Şiir Defteri

ADALET YARGI KARARINI BEKLEMEK DEĞİLDİR (DENEME)

Yazan: Birturkbilgesi
05.03.2018 / 08:48
1146 kez görüntülendi
0 yorum yapıldı
Ben bu ülkede; hukuktan, bilimsellikten, felsefeden, mantıktan anlayan bir avukat, savcı, yargıç, kısaca hukukçu bulamadım. Bulduklarım, gördüklerim de mantık ve felsefe ile lise düzeyinde ilgi taşıyanlar idi. Bu neden böyle? Çünkü hukuk fakültelerinde felsefe, mantık, bilimsellik dersleri verilmiyor. Hukuk fakülteleri yalnızca Batı hukukunu ve çıkarılmış yasaları ezberlemek üzerine kurulu bir ezber dalı. Hükümetler yasa çıkarırlar; avukatlar, savcılar, yargıçlar bunların doğruluğunu savunurlar yalnızca; bu yasaları irdeleme ve bu yasalara karşı çıkma özellikleri ve hakları yoktur. Hükümet der ki ?Ben yasa çıkaracağım, siz de buna uyacaksınız'. İşte hukuk denilen şey budur yani bilime, bilimselliğe, felsefeye, mantığa değil hükümete yani siyasete uymak. Hukukun, yargının ne üstünlüğü ne de ne hukuka, yargıya saygı; yargılama sonucunu beklemek ve bu beklemeye saygı duymak değildir. Hukukun üstünlüğü ve hukuka saygı herşeyden önce hukukun; bilime, bilimselliğe, felsefeye, mantığa, düşünürlere, bilgelere saygı duymasıdır. Bunlara saygı ve ilgi duymayan bir hukuk da yargı da saygıyı hak etmez. Önce bilime, bilimselliğe, felsefeye, mantığa, düşünüre, bilgeye saygı duyacaksın ki saygıyı hak edeceksin. Eğer hukuk; bilime, bilimselliğe, felsefeye, mantığa dayanmıyor ise ve yargılama sürecindeki yetkililer cinlere, perilere, meleklere, fala, büyüye yani boşinançlara inanan kişiler ise; orada, yargı sürecini beklemek anlamsızdır. Şöyle ki: Diyelim ki Avrupa Ortaçağı'ndayız. O çağda da hukuk, yargı, yargılama süreci var idi. Diyelim ki sizi büyücülükten yargılıyorlar. Size hukukçular, siyasetçiler ve halk diyor ki ?Yargı sürecini bekle. Yargıya saygı duy, yargıya güven. Suçsuz isen yani büyücü değil isen bırakılırsın.' Eee? Ya büyücü isen? O zaman da diri diri yakılırsın ve bu da doğal karşılanır, adalet sayılır! Yani boşinançların egemen olduğu bir hukukta; yargının sonucunu beklesen ne olur, beklemesen ne olur! Ne hukuk ne yargı ne yargı süreci yetkilileri bilimsel değillerki! Bu hukuk türü şeye benzer: Fala. Bekle falını, ne çıkar ise artık, boyun eğ! Yani; siyah ve beyazdan başka renkleri sevmenin; insanın maymun olduğuna inanmanın yasak olduğu; cinlere, perilere, meleklere, fala, büyüye inananların hukuk yaptığı ve uyguladığı biryerde; yargı sonucunu beklesen ne olur, beklemesen ne olur? ?Muhteşem kraliçe' adlı bir Asya ülkesi dizisi var idi, sanırım Trt-1 televizyonunda. Orada, ülkenin güvenlik bakanı, muhalifleri, evlerine gizlice yasadışı belgeler koydurtur, sonra da gözaltına aldırtır ve tutuklulara şöyle der idi: ?Bu ülkede hukuk var. Yargıya, adalete güvenin. Yargı kararını, yargılama sonucunu bekleyin. Suçsuz iseniz sizi bırakacağımıza güvenin'. Doğal ki hiçbirisi artık dışarı çıkamaz idi. Bu dizi ile ilgili bir yazı yazmış idim. Sanırım adı : ?Muhteşem kraliçe ve Türkiye' idi. Yani diyelim ki yine Avrupa Ortaçağı'nda ülkenin en yetkili savcısı isiniz. Ve kötü niyetlisiniz, Engizisyon yandaşısınız. Ülkedeki her muhalifi, uyduruk savlar ile gözaltına aldırtıp yargılatabilirsiniz ve haksız yere gözaltına aldırttığınız o kişilere: ?Bu ülkede hukuk, yargı, adalet var. Yargı kararını, yargılama sonunu bekleyin. Eğer gerçekten suçsuz iseniz bırakılırsınız. 'Eee, mahkemeler ne kadar sürecek? 