hayatın suyu sızyor avuçlarımdan
ölüm ölüm
çatıyor gene
dua etmiştim birgün
unutmayayım orayı diye
unutamıyorum
sevineyim mi
üzüleyim mi şimdi
hayatın toprağı akıyor avuçalarımdan
tohumlar akıyor
çiçekler akıyor
yapraklar,başaklar...
gökyüzü düşüyor
bir ağıt yere
yaşamaktan korkuyorum
korkuyorum bazen...
gök gürlüyor
camlar uğulduyor
ninem derdi gök gürleyince Allah kızıyor
Allah niye kızsın ki derdim
sonra o dedi
sen anlamazsın
evet ben anlamazdım
sonra annem Allah konuşmaz dedi
ve dede değilmiş ay
üzüldüm
bildiğimde onu
bilmekten yudum tatmıştım
o kadar yoldan
çok az bir adım atmıştım
yaşıyorum
şimdi
o zaman da öyleydi yaa
anlıyorum
şimdi farkede farede yaşıyom
korkmak istiyorum daha çok...
sabahın tınısı çarptı irkildi beden
neden sonra abdest,namaz,dua derken
seccadeler kaldırmadı esneyişimi
bu nasıl bir kulluktu
utandı ,yeniden,yeniden yıkıldı secdey
alınımın tozuyla paspas oldu bas ve geç
ağlamak istedi ağlayamadı
içi ezildi burkuldu utandı
riya mıydı boyandığı
çok uyudm dedi esefendi
Allah dedi ve bir daha ve bir daha...
ne zaman kalbi daha hızlı attı
o zaman vicdanı biraz rahattı
ve daha da rahatsız ağladı ağladı ağladı
kuşlar bile onu zikrediyordu şimdi
gün ne güzeldi doğarken
e uyurdu o miskin miskin
utandı utandı ...
ağladı sadece yalvardı
düşündü yapabileceği ne vardı
ne vardı
varların varı o vardı yaa yokların varuydı
ve de hatta
ümitvar olmalıydı yeis bir bataklıktı
amin dedi göğsü inip alçalarak
amin dedi ve sustu.
zaman dört peygamberle vakti ısıttı
ve ademi de kendi yoluna akıttı
zati evvelden ömür ile ortaktı
nefisleri,arzuları da ahbap yaptı
zaman kaçtı,kovaladı insan
ne yakalandı ne son buldu bu zaman
aman zamanı yaratan düşünülmeden
aynada esfele kırışan yüze bakılırken
mağlup olunduğu bilindi
yenilgi,yenilgi,yenilgi...
zamn da insanı yendi
minderde alaşağı etti
kime koştuysa neye kovaladıysa insan
gerçeği ilmeden ve aramadan...
sonu hep yalnış,hep yanış,hep ziyan...
ne mutlu ona olabildiyse pişman
ya öyle öldüyse
hiçi hiçine...
bomboş amellerle
dipsizlik aslında başlangıcıydı diplerin
bir kapı vardı bir kapı
işte buydu bunca açıklaması hikmetin
ne mutlu ki birlik hanına kandım
daldırdım elimi tasımı
bir yudum zemzem tatım
bu sanki bir abuhaayttı
bu bir dünyadan öbürüne açılan
saltanat anahtaarıydı
anahtar ağır anahtar acıtır elini
ya düşürürsem diye inledi inledi
elifler lamlar heceler döndü
dualar aminler sabahlar oldu
gönlü kitleyen de değil midir insanın kendisi
galebe gelir çünkü ona kibri
iblisi kovan neyse cenneten
insanı da alkoyar işte
insanı da lıkoyar günahlarına
kapılar kapanınca tövbeler boşa
esti bir badı saba gülşeni savurdu
güller de sahtemiydi yalancımıydı baharlar
uyan artık gafil nefsim yaklaşıyor bahar
geldi geliyor o vakit...
