Hey canım, çıkmak bilmedin bedenden
Gidenler gidiyor, soruyorum neden ben
Bitmiyorsa kalebent, gelmiyorsa cenazem
Çekmiyorsa ahiret, yokmu bana mağfiret
Fikirler uçuşuyor beynimin çıkmazında
Düşünmek düşmekten beter ediyor anla
Ateşleri söndürüyor benim deli yangınım
Günahlarıma ağlayan meleklere kızgınım
Halvetimi katletti gölgesiyle, kendi mechul
Olabilirim dedim kul olmasada para pul
İsyan et ve dur yerinde, düşün taşın peşin
Serili leşin, kaç günün varki söyle kardeşim
Ben putlarımı devirdim kemiklerimi kemirdim
Ben güneşi severdim kış olmasın isterdim
Derdi derdim olsun derdim, bela ta kendim
Konuştukça çaresizliği gözlerine serdim
Bir hayırda şerde kaldım, aşağı tükürdüm sakal
Bir sokaktan içeri daldım, biri dedi orda kal
Kalakaldım zamanın avuçlarında, avuçta ilmihal
Bir kızım vardı benim, doğmamış bir Gülnihal
Gökyüzüne bak dedim tesettüre bürünmüş
Güneşin bakışlarını bir hayli düşünmüş
Biri gökten beni düşürmüş ararken yerde
Sormaz beni kimse, Oğuz nerde, ne diye
Çünkü ben ordaydım adım anıldığı zaman
Sordukları zaman heryerdeyim vesselam
ve en çok kullandığım kelam aleyküm selam
Giderim hiç durmadan geleni hiç sormadan
Rabbim cömerttir benim bu yüzden ki zenginim
Gönlüm namarttir benim pek de farkedemedim
İyilerdi kötü olan ve şiirlerime konuk olan
Oysa hep gitme kal derdim yalandan
Bizar oldu hikmeti ihzar etti rikkati
Efkar doldu makberi, nur kesretli risalesi
Pek kasvetli hikayesi, tükenmişken nevalesi
Gözler onun şelalesi, manzarası hengamesi
Bir kasabın koyunuyum kaçıp durmuşum
Ayaklarıma göre yorgan aramaktan yorulmuşum
Acele edip ecele yolcu bulunmuşum
ve bulmuşum kendimi çıkmazında çok şükür...
Bende kelam sus payında, bakma uzun cümleler
Geveleyip dursamda tek kelama işaretteler
Kelimeler bana zindan, bana olmayan cübbe
Bana dünya çok dar, çok geniş bu kubbe
Saltanatım batıdan doğuya dek, değişmez felek
Sonum sonsuzlukta cenk, yani cehenneme direk
Çok günahtır emin ol, yazdıklarıma gülüp geçmek
Çok günahtım emin ol, şükretmeden yediğim ekmek
İblislerin sofrasında bir kuş sütü eksik
Tenim hiç olmadığı kadar kokarken misk
Sus dedim artık şükür zamanı
Dudaktan düşen her kelama vermişim zamı
İnanki haram değildir canıma koyduğum faiz
Benim kendime şükrüm olabilirdi caiz
Fakat aralan perdeler hiçte kaldı, hiçbiri değil
Bir sonra gelsin artık, kopsun bu dil...
Bir kaşık suda boğulurken, okyanuslara gülme
Can çekişmek her zaman ölmekten ötedir öte
Gözlerinde nizamı hepten bozulmuş bir bakış
Farket artık kalbimi, bu güneş aya bir karış
Uzaklaştıkça küçülseydin gözümde
Derdim bu inancın maddeden farkı ne
Uzaklaştıkça yakınlaştığında anladım
Aşkın varlıktan farkını kanıtladım
Ben seni en çok gidişlerinde sevdim
Dönüşlerinde sadece bir tebessüm
Sen en çok gittiğinde ben sana geldim
Sen bana döndüğündeyse küsmüşüm
Demekki bana bir ibret bir an çekipte gitmek
Demek büyük keramat, bela hayra delalet
Tuttum diye sana riyazet, ne büyük nimet
Dedimki Oğuz artık elindekilere şükret
Yani ateşin değerini üşüdüğümde anladım
Gecelerimi eksik diye gündüzle tamamladım
Anladım artık neymiş bu kuddise sirruhu
Sen benimsin artık kalbimin bir surunu
Olma dersem olamaz tıpkı bir emir gibi
Damladıkça demiri deler, cehennem söner
İşte böyle bir sabırdır bendeki
İstediğin kadar gelme sen, bekler...