3-5 gün ya da 3-5 hafta ya da 3-5 ay mı; yok ise onlarca yıl mı? Haksız yere onlarca yıl yargılanacak olduktan sonra hukuka, yargıya saygı duymanın; yargı kararını beklemenin ne anlamı var? Gerçekte bu yargı sürecinin kendi gizli bir hapis cezası sayılır! Ve gerçek şu ki ülkedeki herkesi bu yöntem ile içeri attırabilirsiniz. Yargıya saygı duymak ve yargı kararını beklemek. Ama yargı bilime, bilimselliğe, felsefeye, mantığa, düşünüre, bilgeye saygı duymayacak! Yalnızca hükümete saygı duyacak! Var mı böyle adaletsizlik! Demek ki hukuka ve yargıya güven ve saygı daha gözaltı öncesinde başlamalı ve zanlıca değil hukukça, yargıca başlamalı. Hukuka ve yargıya önce hukuk ve yargı saygı duymalı ama bilimsellikdışı gerekçeler ile insanları gözaltına almak da yargılamak da daha en başta hukukun ve yargının hukuka ve yargıya saygısızlığıdır. İyi yaa. Herkes herkese iftira, çamur atsın; sonra da denilsin ki yargıya güven, saygı duy; yargı kararını bekle ama bu sırada da yıllarca, on yıllarca hapisde yat! Hukukun, yargının hukuka ve yargıya saygısı ve güveni bu mu? Hukuk bilimsel ise saygıyı ve güveni hak eder ama öncelikle de hukuk yapıcı ve uygulayıcısı kişilerin bilimsel olmaları; cinlere, perilere, meleklere, fala, büyüye, doğaüstü varlıklara inanmayan kişiler olmaları gerekir. Yoksa ne hukuk ne yargı ne adalet; adı yargıç olsun da ister ise hukukun ?h'sinden anlamayan kişi yargılama yapsın, demek değildir. Hukukçuların bilimsel olmadığı, boşinançlı olduğu bir ülkede bilimsel bir hukuktan ve yargıdan söz edilemez. Hukuk ve yargı bilim, bilimsellik, felsefe, mantık yandaşı değil ise bunların dışındaki herşeyin yandaşıdır demektir ki gerçek hukuk olmaktan çıkar, töresel gelenek olur. İyi yaa. Önce herkesi gözaltına alın, sonra da, yıllarca ya da on yıllarca sabır et; eğer suçsuz isen bırakılırsın, deyin. Bu mantığın ve sözün olduğu yerde ne hukuk, adalet vardır ne de yargı sonucunu beklemek ne de sonunda aklanmak da bir anlam taşır. Gerçek bir hukuk; düşünürler, bilgeler, bilimsellik ile kurulur ve uygulanır; siyasetçiler ile de, hukuk fakültesini bitirdi diye diploma verilenler ile değil. Hukuk, adalet; bilimselliğe, falsefeye, mantığa, düşünürlere, bilgelere aittir; ne siyasetçilere ne hukuk fakültelerine değil. Şöyle bir düşünelim: Gazeteciler de suç işleyebilirler, deyip onları yargılamak doğru ise; peki milletvekilleri, başbakanlar, cumhurbaşkanları da suç işleyemezler mi? Peki ama onlar neden yargılanamıyorlar, darbeler dışında? Bir ülkede gazeteciler yargılanabiliyor ise hukuk, adalet adına; peki neden suç işlemiş milletvekilleri, başbakanlar, cumhurbaşkanları yargılanamıyorlar? Bu durumda o ülkede bence; siyasetçilerin kırallığı(krallığı), diktatörlüğü var demektir. Peki öyle ise nerede demokrasi, yansız hukuk, yansız adalet? Yalnızca; ?Adaletin geciktiği yerde adalet yoktur' demek olmaz. Daha; yasaların, hukukun bilimsel olmayanlarca; cinlere, perilere, meleklere, fala, büyüye, doğaüstü güçlere inananlarca yapıldığı ve uygulandığı yerde de ve daha gözaltı kararlarında bile tutarsızlık, bilimselliksizlik, keyfilik olan yerde de adalet yoktur. Düşünce ve söylem özgürlüğünün olmadığı yerde daha en başta adaletsizlik, hukuksuzluk vardır. Hukuk, yargı, adalet ile uyutmak, avutmak, kandırmak da bir afyondur. Bilimsel, mantıklı olmayan her hukuk, yargı, yasa, adalet gerçekte birer afyondur. Gazetecileri, subayları, yurtseverleri, Atatürk'çüleri gözaltına aldırtanlar başbakandan ya da Akp hükümeti'nden buyruk, öğüt, yönlendirme almıyor olabilirler ama Fethullah Gülen'den ya da başka bir yurt içi ya da yurt dışı odaktan bunları almadıkları bilimsel olarak kesinlik ile söylenebilir mi? Akp'nin de o odaklarca yönlendirilmediğini söylemek bilimsel olarak kesin