Şiir Defteri

Sus Payı

Yazan: rapoet
08.06.2008 / 14:18
1071 kez görüntülendi
0 yorum yapıldı
Hey canım, çıkmak bilmedin bedenden Gidenler gidiyor, soruyorum neden ben Bitmiyorsa kalebent, gelmiyorsa cenazem Çekmiyorsa ahiret, yokmu bana mağfiret Fikirler uçuşuyor beynimin çıkmazında Düşünmek düşmekten beter ediyor anla Ateşleri söndürüyor benim deli yangınım Günahlarıma ağlayan meleklere kızgınım Halvetimi katletti gölgesiyle, kendi mechul Olabilirim dedim kul olmasada para pul İsyan et ve dur yerinde, düşün taşın peşin Serili leşin, kaç günün varki söyle kardeşim Ben putlarımı devirdim kemiklerimi kemirdim Ben güneşi severdim kış olmasın isterdim Derdi derdim olsun derdim, bela ta kendim Konuştukça çaresizliği gözlerine serdim Bir hayırda şerde kaldım, aşağı tükürdüm sakal Bir sokaktan içeri daldım, biri dedi orda kal Kalakaldım zamanın avuçlarında, avuçta ilmihal Bir kızım vardı benim, doğmamış bir Gülnihal Gökyüzüne bak dedim tesettüre bürünmüş Güneşin bakışlarını bir hayli düşünmüş Biri gökten beni düşürmüş ararken yerde Sormaz beni kimse, Oğuz nerde, ne diye Çünkü ben ordaydım adım anıldığı zaman Sordukları zaman heryerdeyim vesselam ve en çok kullandığım kelam aleyküm selam Giderim hiç durmadan geleni hiç sormadan Rabbim cömerttir benim bu yüzden ki zenginim Gönlüm namarttir benim pek de farkedemedim İyilerdi kötü olan ve şiirlerime konuk olan Oysa hep gitme kal derdim yalandan Bizar oldu hikmeti ihzar etti rikkati Efkar doldu makberi, nur kesretli risalesi Pek kasvetli hikayesi, tükenmişken nevalesi Gözler onun şelalesi, manzarası hengamesi Bir kasabın koyunuyum kaçıp durmuşum Ayaklarıma göre yorgan aramaktan yorulmuşum Acele edip ecele yolcu bulunmuşum ve bulmuşum kendimi çıkmazında çok şükür... Bende kelam sus payında, bakma uzun cümleler Geveleyip dursamda tek kelama işaretteler Kelimeler bana zindan, bana olmayan cübbe Bana dünya çok dar, çok geniş bu kubbe Saltanatım batıdan doğuya dek, değişmez felek Sonum sonsuzlukta cenk, yani cehenneme direk Çok günahtır emin ol, yazdıklarıma gülüp geçmek Çok günahtım emin ol, şükretmeden yediğim ekmek İblislerin sofrasında bir kuş sütü eksik Tenim hiç olmadığı kadar kokarken misk Sus dedim artık şükür zamanı Dudaktan düşen her kelama vermişim zamı İnanki haram değildir canıma koyduğum faiz Benim kendime şükrüm olabilirdi caiz Fakat aralan perdeler hiçte kaldı, hiçbiri değil Bir sonra gelsin artık, kopsun bu dil... Bir kaşık suda boğulurken, okyanuslara gülme Can çekişmek her zaman ölmekten ötedir öte Gözlerinde nizamı hepten bozulmuş bir bakış Farket artık kalbimi, bu güneş aya bir karış Uzaklaştıkça küçülseydin gözümde Derdim bu inancın maddeden farkı ne Uzaklaştıkça yakınlaştığında anladım Aşkın varlıktan farkını kanıtladım Ben seni en çok gidişlerinde sevdim Dönüşlerinde sadece bir tebessüm Sen en çok gittiğinde ben sana geldim Sen bana döndüğündeyse küsmüşüm Demekki bana bir ibret bir an çekipte gitmek Demek büyük keramat, bela hayra delalet Tuttum diye sana riyazet, ne büyük