Damlaya damlaya göl oldum ve boğuldum
Cehennemde yanmaktan cennete mi kovuldum
Ah oğlum Oğuz hiç adam olmayacaksın
Senin yüzüne tükürse, aşık diye bakacaksın
Demekki kelimelere anlam yükleyen şair
Nefreti bir aşk hikayesine eşdeğer kıldı
Demekki bunca küfür, bunca hakaret
Birer iltifattan ve zerafetten ibaret
Ben cümlenin yollarını hep kendime çıkarttım
Bu yüzdenki bütün güzel sözler banadır
Sen istediğini söyle, ne dersen de
Kelimenin anlamı bendedir bende, kalptetir kalpte
Haram diye birşey yok
Günah diye birşey yok
Ziyan diye birşey yok
Onda olan sen varsın
Bırak kelimeler aksın
Sen daha anlamlısın
Bendeki cümleler aşka giden güzergah
Yazdığım tüm şiirler bu yoldaki girizgah
Yani dediğim gibi yetmeyecek tek harfine
O harfi bulmak için yazacağım habire
Günler o okadar uzun ki
Beklememem gerekirken seni
Okadar kısaldı ki, bekledim seni
Su utandı akmaktan... yüzsüz zaman
Yıllar dakika olsa, gelmeyeceksin
Aman! şair ağzını hayra aç
Soruyorum sana; şimdi saat kaç....
Çoktan bitti bende Keşfi'z- Zunun
Gerçeğin ne olduğunu gözlerimle görüyorum
Herşey aşikar, herşey güzel
Kötü diye birşey yokmuş...
Hayata Bakış
Her elveda bir merhaba rüzgarıyla
Dört duvarı tavaf ediyor bir pencereden
Esiyor aklıma bir nefes, bir yangın
Belki de diyorum bir sigarayım
Kül tablasına muhtaçlığıyla elden ele gezen
Her çekişte yerlere dökülen
Yani her dudakta çalıyorlar benden
Belki bende onlardan çalıyorum böylece
Hangi pastanın mumu olsam
Onlar beni üflüyor, bense seneleri
Şimdi bu rüzgar Tanrı misafiri
Bir şeyler ikram etmeliyim kendimden
Benim ateşimi alıyor ya benden
Başka bir ateşle tutuşuyorum tamamen
Yalandı bütün gidişler; bu elveda
Uzaklaşırken bile mesafeleri tanımazdım
Zatıma şirk koşardım güzellikleri
Belki de bende güzelliklerinden biri
Hem secdemin tozu, hem secde
Tek bir kişi, ikisi birlikte
Yalan bütün bu yaşananlar
Ya da yaşattığımız bütün yalanlar
Sağır olmak varken bu sessizliğe
Bağırıyorum vereceğim son nefesle
ve altınlar saçıyorum sükutlara
Dilimi kessem ne fayda
Pabuç olsa ne fayda
Hiçbir zaman yalan söylemedim sana
Ama yalandı bütün yaşananlar
Yani doğru olan bir şey bekleme
Doğru olan sadece bir kelime
Sakallarım dökülüyor avuçlarıma
Diyorum benim yüzümden sonbahar
Tıpkı mevsimler gibi şu ömür
Yazın tadı başka kışın tadı başka
ve hiçbir anını sevmiyoruz aslında
Kışı çok soğuk yazı çok sıcak
Ortasında kalamıyoruz şu ömrün
Orta yaşlarımızda bile
Evet yalan sadece bir kelime
Her şey bir kelime, tutuşturdum elime
Yani söz edilenlerin hepsi bahane
Ben sana da sensizliğe de aşığım
Sen olmasan başka bir kadın
Yani başka bir sen olsa gerek
Adımların mı uzaklaştıracak seni benden
Yalan mesafeler, yalan güzergah
Ahlarımın yolcusuyum, vah vah
Gönül dergahında çıldırmış agah
O benim işte...
