden kurtarmış olan sayın, saygın, dahi, kahraman insan Mustafa Kemal Atatürk'ü göstermiş. Hiç değil se Al Pacino yaptığı hırsızlıktan dolayı tanrısını kötülememe onurunu, yiğitliğini, dürüstlüğünü göstermiş. Yani Al Capon'da hiç değilse mantıksal bir dürüstlük varmış ve ilahından da kendisini bağışlamasını istemiş, her akşam dua edip, yalvarıp. Yani suçunun nedenini ilahının üstüne atmasına karşın ilahına yine de nankörlük etmiyor, yine ilahına boyuneğiyor(boyun eğiyor), yine ilahını baştaçı(baş tacı) ediyor. Tuğçe Kazaz ise kendisinin de, kendi ağızı(ağzı) ile 'yediğim haltlarım' dediği kötü, yanlış, çirkin hayatı için hem o büyük insan, bu halkı düşman zulümünden(zulmünden), vahşetinden ve bu halkın vatanını düşman işgalinden kurtarmış Atatürk'ü hem kötülemiş hem de bu yaptığından utanç, pişmanlık duymuyor, Al Capone gibi bir özleştiri özelliğine, sorumluluğuna bile sahip değil. Yani bir mafya başkanında bile olan nitelik farkı ne yazık ki Tuğça Kazaz'da görülemiyor. Akp egemenliğine desteklik, yandaşlık verenleri anlamak için bu güzel, iyi, simgesel bir örnek bence. Necdet Gürçiftçi İnternetde yayınlandığı zaman: 7.2.15/07.14
Düzenleme: 08.04.2018 / 00:35
Kapat/(ESC)
Yorum Düzenleme

Yeni Üyeler

  • ademtok
  • mimu
  • kartanesimKar
  • Ebuelfiya
  • Efeefe
Kapat/(ESC)
Tavsiye
Adınız:
Sizin eposta adresiniz:
Alıcının eposta adresi:
Mesajınız:
Doğrulama Kodu:
captcha refresh
Kapat/(ESC)
İletişim
Adınız:
Eposta adresiniz:
Mesajınız:
Doğrulama Kodu:
captcha refresh
Kapat/(ESC)
Rastgele Şiir