nimet Dedimki Oğuz artık elindekilere şükret Yani ateşin değerini üşüdüğümde anladım Gecelerimi eksik diye gündüzle tamamladım Anladım artık neymiş bu kuddise sirruhu Sen benimsin artık kalbimin bir surunu Olma dersem olamaz tıpkı bir emir gibi Damladıkça demiri deler, cehennem söner İşte böyle bir sabırdır bendeki İstediğin kadar gelme sen, bekler... Damlaya damlaya göl oldum ve boğuldum Cehennemde yanmaktan cennete mi kovuldum Ah oğlum Oğuz hiç adam olmayacaksın Senin yüzüne tükürse, aşık diye bakacaksın Demekki kelimelere anlam yükleyen şair Nefreti bir aşk hikayesine eşdeğer kıldı Demekki bunca küfür, bunca hakaret Birer iltifattan ve zerafetten ibaret Ben cümlenin yollarını hep kendime çıkarttım Bu yüzdenki bütün güzel sözler banadır Sen istediğini söyle, ne dersen de Kelimenin anlamı bendedir bende, kalptetir kalpte Haram diye birşey yok Günah diye birşey yok Ziyan diye birşey yok Onda olan sen varsın Bırak kelimeler aksın Sen daha anlamlısın Bendeki cümleler aşka giden güzergah Yazdığım tüm şiirler bu yoldaki girizgah Yani dediğim gibi yetmeyecek tek harfine O harfi bulmak için yazacağım habire Günler o okadar uzun ki Beklememem gerekirken seni Okadar kısaldı ki, bekledim seni Su utandı akmaktan... yüzsüz zaman Yıllar dakika olsa, gelmeyeceksin Aman! şair ağzını hayra aç Soruyorum sana; şimdi saat kaç.... Çoktan bitti bende Keşfi'z- Zunun Gerçeğin ne olduğunu gözlerimle görüyorum Herşey aşikar, herşey güzel Kötü diye birşey yokmuş... Hayata Bakış Her elveda bir merhaba rüzgarıyla Dört duvarı tavaf ediyor bir pencereden Esiyor aklıma bir nefes, bir yangın Belki de diyorum bir sigarayım Kül tablasına muhtaçlığıyla elden ele gezen Her çekişte yerlere dökülen Yani her dudakta çalıyorlar benden Belki bende onlardan çalıyorum böylece Hangi pastanın mumu olsam Onlar beni üflüyor, bense seneleri Şimdi bu rüzgar Tanrı misafiri Bir şeyler ikram etmeliyim kendimden Benim ateşimi alıyor ya benden Başka bir ateşle tutuşuyorum tamamen Yalandı bütün gidişler; bu elveda Uzaklaşırken bile mesafeleri tanımazdım Zatıma şirk koşardım güzellikleri Belki de bende güzelliklerinden biri Hem secdemin tozu, hem secde Tek bir kişi, ikisi birlikte Yalan bütün bu yaşananlar Ya da yaşattığımız bütün yalanlar Sağır olmak varken bu sessizliğe Bağırıyorum vereceğim son nefesle ve altınlar saçıyorum sükutlara Dilimi kessem ne fayda Pabuç olsa ne fayda Hiçbir zaman yalan söylemedim sana Ama yalandı bütün yaşananlar Yani doğru olan bir şey bekleme Doğru olan sadece bir kelime Sakallarım dökülüyor avuçlarıma Diyorum benim yüzümden sonbahar Tıpkı mevsimler gibi şu ömür Yazın tadı başka kışın tadı başka ve hiçbir anını sevmiyoruz aslında Kışı çok soğuk yazı çok sıcak Ortasında kalamıyoruz şu ömrün Orta yaşlarımızda bile Evet yalan sadece bir kelime Her şey bir kelime, tutuşturdum elime Yani söz edilenlerin hepsi bahane Ben sana da sensizliğe de aşığım Sen olmasan başka bir kadın Yani başka bir sen olsa gerek Adımların mı uzaklaştıracak seni benden Yalan