Şiir Defteri

AKIL VE RUH SAĞLIĞI KURAMIM YA DA PSİKOLOJİNİN BİLİMSEL REZALETİ (DENEME)

Yazan: Birturkbilgesi
04.10.2018 / 10:11
1283 kez görüntülendi
0 yorum yapıldı
Demokrasiye yaklaşım nasıl biçimci(şekilci) ise; üniversiteye, laikliğe, özgürlüğe yaklaşım nasıl biçimci ise; pısikoloji(psikoloji) adlı bilime de yaklaşım öyle biçimcidir, ta en başından beri. Bu nedenle ki oğul-anne ilişkisi Oedipusluk bile olarak tanımlanmıştır ki bu hal hem oğul-anne ilişkisini böylesine aşağılamaktır hem de bilimi bilimdışılıkla açıklamaya, tanımlamaya, uygulamaya çalışmaktır; bilimi ilahlarla, doğaüstü şeylerle, bilimdışı şeylerle açıklamaya, tanımlamaya çalışan bir bilim ne kadar bilim olabilirki(olabilir ki)?. Bu nedenle pısikoloji bilimi en ilerici bilimlerden yani bilimdışılığı en dışlamış bilimlerden olmak yerine bilimdışılığa, bilimdışı şeylere inanmaya, doğaüstü şeylere inanmaya akademisyenlik ünvanıları bile verilen, meskenlik eden bir dünya haline gelmiştir, getirilmiştir. Varolan pısikolojinin yani ruhbilimin temel yanlışı pısikolojiyi yalnızca insan yani yalnızca ruh olarak düşünmesi, bilim olarak düşünmemesidir ki bu halin en somut hali bilimi yalnızca insan eylemi sanmasıdır. Varolan pısikoloji akıl ve ruh sağlığını yalnızca biçim yani görünüm olarak inceler ve sınırlar. Yani bir insan akıl ve ruh sağlığı yerinde ise akıl ve roh sağlığı yerinde yani 'normal' insandır; varolan pısikolojiye göre. Ancak insanın akıl ve ruh sağlığı yerinde olması onun normal yani doğru insan olduğunu göstermez. Yani akıl ve ruh sağlığından önce; gerçekleri ve doğruları bilmek önemlidir, gerçek akıl ve ruh sağlığı için, doğru akıl ve ruh sağlığı için, doğru pısikolojik normallik için; yani varolan pısikoloji bilimi normal insan olmayı varolan koşullara, varolan duruma göre tanımlamaktadır, bilime göre değil; bu nedenle büyük olasılıkla, Nazi Almanyası'nın pısikoloji akademisyenileri Hitler için normal raporu vereceklerdi çünkü varolan pısikolojiye göre 'Günlük hayatını, günlük işlerini normal olarak yani mutluluk, huzur, güven, özgüven, uyum ve olağanlık içinde sürdüren insan normal insan' ise Avrupa kıtasını elegeçiren br insan haydihaydi(haydi haydi) normal insan olur; yani varolan pısikoloji yani ruhbilimi hiçbir ülke yöneticisi, devlet yöneticisi hakkında 'Normaldir' raporundan başka rapor veremez; ve hiçbir ünlü hakkında 'Normal değil' diye birşey söyleyemez oysa bilimin temel özelliklerinden biri de özgür, sınırsız, sonsuz olmasıdır; ancak görülmekte ki tıpkı Prta çağ'da her bilim devlet, dini inanç ve toplum baskısı, tehditi altında iken günümüzde, çağımızda felsefe gibi pısikoloji de devlet, dini inanç ve toplum baskısı, tehditi altındadır yani görülen ki günümüzde, çağımızda bilim yapmak ancak düzene karşı çıkmamak koşuluyla serbesttir ki bu da Ortaçağ halinden başka birşey değildir yani ülke yöneticileri hakkında ruhsal açıklamalar yapılamayan ülkelerde gerçek pısikoloji yok demektir zaten yani o ülkelerde pısikoloji genelde ülkeyi yönetmeyenlere, özelde ise halka ayırılmış demektir. Akılı genelde iki biçimde tanımlamak gerekir: 1- Karşılaştırma, kıyaslama yapmak özelliği, yeteneği, 2- Çok bilgili olmak. Bu durumda akıl hastalığı akılsız olmak demektir; bu durumda ruh hastalığı da ruhsuz olmak anlamına gelir yani bu durumda ruhu olan insan normal insan da demek olur. Yani akıl bilmek, ruh ise uygulamak demektir. Zaten 'ruhsuz' denilen insanlar ruh hastası insanlardır. Ruha da vicdan, merhamet, ahlak, onur, medenilik