Cennetim aptallarla dolu
Aklın yolu bir olmadığından beri.
Aynalar sana benzetirmiş beni
Bütün dedikleri sadece bu
ve son sözümle içeceğim su
Bir kişinin elinden yere dökülecek
Ağlayan bulutların şahidi olmalı
Gülen bu yeşillikler ki
Şahidim oldun ey selvi
Ben çürütüyorum toprakta bedenimi
Sırf sana bir katkım olsun diye
Yaşamak ki ecelden hediye
Tabi ki bir karşılık beklemekte
Ödeyemem ki borcunu
Ölümlerden ölüp seçip beğensem
Ta ki gelirsen eğer sen
Elvedalar o kadar gaddar olacak
Ölüm bile öldürmeyecek
Hem ben bedenler içinde başka bir beden
Bedenlerden beden seç beğen
Zehirdir bu aşk panzehiri ezelden
Teslim olayım teslimiyete tez elden
Güneşin nurusun cisminden apayrı
Aramızda olacaksa ayrı gayrı
Ben cisim, ben eşya
Hakikatimde de sen varsın
Ben bu yolların İbrahim'i olduğumdan beri
Ateşler gelsin selam versin
Hiçbir selamı geri çevirmedim
İster izin istesin, ister kırıp girsin gönlüme
Ne kendi yarattıklarıma inandım
Ne de yarattıklarına
Ben seni yaratandan çıktım yola
Kaybolmakta saklıymış yolunu bulmak...
Ne yalan söyleyeyim artık
Bütün borçlarım bitti
Son yalan borcumu ödedim az önce
''Seni sevmek'' en gafil yalandı
Ki gelip beni gafil avladı
Ben seni sevmedim şiir şair'i
Yoruma pay bırakmaz aşk makalesi
Artık halvette hengâmesi
İpini çeksen de ömrümün
Hem şu hayat denen darağacı
Rüzgârın yardımıyla savurdukça
Rüzgâra aşığım, ağaçlara hayran
Ölümün en güzelini ölmeden tadıyorum...
Hem biliyorum ki kalacak damağımda
Yarım bir buse gibi yanağımda
Dudaklarıma akacak o ruj lekesi
Ben kırık kadehten içeceğim
İçtikçe bitmeyecek tabi ki
Dudağımda kan izleri
Artık bitsede, öleyim bari
Bırakacağım son damlasını
Dedim ya kalacak damağımda
Ki bu kanın son damlasında
Yüzünden bir yüz göreceksin
Yani sende bedenden öte bir bedenle
Beni bir gün fark edeceksin
Ölümümse sebebi ziyaretin
Henüz hala hoş gelmediysen
Demek ki diyorum hala yaşıyorum
Arşı omuzlarımda taşıyorum
Büyük bir günahım olsa gerek ki
Her gün yeniden âşık oluyorum
Bir nebze yere çökmeden
Hala omuzlarımda
Ki keramet arayanlara söylüyorum
En büyük keramet benim
Bakın onca yükün altında
Bir kez bile ezilmedim
Ben benden gelen belanın hasretiyle
Bela denen tacı aldım elinden
Ne güzel bir hediye Ya Rabbi
Eksik olmasın başımın üstünden...
Bütün makyajını suretinden çekip alan
Rujun kan, parmakların bıçak
Kaşlarından yüzüme saplanan kirpiklerin
Yığacak beni olduğum yere
ve yerde kaybettiğimi ararken gökte
Keşifleri keşfedeceğim.