mesafeler, yalan güzergah Ahlarımın yolcusuyum, vah vah Gönül dergahında çıldırmış agah O benim işte... Cennetim aptallarla dolu Aklın yolu bir olmadığından beri. Aynalar sana benzetirmiş beni Bütün dedikleri sadece bu ve son sözümle içeceğim su Bir kişinin elinden yere dökülecek Ağlayan bulutların şahidi olmalı Gülen bu yeşillikler ki Şahidim oldun ey selvi Ben çürütüyorum toprakta bedenimi Sırf sana bir katkım olsun diye Yaşamak ki ecelden hediye Tabi ki bir karşılık beklemekte Ödeyemem ki borcunu Ölümlerden ölüp seçip beğensem Ta ki gelirsen eğer sen Elvedalar o kadar gaddar olacak Ölüm bile öldürmeyecek Hem ben bedenler içinde başka bir beden Bedenlerden beden seç beğen Zehirdir bu aşk panzehiri ezelden Teslim olayım teslimiyete tez elden Güneşin nurusun cisminden apayrı Aramızda olacaksa ayrı gayrı Ben cisim, ben eşya Hakikatimde de sen varsın Ben bu yolların İbrahim'i olduğumdan beri Ateşler gelsin selam versin Hiçbir selamı geri çevirmedim İster izin istesin, ister kırıp girsin gönlüme Ne kendi yarattıklarıma inandım Ne de yarattıklarına Ben seni yaratandan çıktım yola Kaybolmakta saklıymış yolunu bulmak... Ne yalan söyleyeyim artık Bütün borçlarım bitti Son yalan borcumu ödedim az önce ''Seni sevmek'' en gafil yalandı Ki gelip beni gafil avladı Ben seni sevmedim şiir şair'i Yoruma pay bırakmaz aşk makalesi Artık halvette hengâmesi İpini çeksen de ömrümün Hem şu hayat denen darağacı Rüzgârın yardımıyla savurdukça Rüzgâra aşığım, ağaçlara hayran Ölümün en güzelini ölmeden tadıyorum... Hem biliyorum ki kalacak damağımda Yarım bir buse gibi yanağımda Dudaklarıma akacak o ruj lekesi Ben kırık kadehten içeceğim İçtikçe bitmeyecek tabi ki Dudağımda kan izleri Artık bitsede, öleyim bari Bırakacağım son damlasını Dedim ya kalacak damağımda Ki bu kanın son damlasında Yüzünden bir yüz göreceksin Yani sende bedenden öte bir bedenle Beni bir gün fark edeceksin Ölümümse sebebi ziyaretin Henüz hala hoş gelmediysen Demek ki diyorum hala yaşıyorum Arşı omuzlarımda taşıyorum Büyük bir günahım olsa gerek ki Her gün yeniden âşık oluyorum Bir nebze yere çökmeden Hala omuzlarımda Ki keramet arayanlara söylüyorum En büyük keramet benim Bakın onca yükün altında Bir kez bile ezilmedim Ben benden gelen belanın hasretiyle Bela denen tacı aldım elinden Ne güzel bir hediye Ya Rabbi Eksik olmasın başımın üstünden... Bütün makyajını suretinden çekip alan Rujun kan, parmakların bıçak Kaşlarından yüzüme saplanan kirpiklerin Yığacak beni olduğum yere ve yerde kaybettiğimi ararken gökte Keşifleri keşfedeceğim. Masiva Ey çöllerin yemini Ben sana ağlıyorum Toprağında bir gül Yeşersin diye Ey gönlümün denizi Ben sana esiyorum Şu garip gönlüm Dalgalansın diye Ey büyük Allah'ım Aşık oluyorum aşka Bütün aşklar aşkıma Aşık diye, diye diye Bulutlanıyor sima Perdeler bir masiva Aralıyorum kendimi Görürüm diye Ey pervasız dünya Ağlıyorum yere Bir gün buhar olup Yükselir diye göğe Ey kara toprak Ne büyük hediye İstenmeyen bedeni Kabul ediyor kendine Ey isteyen ve istenilen