gibi şeyler de dahildir. Bu açıdan akıla ve ruha bakıldığında ne akıl sağlığının tek başlarına anlamlı, doğru olmadıkları anlaşılır yani bir insanda akıl sağlığı ve ruh sağlığı birlikte olmalıdır. Akıl sağlığının dar anlamı akıllı olmak iken geniş anlamı 'bilime göre akıl'lı olmaktır; ruh sağlığının dar anlamı topluma göre normal olmak iken, geniş anlamı insanlığa göre normal olmaktır; durum böyle olunca da geniş anlama göre normal insan sayısı dünyada daha da azalır. Yani pısikoloji yani akıl ve ruh sağlığı akıla ve ruha birlikte bakmalıdır; akılı ve ruhu birlikte aramalıdır ancak ne yazık ki ve ne acı ki varolan pısikoloji bunu yapmıyor çünkü yaparsa herşeyden önce kendi içindeki kişilerdeki bilimdışılıkları ve ahlakdışılıkları da görecektir ki örnek ki bilimdışı şeylere, doğaüstü şeylere inanan; dövmeli, makyajlı, takılı, moda kölesi; bikini, mayo yani sütyen-külot ortada; cinsel sunum giyimli, cinsel sunum halli; ahlakı dışlamış; sigara bağımlısı, içki bağımlısı pısikiyatırlar(psikiyatırlar), pısikologlar(psikologlar). Yani pısikoloji yani nitel beyin bilimi kendine yani akıl ve ruh sağlığına herşeyden önce bilime uygunluğu ve ahlakı temel yasa olarak dahil etmelidir yani ahlakın zekanın, akılın, mantığın, bilinçin(bilincin), felsefenin, bilimin, dinin, medeniliğin, insancalığın en yüksek aşaması, zirvesi olarak tanımlamak yani akılı ve ruhu bilim ve ahlak ile birlikte elealmak(ele almak) yani bilimdışılığı ve ahlakdışılığı akıl-ruh sağlıklılığı dışına koymak zorundadır. Varolan pısikolojiye yani nitel beyin bilimine göre bir insan Zeus'a ya da Ra'ya inanıyorsa ya da dünyanın düz olduğuna inanıyorsa bile; varolan pısikolojide sayılan akıl-ruh hastalıklarından hiçbirine dahil değilse akıl-ruh sağlığı yerinde, 'normal' insandır. Yani pısikoloji Galile'nin çağında yaşasaydı; 'Dünya dönüyor' diyen Galile ile, 'Dünya düz' diyen toplum ve devlet arasında bir seçim yapmak zorunda olacaktı ki aynı seçimi günümüzde, çağımızda da, ve herzaman yapmak zorunda. Düşünün ki bir pısikiyatır ya da pısikolog ya da pısikoloji akademisyeni doğaüstü güçlere, cinlere, perilere inanıyor ya da muska, nazar boncuğu takıyor ya da modanın kölesi olmuş ya da ahlak tanımıyor; yani pısikoloji herşeyden önce kendini ve kendi içini incelemek ve sağlığa yani akıla ve ruha kavuşturmak zorundadır. Pısikolojide normallik soyut olarak yani bilimden ve ahlaktan soyutlanmış olarak akıl ve ruhta normallik halinde. Yani akıl hastalığı akılsız olmak, ruh hastalığı ruhsuz olmak yani doğru ve tam ruhlu olmamak anlamında; ancak örnek ki fahişenin Latince, köken anlamı da 'Ruhsuz olmak' anlamındadır; yani bu durumda pısikoloji fuhuşa karşı da savaşmak zorundadır. Ve yine; sigara, içki içmek de bilime göre yanlıştır yani bu durumda pısikoloji sigaraya, içkiye karşı da savaşmak ve sigara, içki içmeyi anormallik yani akılda ya da ruhta hastalık saymak zorundadır. Yani pısikolojide sorun temel, öz, kısa, özet olarak şudur: Galile çağında Galile'nin yanında mı yer alacaktı yoksa Galile'nin karşısında mı? Yani pısikoloji herşeyden önce buna yanıt vermek zorundadır, ve kendini buna göre yaratmak, düzenlemek zorundadır. Bu açıdan olarak; pısikoloji hertürlü bilimdışı ve ahlakdışı modayı ve hertürlü bilime ve ahlak aykırı sanatı ve sanatçılığı, ve ahlakdışı turizımı yani bilimdışı herşeyi de, ahlakdışı herşeyi de hastalık saymak zorundadır, ve hükümdarları bile eleştirecek cesarete sahip olmak zorundadır. Yani düşünün ki dünyada; fala, burçlara, astrolojiye, cinlere, perilere, ilahlara