Ateş bacayı sarınca, içimi bastı bir duman
İçinde boğulduğum sanki koca bir umman
İmkânı yok kör olsam da ben gözümü yummam
Kulaklarımı sağır etse şeytan, yinede duymam
Karıncalar kararında varlığına yararında
İnsanoğlu her anında, bir başka kapıda
Ele düşmesini beklediği belki üç beş lira
Elinde cep telefonu ama ödeyemez kira
Aklı fikri zinada; şimdi elle diller duada
Rahat yok bu dünyada, her an herkes rüyada
Nefsiyle çatışmada, kendiyle atışmada
Ateşler yatışmadayken akıllar tutuşmada
Tut! Tut elimi bırakma, kazı, kopsa tırnakta
Aşkın doruk noktası yok, şevki yukarı çıkmakta
Zaman geçer bıktıkça, gençliğini yıktıkça
Vakti ölümü kurdukça, susmaz için sustukça
Çakıldı çakmak çakmak bakışlar kül oldu gün
Güneş ferman eyledi yirmi dört vakte hüzün
Yıllar gün günler ay aylar saat, saat dakika
Akrep yerinde saydıkça yelkovan çıldırmakta
Geceyle gündüz arası voltasında gözlerim
Karanlığı gözledikçe kör olmayı istedim
Aynı renkti aynı doku, görmemek daha iyi
Yüzünü sildikçe ölümün, dışa vurdu kiri
İnsan ömrü emsali yeri düşen yaprak gibi
Dallarını tutan melek, beklemekte kıyameti
Verdi süre alameti, ne beklersin kerameti
Kopan koptu gitti, hayat denen masal bitti
Şu an taşıyorum, omuzlarımda dünya
Kim demişse doğru, öküzün boynuzunda
Rabbim için bir hiçti, içindekiler haricinde
Malı mülkü çekip gitti, fakirinde tacirinde
Giden zaman gelene lanetler okuttu
Dudağında donuk bir isimdi belki unuttu
Yuttu çoğu zaman, zamansız takvimleri
Gördüm karanlığında boğulduğum denizleri
Buzlar ateş, ateş güneşe döndü yüzünü
Yüzü gülümsedikçe içini yaktı hüznü
Bırakıldı yüz üstü, düşman bataklığında
Çabaladıkça kurtulmaya gittikçe batmakta
Güneş ortaya çıkınca, karanlığı pusuda
Zaman kendi katili, bıçağı gırtlağında
Hayat denen ekmeğin tadı da yok tuzu da
Ne söylemek istersin, kasapta öldü kuzuda
Ezan ne zaman okunsa köpekler ulumakta
Zannederdim onlar öyle Rabbin sesini duymakta
İnsanları yeryüzünde görmüştüm kıyamda
Ağlamaktan geçtim gittim, kaldı rüyada
Evliyalar evlendi boşanmışken ölümden
Her gün bir mektuptur şiir benim son günümden
Bedenim çekip giderken dile düşen adımla
Beni terk etse de o, hayal aynı kadınla
Tattım tadında bıraktığım aşk şerbeti
Nefsim nefes kesti, kırıldı testi, döküldü şarap
Haram halim, dişlerim dökülmekte
Gözlerimi çaktığım beton, semayla sevişmekte
Ben nereye baksam seni görürüm naklen
Aklen değil bu metafiziktir tamamen
Halen beni sevdiğinden eminken ben
Nefretleri etmen gücüme gitmiyor zaten
Ey Rabbin yarattığı utanmasız iki şey
Bir kadın biri adam, biri günah biri yalan
Yalanlara inanmakla geçerken zaman
En mutlu insanlar, hep kendini kandıran
Nadasa terk edilmiş topraklar gibi tehlikede
Bir yılında sevinçliyken iki yılında üzüntüde
Köklerim toprağından inzivaya çekilmekte
Ağaçlarım devrilmekte, ölülerim dirilmekte
Kalıp senle olmak istesem, gitmem gerekir
Anlamadığım tek şeydir, göremedim de epeydir
Öldü deseler inanmam, ebedi varsın
Ben rüzgara fısıldasam, ondan iyi duyarsın
Peş peşe çekip gitti karanlığında gölgeler
Feth edildi teker teker kalbimdeki bölgeler
Biri içeri girer, demeden orda kimse var mı?
Onunki de laf işte, gözler beni arardı
Biraz katil biraz masum biraz cahil biraz alim
Her şeyin ortasında kalakalmış haldeyim
Halden hale geçmekte, seçenekler seçmekte
Biraz bekle ne olur, henüz bitmekte
Düzenleme:22.05.2008 / 22:09
kayra_zamres
22.05.2008 / 21:09
alev nefesle kesilir hey sen
nefsine gömülü olan şeyden
geç artık bu işlerden=)
#1
bilgisayarım
23.05.2008 / 00:11
sevgili oğuz uzun bir şiir ama mükemmel yazmışsın hele final kısmı müthiş sevgilerimle{s:015}{s:027}{s:029}{s:030}
kayra_zamres
22.05.2008 / 21:09
bilgisayarım
23.05.2008 / 00:11