Aciz kaldı kelime Bilmem ne diye Tutuştu kalem elime Ey eylerin Ey'i Senden aldım hediyeyi Verdiğin bu cana Sahip çıktı bedevi Ey şairin Mey'i Nefse tabi Unutmuşsun herşeyi Yeşertmeden çölleri Gözyaşları dökmeli Toprağın yeşermeli Gönül bahçelerinden Tatmalısın meyveyi Ey kainata sahip ve sahip eden kişi Bu ruhun devranda Nedir sensiz işi Biri biri var biri Biri onu göstermeli Deli, deli, yok dili İşte sana delili Yol benim ben gitmeli Güneşi görmek için Yırtmalıyım perdeyi Bilmeliyim niçin Sükutu altın gece Söylemeli kelimeyi Gündüzlerin sırrına Bastığında kademini Ben yol Yol gitmeli Karanlığı secdeden Silkelenmeli Sevmekte sensin Sevilmekte Bir bela diye Dilim didinmekte Elde sensin Kelimede Aslında herşey Gözlerimin önünde Gözlerimdesin Gözlerimden ötede Uzanamazsa ellerim Elimi koy perdeye Emirde sensin Emredende Et beni Emre amade Olmalıyım Bir avare Dilsizlerin dilinden Bir kelime Ey devri alem Ne istersen eyle Bilirimki herşey O'nun elinde Zehri Baldan tatlı dile Akılda yokki keramet Aklı danış deliye Aklı en iyi bilen Aklı Hakk'layan Ki bu dildedir sade Bakla ıslanmayan Ben kağıda ağlarım Olur bir şiir Dallarına çizdiğim Koca bir nehir Ölüm akla misafir Ansızın gelir Aklın olan evini Baş üstüne yıkabilir Bazen varlığından Şüphe edebilir Şüpheler olsun Şüphelere En güzel delil Bazen zaman Durabilir Dersen Allah İkide bir Binde bir Birde bir O bir şey Birşey dışında herşey Belki mey, belki ney Belki hiçbirşey Ben bu bedenle Çift bedene nefes Kalbim güvercin Göğsü dar kafes Aklı rükuda Kalbi secdede On sekiz yaşında Belki bir dede Benim gönlüm Dünyadan geniş Daralıyorum Bari sen yetiş Ah şu alemle Verdiğim ses Elvedalara Müesses Suretimde Bir çift dudak Islanırsa Bir ıslanacak Çekse kalbim Akla bir bıçak Beni elinden Kim kurtaracak Dökme lügat Şair uyan Olsanda şeytan Allah'a dayan Bıraktın bana Bir masiva Olduğumdan beri Aynalara aşina Gölgem takıldı Ruhum düştü Kör karanlık Başıma üşüştü Kaybettiğim Bir gülüştü Ölüm benimle Son kez öpüştü Yan Masiva O bir bayan Dayan kalbim Daha çok dayan Gideyim Artık Keramet gitti akıldan kerem kaldı kalpte Yüzüm çekip gidecek; gezecek ellerimde Ben buralarda rahat değilim anne Beni bırakın artık, bırakın cehenneme Bedenime devşireyim o kefeni, o cübbeyi Sakallarım uzamalı semaya doğru İncelmeli, kopmalı, kalbimin şu celladı Hayat ipini boğazıma geçirmeliyim anne Hem bu kadar abartıyorsun deme Bir gün benden çekip gidecek diye Ellerim varamazsa birgün secdeye Daralıyorum anne, kes ipi tek hamlede Hem insan mutlu olduğu yerde yaşamaz mı? Bana bu hayatı zindan ediyorsun, etme Hem aşk sarhoşu şu arşı omzunda taşımaz mı? O yükü bana bela ediyorsun etme Bırakın beni örümcek kafalılar cehennemine Benim ne cennete, nede devri aleme Benim benden ötesine ihtiyacım var anne Daralıyorum, öleceğim ölmeden önce Hem geçirdiğimde sırtıma ölümsüzlük pelerini Selamlayıp geçeceğim gökten inen dedeleri Artık gördüğün o ak sakallılardan biri Beni göreceksin rüyanda, üfleyeceğim cehennemi Hem bana ne diye