Masiva
Ey çöllerin yemini
Ben sana ağlıyorum
Toprağında bir gül
Yeşersin diye
Ey gönlümün denizi
Ben sana esiyorum
Şu garip gönlüm
Dalgalansın diye
Ey büyük Allah'ım
Aşık oluyorum aşka
Bütün aşklar aşkıma
Aşık diye, diye diye
Bulutlanıyor sima
Perdeler bir masiva
Aralıyorum kendimi
Görürüm diye
Ey pervasız dünya
Ağlıyorum yere
Bir gün buhar olup
Yükselir diye göğe
Ey kara toprak
Ne büyük hediye
İstenmeyen bedeni
Kabul ediyor kendine
Ey isteyen ve istenilen
Aciz kaldı kelime
Bilmem ne diye
Tutuştu kalem elime
Ey eylerin Ey'i
Senden aldım hediyeyi
Verdiğin bu cana
Sahip çıktı bedevi
Ey şairin Mey'i
Nefse tabi
Unutmuşsun herşeyi
Yeşertmeden çölleri
Gözyaşları dökmeli
Toprağın yeşermeli
Gönül bahçelerinden
Tatmalısın meyveyi
Ey kainata sahip
ve sahip eden kişi
Bu ruhun devranda
Nedir sensiz işi
Biri biri var biri
Biri onu göstermeli
Deli, deli, yok dili
İşte sana delili
Yol benim ben gitmeli
Güneşi görmek için
Yırtmalıyım perdeyi
Bilmeliyim niçin
Sükutu altın gece
Söylemeli kelimeyi
Gündüzlerin sırrına
Bastığında kademini
Ben yol
Yol gitmeli
Karanlığı secdeden
Silkelenmeli
Sevmekte sensin
Sevilmekte
Bir bela diye
Dilim didinmekte
Elde sensin
Kelimede
Aslında herşey
Gözlerimin önünde
Gözlerimdesin
Gözlerimden ötede
Uzanamazsa ellerim
Elimi koy perdeye
Emirde sensin
Emredende
Et beni
Emre amade
Olmalıyım
Bir avare
Dilsizlerin dilinden
Bir kelime
Ey devri alem
Ne istersen eyle
Bilirimki herşey
O'nun elinde
Zehri
Baldan tatlı dile
Akılda yokki keramet
Aklı danış deliye
Aklı en iyi bilen
Aklı Hakk'layan
Ki bu dildedir sade
Bakla ıslanmayan
Ben kağıda ağlarım
Olur bir şiir
Dallarına çizdiğim
Koca bir nehir
Ölüm akla misafir
Ansızın gelir
Aklın olan evini
Baş üstüne yıkabilir
Bazen varlığından
Şüphe edebilir
Şüpheler olsun
Şüphelere
En güzel delil
Bazen zaman
Durabilir
Dersen Allah
İkide bir
Binde bir
Birde bir
O bir şey
Birşey dışında herşey
Belki mey, belki ney
Belki hiçbirşey
Ben bu bedenle
Çift bedene nefes
Kalbim güvercin
Göğsü dar kafes
Aklı rükuda
Kalbi secdede
On sekiz yaşında
Belki bir dede
Benim gönlüm
Dünyadan geniş
Daralıyorum
Bari sen yetiş
Ah şu alemle
Verdiğim ses
Elvedalara
Müesses
Suretimde
Bir çift dudak
Islanırsa
Bir ıslanacak
Çekse kalbim
Akla bir bıçak
Beni elinden
Kim kurtaracak
Dökme lügat
Şair uyan
Olsanda şeytan
Allah'a dayan
Bıraktın bana
Bir masiva
Olduğumdan beri
Aynalara aşina
Gölgem takıldı
Ruhum düştü
Kör karanlık
Başıma üşüştü
Kaybettiğim
Bir gülüştü
Ölüm benimle
Son kez öpüştü
Yan Masiva
O bir bayan
Dayan kalbim
Daha çok dayan
Gideyim Artık
Keramet gitti akıldan kerem kaldı kalpte
Yüzüm çekip gidecek; gezecek ellerimde
Ben buralarda rahat değilim anne
Beni bırakın artık, bırakın cehenneme
Bedenime devşireyim o kefeni, o cübbeyi
Sakallarım uzamalı semaya doğru
İncelmeli, kopmalı, kalbimin şu celladı
Hayat ipini boğazıma geçirmeliyim anne
Hem bu kadar abartıyorsun deme
Bir gün benden çekip gidecek diye
Ellerim varamazsa birgün secdeye
Daralıyorum anne, kes ipi tek hamlede
Hem insan mutlu olduğu yerde yaşamaz mı?
Bana bu hayatı zindan ediyorsun, etme
Hem aşk sarhoşu şu arşı omzunda taşımaz mı?