inanan; dövmeli, pirsingli, moda kölesi; ahlakı yani utanmayı yani beyinin en yüksek aşamasını dışlamış, ortalıkta sütyen-külot gezen; doğaüstü anlamlı takılar takan; felsefeye, bilime ve dini bilimsel olarak ve insanlık olarak doğru tanımlayan Din hadisileri'ne aykırı pısikiyatırlar, pısikologlar, pısikoloji akademisyenileri varken pısikoloji herşeyden önce kendini tedavi etmek, kendini hasta ilan etmek zorundadır. Konuya Türkiye açısından yaklaşırsak; pısikologların bile bir bilim üniversitesinde değil de edebiyat fakültesilerinde yetiştirilmesi hep pısikolojiye, hem akıla, hem de ruha yaklaşımın ne kadar çok bilimdışılık içinde olduğu, pısikoloji eğitiminin ne kadar büyük bir ciddiyetsizlik içinde elealındığını gösterir. Özetle; konu şudur ki bir pısikiyatır ya da pısikolog alimden, alimeden, düşünürden(filozoftan), bilgeden çok mankene, modacıya ya da üfürükçüye benziyorsa orada gerçek, doğru pısikoloji eğitimi yoktur. Yani pısikoloji bilimi herşeyden önce tüm akıldışılıkları ve ahlakdışılıkları hastalık saymak, ve onlara karşı cephe almak zorundadır yoksa bir devrim aşaması ile mutlaka gerçek, pısikoloji gelir, gelecektir; yani günümüzde, çağımızda pısikoloji yani nitel beyin bilimi Galile'nin yanında değil, Galile'nin karşısında bir durum, hal içindedir. Ve pısikoloji şunu da herşeyden önce anlamak zorundadır: Önemli olan şey akıl-ruh sağlığı değil gerçekleri ve doğruları bilmek ve uygulamaktır yani örnek ki Zeus'a inanan birinde hastalıklar aramak yerine önce bu akıldışılığı, bilimdışılığı; sütyen-külot ortalıkta birinde de hastalık aramaktan önce bu hali hastalık saymak zorundadır. Yani pısikoloji bilimi en Galile'siz kalmış bilimdir; yani pısikolojinin temel sorunu, temel derdi herşeyden önce kendi Galile'sini bulmak, kendi Galile'sini yaratmak olmalıdır yoksa 'Dünya düz ve dönmüyor' diyenlere bile 'sağlam raporu' verir ki zaten anormalliğin normali taklit özelliği ve yeteneği de pısikolojiyi ve toplumları bu nedenle aldatabilmektedir, yanıltabilmektedir; yani pısikoloji herşeyden önce, kişilerdeki bilinen, savunulan, baştaçı edilen gerçeklere ve doğrulara bakmadığı, ilgi göstermediği için. Yani gerçek ki gerçek demokrasi, gerçek laiklik, gerçek üniversite, gerçek eğitim, gerçek devlet, gerçek vatan, gerçek ülke, gerçek millet, gerçek din, gerçek özgürlük, gerçek hukuk, gerçek adalet, gerçek insanlık, gerçek ekonomi, gerçek sanat, gerçek medya olmadığı gibi; gerçek pısikoloji de yok hala dünyada. Yani bu durumda akıl ya da ruh sorunu olanlar pısikolojiden önce felsefeye ve Din hadisileri'ne gitmek durumda kalmak zorundalar, doğruya ulaşabilmek için. Yani cinlere, perilere, fala, astrolojiye inananlar ya da ortalıkta sütyen-külot dolaşanlar ya da makyaj salonuna dönmüş olanlar ya da takı, dövme dükkanına dönmüş olanlar ya da kendini alimden, alimeden çok manken, modacı sananlar ya da siyasi iktidar yandaşlığı yapanlar kimi, neyi, nasıl tedavi edecekler? Hükümdarları bile eleştirmeyen bilim, bilim değildir; hükümdarları bile eleştirmeyen bilimci, bilimci değildir. Koskoca, kahraman dahi önder Atatürk bile 'Hayatta tek doğru bilimdir; beni değil bilimi dinleyin' demiştir; tarihte bunu hangi hükümdar, hangi peygamber demiştir; pısikoloji de böyle bir dünya, böyle bir kişilik, böyle bir öz içinde olmak zorunda işte. Yani pısikoloji herleyden önce kendi içindeki akıldışıları, bilimdışıları ve ahlakdışıları elemek, çıkarmak, temizlemek zorunda; bir bilim olmak istiyorsa; yoksa