yükleniyorsunuz Bırakın'da Rab'bime istediğim gibi İstediği gibi teslim olayım artık Ki siz Allah'tan iyi mi biliyorsunuz Aklınızda keramet arıyorsunuz Yok anneciğim, babacığım Sığmaz bu düşünceye Kılıç gibi keskin, ip gibi ince Ben üzerinden geçip Üzerinden düşünce O zaman görün göz yaşlarımı Başıma atacağım elimle taşlarımı Bırakın beni bu uzuvun kollarına Minaresi ben olayım bu gök yüzünün Hem beklemesinler bir kurtarıcı Koyarım ben başımın üstüne bela denen tacı Aç camı anne bu güneş benden Aç camı anne, aşka geldim Aç camı anneciğim, aç artık Açılsın olmayan gözlerim... Sen Olaydın Yol gidenin... Ben gidenim... Yol benim... Hiçbir şeyi tarif edemez haldeyim Hem gölgeyim hem de güneş olmuşum Kurumuş bir ağacım, gövdesinden kopmuşum Yol senin... Yol gidenin... Yol yok Körüyüm gittiğim bütün güzergâhların Söyle saki ne fark eder, gitmişim gitmemişim Neden hep görmediğim şeyleri söylemişim Şüphemin kuşu tek kanadıyla gayretlerde İşte o kanadı kırma peşindeyim ben Aklım uçup gitsin diye bin bir kanatla Bir dünya kurdum; dünyalar karartmakla Başımın tacı, başımda büyük bir ağrı Ey başımın tacı, fikir sancısı Ey Allah'ım, neden eğrilir doğrulttukça Yanlış giden bir şeyler mi var... Bedenim en yakın dostum En yakın düşmanım Onunla takva sahibiyim Onunla sevap katiliyim Şu aciz tenim ruhuyla açtı arasını Tek bir benzerlik bulamam artık Kalbimin şu derin sancısında İşte böyle sefil bir kıtlık... Ben sana hayranım; seni gören Kime söylersen söyle; tarifin bende Ah şu benim bedenim olmuşken minare Tepesinde dönüp duran bir kuşsun İki parmağım iki gözümün üstünde Görmüyorum, o halde yoksun Bu ne nükteli bir şüphe Yoksa şair... Kendini mi kandırıyorsun? La kılıcıyla parçaladım kendimi Ne kan var ortalıkta, ne kılıç izi Aşk kılıcıyla kestim kendimi Gönlüm artık bir kan denizi Yakın kandilinizi, gece oldu artık Gündüzüyle bir hayli sevişmede ve ateşi yaktık, közlerinde gözüm Ne ateş kaldı nede odun artık Kalbimin kurdu kalbimin tadında Diyorum ki artık ben yokum yanımda Ey hicapsız ruhuma pınarlar döktüren Yinede al canımı, cana ihtiyacın olmasada Kuvvetli bir selin içinde aklım alabora Her sabah diyorum fırtınaya merhaba Nereden esersen es, aşığım âşık Çaldım bende okyanuslara bir kaşık Belalar geldikçe bana bir yanım sıkıntıda Bir yanım kendinden geçmişliğiyle Hallerden hal beğeniyorum kendime şimdi Ver Allah'ım ver, sıktım dişimi, kıramam... Ah şu insanlar ne kadar mutlular Hiç mi yarını ve sonrasını düşünmezler Keyif gününde kalırmış, yarın başka Oysa aşk dediğin her gün bambaşka Hangi şarkı bedenini arşa çıkmış bir tay gibi Öyle delicesine rüzgâra meydan okutur Ey benim kadınım, hiçliğime uzanan bir selvi Köklerine doğru ben ulaşayım bari Zamanın nabzı, tansiyonlar tavanda Tutsağım sana, kursağımda masiva Bana çöl bıraktığından beri ben Susuzluğa aşığım artık tamamen Şu mahcup yıldızlar ellerimde mum gibi Kutluyorlar sanki doğum günleri Üfle de sönsün aydınlığım Ben senle olan karanlığa aşığım Şu anda seni seyrediyorum Şu an dediğim her anda