O yükü bana bela ediyorsun etme
Bırakın beni örümcek kafalılar cehennemine
Benim ne cennete, nede devri aleme
Benim benden ötesine ihtiyacım var anne
Daralıyorum, öleceğim ölmeden önce
Hem geçirdiğimde sırtıma ölümsüzlük pelerini
Selamlayıp geçeceğim gökten inen dedeleri
Artık gördüğün o ak sakallılardan biri
Beni göreceksin rüyanda, üfleyeceğim cehennemi
Hem bana ne diye yükleniyorsunuz
Bırakın'da Rab'bime istediğim gibi
İstediği gibi teslim olayım artık
Ki siz Allah'tan iyi mi biliyorsunuz
Aklınızda keramet arıyorsunuz
Yok anneciğim, babacığım
Sığmaz bu düşünceye
Kılıç gibi keskin, ip gibi ince
Ben üzerinden geçip
Üzerinden düşünce
O zaman görün göz yaşlarımı
Başıma atacağım elimle taşlarımı
Bırakın beni bu uzuvun kollarına
Minaresi ben olayım bu gök yüzünün
Hem beklemesinler bir kurtarıcı
Koyarım ben başımın üstüne bela denen tacı
Aç camı anne bu güneş benden
Aç camı anne, aşka geldim
Aç camı anneciğim, aç artık
Açılsın olmayan gözlerim...
Sen Olaydın
Yol gidenin... Ben gidenim... Yol benim...
Hiçbir şeyi tarif edemez haldeyim
Hem gölgeyim hem de güneş olmuşum
Kurumuş bir ağacım, gövdesinden kopmuşum
Yol senin... Yol gidenin... Yol yok
Körüyüm gittiğim bütün güzergâhların
Söyle saki ne fark eder, gitmişim gitmemişim
Neden hep görmediğim şeyleri söylemişim
Şüphemin kuşu tek kanadıyla gayretlerde
İşte o kanadı kırma peşindeyim ben
Aklım uçup gitsin diye bin bir kanatla
Bir dünya kurdum; dünyalar karartmakla
Başımın tacı, başımda büyük bir ağrı
Ey başımın tacı, fikir sancısı
Ey Allah'ım, neden eğrilir doğrulttukça
Yanlış giden bir şeyler mi var...
Bedenim en yakın dostum
En yakın düşmanım
Onunla takva sahibiyim
Onunla sevap katiliyim
Şu aciz tenim ruhuyla açtı arasını
Tek bir benzerlik bulamam artık
Kalbimin şu derin sancısında
İşte böyle sefil bir kıtlık...
Ben sana hayranım; seni gören
Kime söylersen söyle; tarifin bende
Ah şu benim bedenim olmuşken minare
Tepesinde dönüp duran bir kuşsun
İki parmağım iki gözümün üstünde
Görmüyorum, o halde yoksun
Bu ne nükteli bir şüphe
Yoksa şair... Kendini mi kandırıyorsun?
La kılıcıyla parçaladım kendimi
Ne kan var ortalıkta, ne kılıç izi
Aşk kılıcıyla kestim kendimi
Gönlüm artık bir kan denizi
Yakın kandilinizi, gece oldu artık
Gündüzüyle bir hayli sevişmede
ve ateşi yaktık, közlerinde gözüm
Ne ateş kaldı nede odun artık
Kalbimin kurdu kalbimin tadında
Diyorum ki artık ben yokum yanımda
Ey hicapsız ruhuma pınarlar döktüren
Yinede al canımı, cana ihtiyacın olmasada
Kuvvetli bir selin içinde aklım alabora
Her sabah diyorum fırtınaya merhaba
Nereden esersen es, aşığım âşık
Çaldım bende okyanuslara bir kaşık
Belalar geldikçe bana bir yanım sıkıntıda
Bir yanım kendinden geçmişliğiyle
Hallerden hal beğeniyorum kendime şimdi
Ver Allah'ım ver, sıktım dişimi, kıramam...