mi? Düşünün bir kez: Helikopterde olup da cep telefonu 200 kez çaldırmak için çaldırılan biri olabilir mi? Helikopterdeki o insan; en çok 3-5 çaldırılmadan sonra cep telefonunu kapamaz mı? Yani cep telefonu, laf olsun diye 100. kez çaldırılan birinini cep telefonu 150. kez çaldırmada nasıl açık kalabilir? Eğer pilot; helikopterin cep telefonları açık kalır ise düşme olasılığı var ise daha yerden kalkmadan cep telefonlarını kapattırmaz mı? Hele üst üste 20 ya da 50 ya da 100 kez çalan cep telefonunu kapattırmaz mı? Pilot sağır mı yok ise? Hem cep telefonunu helikoptere ya da uçağa bindiğinde kapatmayacak denli sorumsuz, bencil, düşüncesiz biri var mı, aydın olup da? Eee; sen yargılan hele bir. Eğer suçsuz isen yirmi yıla varmaz yargılanman biter ve bırakılırsın, korkma; yargıya güven, gerisini merak etme sen. Dedim ya adalet daha gözaltına alınmadan önce var ise adalettir ve saygıyı ve güveni hak eder. Savcıların; bilimsel kanıtları toplamadan gözaltına alma, mahkemelerin tutuklama kararı verdiği ülkelerde 1000 tane yargıtay, milyon tane yargıç olsa da adalet vardır, diyemem. Hukuk, adalet; insanları haksız yere, bilimsellikdışı yere mahkemelerde, cezaevlerinde süründürmek değildir. Mahkemelerde ve cezaevlerinde süründürülmek, sürünmek adalet, yargı ise demek ki dünyada hep adalet olmuş. Yalnızca iktidar parti yanlılarının, savcıların ve polislerin huzurlu yaşayabildiği biryerde ne demokrasi vardır ne hukuk ne adalet ne de yargı. Yalnızca siyaset vardır. İstese Kaddafi de Mübarek de bu yöntem ile yani ?Sen önce içeri bir gir, yargıya ve hukuka saygı göster, güven; yargı sonucunu yıllarca, belki de on yıllarca sabır ile bekle; eğer suçsuz isen inan bırakırız' mantığı, yöntemi ile tüm karşıtlarını hapise tıkabilirler idi. Peki; Batı bu hukuk anlayışına ne der idi? Başbakan, cumhurbaşkanı ne der idi? Muhteşem kraliçe dizisinde yaşananlar, Türkiye'de yaşananlara ne denli çok benziyor. Düşünmeden edemiyorum: O dizi mi onları bizden arakladı, biz mi o diziden arakladık? Yoksa Cia mı o dizinin senaryosunu yazıp herkese sattı? Yahu bu ülkede hep mi yalnızca Atatürk'çüler, laikler, Akp karşıtları suçlu? Suç işlemek için sıraya mı girmişler? Onca kişi; Ergenekon'dan, Balyoz'dan gözaltına alındı, hapise atıldı peki ama geçen gün Hakkari, Yüksekova'da bir polisi linç etmeye kalkan, kanlar içinde bırakıncaya kadar döven, terör örgütü yandaşı 1000 kişiden kaçı gözaltına alındı, hapise tıkıldı? Onların dokunulmazlığı mı var, milletvekilleri gibi? Hukuk fakültelerinde bilimsellik, felsefe, mantık ve gerçek hukuk dersi verilmiyor; Lise düzeyinde ezbercilik dersi veriliyor. İşte, Türkiye'deki hukukun temel sorunu bu. Adaletin, hukukun, yargının gelişi daha baştan yani hukuk fakültelerinden ve gözaltından belli olur. Yok ise hukuk, yargı, adalet boşa zaman kaybı ve adaletsizlikden başka şey olmaz. Bekle ve gör imiş! Akıllı insan, geleceği bugünden görür, anlar; aptal insan ise bin yıl beklese de birşey anlamaz. Herşeyin başı adalet, hukuk değil felsefe, mantık, düşünürlük, bilgeliktir. Ulusal özgürlüğe giden yol; onursuzluğa tepkiden geçer, onurluluğa değil. Batı'ya ve kapitalizme kölelik de onurlu birşey değildir. Necdet Gürçiftçi 2011-Mart tarihinde internette yayınlandı.
Kapat/(ESC)
Yorum Düzenleme

Yeni Üyeler

  • Pirinctanesi
  • Mefail
  • turgaykurtulus
  • Celal
  • umsena
Kapat/(ESC)
Tavsiye
Adınız:
Sizin eposta adresiniz:
Alıcının eposta adresi:
Mesajınız:
Doğrulama Kodu:
captcha refresh
Kapat/(ESC)
İletişim
Adınız:
Eposta adresiniz:
Mesajınız:
Doğrulama Kodu:
captcha refresh
Kapat/(ESC)
Rastgele Şiir