Ben şu anda yükseliyorum Gökyüzüm yeryüzüm Ne artık bir kadına benzersin Ne de bir güle, ne de olacak olana Soruyorum soracak olana Sorma artık... Ne bil ne bileyim Yollar benim... Ben gideyim Doldur bardağı saki Bu gün başka tadı var meyin Başka bir tatta her şeyin... Yalnız kalmasın artık tek bir kişi Ben alayım, bana bırakın Siz devam edin, ben razıyım Biraz daha yaklaşayım Bende kelam bile tesettüre bürünmüş Haramdır bana açık seçik cümleler Özünü Bir Allah Bir Kadın görürmüş Görenler gördüklerini zannedenler Ben senin habercinim artık Sana bir haber getirdim Bir şairin, uzuvlarında akıyorsun ve hala umarsız bakıyorsun Seni beklemek, beklenmedik zamanla Ben beklentilerde aşığım Sen bir değilsin, binsin artık Ben rakamlarla dans ediyorum Bir sonu olaydı bu cümlelerin Yani sen olaydın Olaydın ki olmayaydı Kanım kâğıda dolmayaydı. Bir şiir değil sanki yazdıklarım Baş kaldırdım baş kaldırışlarıma Hala bir şair olamadım Kelimelerin sanatçısı, dokunamadım Artık bedenin benim bedenim Baldan tatlı, zehirden acı Senin belaların, misafirim Artık hepsi başımın tacı. Sana gelecek el ayak yok bende El ayakla ulaşılmaz bu mertebeye Ey göğe çivilenmiş bakışlarla As kendini rütubetli bu duvara Keşfediyorum sırları, sırlar aleminde Hangi harfe göz atsam, aşk Allah, Peygamber, Melek, .... Neye baksam aşk, Ney'e baksam Artık senden çıkıyorum yola Merdiven gibisin bu adımlara Karışma artık olacak olana Muhtacım, muhtaç olduğuna Aşk diyorum Sükutlarımı altın yapan Artık herşey benim Aşk diyorum Önüme çıkan Artık yollar benim Aşk diyorum kopacak olan O ki benim kıyametim Aşk diyorum herşeye Tek kelimeyle tarif Aşk diyorum bu aşka Şaşıp kalıyor arif Kelimelerdir parmaklarım, parmaklıklar Kendime zindan ediyorum herşeyi Tavaf ediyorum sizin mahalleyi Sanki seneler evveli oturmuş gibi Ey herşeye değen Bütün bunlara sence deydi mi? Ey gökleri üstüme deviren Senden gelenlere teslim tamamen Susmak istiyorum artık Silinsin bütün kelimeler Herkes şair olsada Seni anlatamazmış meğer Bu yüzden pes, tövbe Eriyorum göklere Bir kadından kopup Aşka teslimiyette. Hiç Düşünmeden Ben sana yaklaştıkça ilham perimin kanadı kanar Akıtsa gözüm bin pınar ruhum ani içine dalar Saki bütün bardakları sanki tepemde kırar Mızmızlanır göz bebeğim, gönül evimi sel basar Bilki tarif edemem gönlümde arife bu hayatı Sanki yanlızlıkları aldı benim üstüme bıraktı Tutanak tuttu ellerim utanarak düştü yüzüm yere Yara bere herneyse, geldik bu güne işte Bin bela okudu zevcem şu garip tebessüme Ve feda etti gölgem bedenimi umarsız edayla Gittim bir pirin kapısına, kaç prim bu sevda Bilmem kaç birim bu halim, belkide hep bedava
Düzenleme:26.06.2008 / 12:23
Kapat/(ESC)
Yorum Düzenleme

Yeni Üyeler

  • mimu
  • kartanesimKar
  • Ebuelfiya
  • Efeefe
  • Öz-gü
Kapat/(ESC)
Tavsiye
Adınız:
Sizin eposta adresiniz:
Alıcının eposta adresi:
Mesajınız:
Doğrulama Kodu:
captcha refresh
Kapat/(ESC)
İletişim
Adınız:
Eposta adresiniz:
Mesajınız:
Doğrulama Kodu:
captcha refresh
Kapat/(ESC)
Rastgele Şiir