bilemedim saki
neydi sebebi hikmeti elvedaların
vedalarıda inkar ettim
dondu kaldı hayatım
kimin avuçlarından içtim günahı
ve bununda paha biçilmez sevabı
tövbe ettim kelimeye alınmasın dile diye
örümcekler ördü öreli hayelden bir seccade
böylelikle pervasızca selam verdim deccale
tek celsede ecelim onun elinden gelsede
vesile hep bahane, yokken ebediyet hikaye
şekli bozuldu dağıldı biçim
sanatçının sanatı bitti
asıl sanat kemikleri diriltenin hikmeti
nasip kısmet onun işi, yok derse yokum
açlığa bile onun lisanıyla tokum
sabah horuzun çığığı söyle kafir ne diye
gündüz olacak diye şükrettinmi geceye
Zaman donup gitti sessizce, ardında bir hayal
Tabiri için anlatılda belirsiz o rüyalar
İnadına zina inadına yokluğa teslim
Böylelikle kururmu sandın neslim
Ah benim varlığı yokluğuyla eş seslim
Sen konuş, kelam boş, ben sesimi kestim
diyarı mahşerde su gibi zaman
onun elinden içtim meyi
ve nakşetti dile adını söyletmeyi
ben bir adım ileri gittim
baktım ordayım
dipteyim, sanma sondayım
henüz yeni yoldayım
uyandı toprağından silkelendi koca adam
güneş sofraya buyurdu, Rabbin adını duyurdu
Biz secde ederken sular bile uyurdu
dipsiz kuyu dibinde ne hikmetler bulurdu
boynumda gerildi hissetmediğim iplerin
Göğsünün kafesinde asılı kaldı gözlerim
Sözlerin anlam bulduğu bu mekanda
Ben sözleri sessizlikle sözledim
gözün gördüğünde sen görmediğinde sen
bahane sözüm, boş, boşlukta asılı gölgem
perdelerle örülü gözlerin önü
her yeni günde unuttum dünü
erken tattım ölümü, ölünmekle ölünmüyor
gidenler ardında bırakmadılarki diri
ve açamaz kitliyse gönlü evliya çilingiri
akıl boş ve boşluğunda asılı kaldı devranın
dolup gitti sayısızca, mükmin dolu kervanım
hey hanım uyan artık bizede sabah oldu
bu gün rabbin kulu, kıyamete konuktu
emri verse gök yüzü kurur hareket durur
sen önünü kessende kalp sudur yolunu bulur
akıl bulunduğu kabın şeklinden sorulur
en kirli su inan abdestinle durulur
Yaren yani Emine ablanız ve sonra saçmalayan ben :)
Düzenleme:29.03.2008 / 19:50
rapoet
26.03.2008 / 18:31
kimse okumaz bunu be :D
#1
ayşe
26.03.2008 / 20:08
bağışlayın kimin saçmaladığını anlamadım amaaa bu kadar uuuzun yazmak zorunlumuydu başını okurken sononu sonunu okurken başını unutuyor insan {s:026}{s:015}
#2
Kaf-Kef
26.03.2008 / 20:13
yar-en derinden
anlatılan hakikat yüreğin kaleminden,
...
sen dost bilidiğim ustad,
hiç çıkmazsın o hayat portresinden :D{s:023}
#3
yaren
26.03.2008 / 20:17
kimse okumaz bunu bee evet:)yaa keşke zahmet edip koymasaydın ya da sadece kendi yazdıkalrını koysaydın.gene de teşekkür ederim hediye almış gibi hissettim kendimi,SAĞOL KARDEŞİM BENİM{s:020}{s:015}
#4
kayra_zamres
26.03.2008 / 22:23
neyin peşindesin poet:)
kıskandım:p
iyi olmuş ama mükemmel veya!{s:030}
rapoet
26.03.2008 / 18:31
ayşe
26.03.2008 / 20:08
Kaf-Kef
26.03.2008 / 20:13
yaren
26.03.2008 / 20:17
kayra_zamres
26.03.2008 / 22:23