Ah şu insanlar ne kadar mutlular
Hiç mi yarını ve sonrasını düşünmezler
Keyif gününde kalırmış, yarın başka
Oysa aşk dediğin her gün bambaşka
Hangi şarkı bedenini arşa çıkmış bir tay gibi
Öyle delicesine rüzgâra meydan okutur
Ey benim kadınım, hiçliğime uzanan bir selvi
Köklerine doğru ben ulaşayım bari
Zamanın nabzı, tansiyonlar tavanda
Tutsağım sana, kursağımda masiva
Bana çöl bıraktığından beri ben
Susuzluğa aşığım artık tamamen
Şu mahcup yıldızlar ellerimde mum gibi
Kutluyorlar sanki doğum günleri
Üfle de sönsün aydınlığım
Ben senle olan karanlığa aşığım
Şu anda seni seyrediyorum
Şu an dediğim her anda
Ben şu anda yükseliyorum
Gökyüzüm yeryüzüm
Ne artık bir kadına benzersin
Ne de bir güle, ne de olacak olana
Soruyorum soracak olana
Sorma artık... Ne bil ne bileyim
Yollar benim... Ben gideyim
Doldur bardağı saki
Bu gün başka tadı var meyin
Başka bir tatta her şeyin...
Yalnız kalmasın artık tek bir kişi
Ben alayım, bana bırakın
Siz devam edin, ben razıyım
Biraz daha yaklaşayım
Bende kelam bile tesettüre bürünmüş
Haramdır bana açık seçik cümleler
Özünü Bir Allah Bir Kadın görürmüş
Görenler gördüklerini zannedenler
Ben senin habercinim artık
Sana bir haber getirdim
Bir şairin, uzuvlarında akıyorsun
ve hala umarsız bakıyorsun
Seni beklemek, beklenmedik zamanla
Ben beklentilerde aşığım
Sen bir değilsin, binsin artık
Ben rakamlarla dans ediyorum
Bir sonu olaydı bu cümlelerin
Yani sen olaydın
Olaydın ki olmayaydı
Kanım kâğıda dolmayaydı.
Bir şiir değil sanki yazdıklarım
Baş kaldırdım baş kaldırışlarıma
Hala bir şair olamadım
Kelimelerin sanatçısı, dokunamadım
Artık bedenin benim bedenim
Baldan tatlı, zehirden acı
Senin belaların, misafirim
Artık hepsi başımın tacı.
Sana gelecek el ayak yok bende
El ayakla ulaşılmaz bu mertebeye
Ey göğe çivilenmiş bakışlarla
As kendini rütubetli bu duvara
Keşfediyorum sırları, sırlar aleminde
Hangi harfe göz atsam, aşk
Allah, Peygamber, Melek, ....
Neye baksam aşk, Ney'e baksam
Artık senden çıkıyorum yola
Merdiven gibisin bu adımlara
Karışma artık olacak olana
Muhtacım, muhtaç olduğuna
Aşk diyorum
Sükutlarımı altın yapan
Artık herşey benim
Aşk diyorum
Önüme çıkan
Artık yollar benim
Aşk diyorum kopacak olan
O ki benim kıyametim
Aşk diyorum herşeye
Tek kelimeyle tarif
Aşk diyorum bu aşka
Şaşıp kalıyor arif
Kelimelerdir parmaklarım, parmaklıklar
Kendime zindan ediyorum herşeyi
Tavaf ediyorum sizin mahalleyi
Sanki seneler evveli oturmuş gibi
Ey herşeye değen
Bütün bunlara sence deydi mi?
Ey gökleri üstüme deviren
Senden gelenlere teslim tamamen
Susmak istiyorum artık
Silinsin bütün kelimeler
Herkes şair olsada
Seni anlatamazmış meğer
Bu yüzden pes, tövbe
Eriyorum göklere
Bir kadından kopup
Aşka teslimiyette.
Hiç Düşünmeden
Ben sana yaklaştıkça ilham perimin kanadı kanar
Akıtsa gözüm bin pınar ruhum ani içine dalar
Saki bütün bardakları sanki tepemde kırar
Mızmızlanır göz bebeğim, gönül evimi sel basar
Bilki tarif edemem gönlümde arife bu hayatı
Sanki yanlızlıkları aldı benim üstüme bıraktı
Tutanak tuttu ellerim utanarak düştü yüzüm yere
Yara bere herneyse, geldik bu güne işte
Bin bela okudu zevcem şu garip tebessüme
Ve feda etti gölgem bedenimi umarsız edayla
Gittim bir pirin kapısına, kaç prim bu sevda
Bilmem kaç birim bu halim, belkide hep bedava
Düzenleme:26.06.2008 / 12:23