kendi kuyruğunu yakalamaya çalışan kedinin ya da kendi gölgesi ile konuşan insanın ya da mabedde fuhuşta, zinada yakalanan mabed görevlisinin ya da 'Bu ne perhiz, bu ne turşu?' durumuna düşer. Yani ortada ki çağımızın, günümüzün en gerici, en bilimdışı bilimi pısikolojidir. Yani insanları, toplumları nasıl tedavi edecek, nasıl eğitecek; zor ve gülünç. Yani düşünün ki bir pısikoloji akademisyeninin internet sitesinde, 'tedavi ettiği, iyileştirdiği' bir hastası şöyle yazıyor: 'Hocam Zeus sizden razı olsun, sayenizde iyileştim.'. Ya böyle iyileşme mi olur? Yani eğer pısikoloji bilimse; koşulları, ortamı nedeni ile normal kişi olarak bir tavıra, tutuma, tepkiye sahip olmasa da gerçekleri ve doğruları bilen, savunan insanın normal; gerçeklere ve doğrulara aykırı bir beyine, kişiliğe, özel hayata, ruha sahipse de normal görünen bir insanın normal olmadığını ileri sürmek zorundadır. Yani pısikoloji bilim ise de, bilim olmak istiyorsa da önce kendisi aynaya bakmalıdır; zaten pısikolojinin yanlış yolda olması yüzünden 21. yüzyılda 'Yaşam koçluğu, astroloji, medyumluk, faşistlik, diktatörlük, gericilik, yobazlık, ahlakdışılık, ahlakdışı turizım, ahlakdışı sanat, akıldışı sanat, ahlakdışı sanatçılar, akıldışı sanatçılar, insanlıkdışı sanatçılar, insanlıkdışı ünlüler, yandaş medya, ahlakdışı medya, özel sektör ve siyaset' gibi şeyler vardır; yani felsefeye, bilime, Din hadisileri'ne sahip çıkmayan pısikoloji topluma da sahip çıkamaz; topluma sahip çıkmayan pısikoloji insana da sahip çıkamaz. Düşünün ki fuhuşun, zinanın, eşcinselliğin, modanın, bilimdışı şeylerin ve çıplaklığın yasaklanmamasına; ve yoz siyasete, yoz siyasetçilere; yoz ünlülere tepki bile göstermeyen, önüne koyulacak olanları sessizce ve mutlulukla bekleyen bir dilenci ya da kafesindeki bir kuş gibi; bir sözde, tuhaf pısikoloji var günümüzde, çağımızda. Pısikoloji isyan etmelidir, herşeyden önce kendine, kendisine. Açık ki pısikoloji henüz kimya biliminin, simya aşamasındaki hali gibi bir haldedir. Yani bu pısikoloji Galile'ye bir 'Akıl-ruh sağlığı yerinde değildir'; Hitler'e bile 'Akıl-ruh sağlığı yerindedir' raporu verirdi, o yıllarda. Yani özetle: Gerçekleri ve doğruları bilmiyorsan; ya da gerçeklere ve doğrulara aykırı isen; yani bilimsel ve ahlaklı değilsen; yani felsefeye yani mantığa yani bilime, ve ahlaka, insancalığa aykırı isen akıl ve ruh sağlığın yerinde değildir kardeşim, istersen hükümdar ol, istersen alim, alime ol, istersen çok ünlü ol, istersen çok zengin ol, istersen hayatta çok başarılı ol. Fıçıdaki pırtık Diyojen'i, görenler deli; at üstündeki görkemli İskender'i, görenler akıllı sanırlardı ancak durum tam tersi idi gerçekte. Gerçek, doğru, normal pısikolojiye göre yani felsefeye yani bilime göre; at üstünde İskender olmaktansa, fıçı içindeki Diyojen olmak yeğdir. Bilimselliği, demokrasiyi ve ahlakı gerek görmeyen pısikoloji ya pısikoloji ya bilim değildir. Pısikoloji kafasını topraktan dışarı çıkarmalıdır artık. Necdet Gürçiftçi Bağımsız, özgür, bilimsel, tarafsız; hiçbir dini inançtan ve hiçkimseden yana olmayan dinli ve bilge İnternette yayınlandığı zaman: 4.10.18/10.06
Düzenleme: 04.10.2018 / 10:39
Kapat/(ESC)
Yorum Düzenleme

Yeni Üyeler

  • ademtok
  • mimu
  • kartanesimKar
  • Ebuelfiya
  • Efeefe
Kapat/(ESC)
Tavsiye
Adınız:
Sizin eposta adresiniz:
Alıcının eposta adresi:
Mesajınız:
Doğrulama Kodu:
captcha refresh
Kapat/(ESC)
İletişim
Adınız:
Eposta adresiniz:
Mesajınız:
Doğrulama Kodu:
captcha refresh
Kapat/(ESC)
Rastgele Şiir