Yolcu
Gırtlağına kadar batmaksa eğer bela
Güneş doğduğu yerde saplanıyor çamura
Ben ölmeden bana okunuyorsa sela
Ben ölmeden sarılacağım demek toprağa
Sesim bir gün horozdan önce çıkarsa
Kesilsin boynum, ben kefilim
Eğer bir gün yükselip değersem arşa
Düşerim gökten ateşe, ben kefilim
Çekip giden zaman, yıldızlar saymak gibi
Gökkuşağından aşağı bir nevi kaymak gibi
Gözlerinde boğulduğum kadını görmek gibi
Bende dâhil kaybettiklerimi gömmek gibi
Ne gibi derdim, nedir derdin devası
Boğuluyorum, cebimde yok hava parası
Bir günahkârın neyse ateşle dansı
Tıpkı onun gibi bende yanıyorum
Sükût denen kelamı lügatlerde arıyorum
Genişledikçe gölgem, ben daralıyorum
Nedir çare, nedir dert, inan ki bilmiyorum
Ben bilinmez cevabı susmakta buluyorum
Bir gün vuracaksa ellerin bu kapıya
Ben yokum, adımı sil, adını yaz tapuya
Gidiyorum meçhule giden bu limandan
Çıkan son kurşunum, namert silahtan
Bütün yalanları ben söylemiş gibi
Dolduracağım cehennemde son yeri
Ve o kadar çok genişledim ki
İçine almayacak belki başka berini
Bir taş düşse başıma yukardan
Beni yerden alıp yerden yere fırlatan
Gık çıkarsa şu kapkara sevdam
Kabul olmaz inşallah hiçbir duam
Ey büyük tabu, hepinizi yıkıyorum
Zinaların günahını ateşlerle yıkıyorum
Artık bıkmaktan bile bıkıyorum
Derdimin devasını susmakta buluyorum
Kopacaksa bir gün bu dünyaya kıyamet
Bana çoktan koptu, çoktan dedim kıyam et
Bedenime giydiğim bembeyaz bir kıyafet
Ne hoş bir letafet, ne yüce bir merhamet
Dünya üstünde ne büyük bir bölge
Gözlerim gölgesini böyle küçük görünce
Karıncaların gölgesi ne kadar büyük
Şu gördüğüm kâinat ne kadar küçük
Boyut değiştiriyor sanki madde
Ve dağılıyor ruhumda ham madde
Biri beni yakıp üflese tozlarımı
Henüz oynamadım son kozlarımı
Bir boşlukta asılı kalacaksa kelam
Alınır Allah'tan alıp verdiğin selam
Beni ateşte yakmaya yetmezse duam
Ateşe atmaya yeter mi sevdam.
Aşk bir dua ve her dua kabul
Sessiz kalması daha da makbul
Şehit olacaksa bir gün bu kul
Dönüp tekrar gitmenin şerefine...
Doldurmayacaksa yaşım bela denen kabı
Yol göstereceğim kendime, işte orda kapı
Ruhum ateşle çoktan kaybetti imtihanı
Ne bir imkanı, ne de bir lafzı var...
Zannederdim eskiden sade has bana gölge
Binaların, ağaçların, ölümlerin... Gördüm
Ve karanlığı emziren güneş bu anne
duaların, rüyaların, kaderin... Gördüm
Bir dirilen yerine bin diriyi gömdüm
Gördüklerimi görürken kör olduğumu gördüm
Ne büyük bir amayım, ahmağın amali
Görmesinler beni diye çekiyorum perdeleri
Soruyorum adımlara, nereye gidersin
İlerledikçe geçen yolları mı silersin
Geri dönüşü yok bunun, zaman yalan
Geri dönüşü yok bunun, zaman yaman
Uyan diyorum uyan toprağından
Ölümle sevdalar artık bitti
Çekip giderken sen dünyadan
Zati bu film çoktan bitmişti.
Her sözcüğüm, yerli yerinde anlam
Kendime bile dedim, ben seni hiç anlamam
Bir anlayan lazım, arayıp sormaktan öte
Önümü dahi görmezken bakamam ki öteye...
Düzenleme:31.05.2008 / 20:41
nazım
31.05.2008 / 12:50
Ouz , nefs ile büyük bir çatışmaya girmişsin anladığın kadarıyla
kabul olanda , makbul olanda olacaktır ."O , herşeyi hakkıyla gören ve bilendir"
Günümüzde insanlığın en büyük sorunu , bunu üstüne basa basa söylüyorum
maddeyi kendierine özümsetmeye çalışmaları .Sanki bağımsız kalacakları ân sonları olacakmış gibi düşünmekteler.=)
Neyse , biliyorum ki sen bunu aşmaya çalışıyorsun ,bende =)
Düzenleme:31.05.2008 / 12:54
#1
bilgisayarım
31.05.2008 / 18:30
sevgili oğuz bencede iç dünyanla ve düşüncelerin bir çatışma içinde sonuç mu bence en doğrusunu bulacaksın eminim harika yazmışsın sevgilerimi yolluyorum {s:015}{s:027}{s:030}{s:029} Düzenleme:31.05.2008 / 18:31
nazım
31.05.2008 / 12:50
Düzenleme:31.05.2008 / 12:54
bilgisayarım
31.05.2008 / 18:30
Düzenleme:31.05.2008 / 18:31
ardam
31.05.2008 / 19:03