Bambaşka bir kadınsın sen İstanbul
Saçları dağılmış, göğüsleri yerlerde
Kaç kişi dokundu benzersiz vücuduna
Kaç şairin pervasızca oturdun kucağına
Ellerin duada ve en büyük günahtasın
Allah için ağlarsın, nefsin için satarsın
İki yüzün var tıpkı bizim insanlar gibi
Onlarda konulduğu kapta alıyor şeklini
Bir gün başında türban başka bir gün üryan
Dünya yıkılıyor ve senle değişiyor dünyam
Kerhanelerde tek bakiresin kıymete binen
Bir kucaktan inip diğer kucağa binen
Yüzünü asma İstanbul, boynunu bükme
Geçecek bu günler, geçecek elbet
Ben hiçbir şey olmamış gibi tutup ellerini
Nasılsın sevgilim diyeceğim o gün
Nerene âşık olmadım ki
Kadınların, evliyaların, toprağın, suyun...
Çekip gitti şimdi eski kokun
Nasıl koynuma alacağım şimdi
Bir fahişeye der gibi mi? Soyun!
Sanırım hiçbir şey olmayacak eskisi gibi
Gözükmeyecek sende denizimin dibi
Eski derinliğini kaybetmiş bir şairsin
Şiir yazmaya korkuyorsundur şimdi
Rüzgârınla dağıtırdın bütün saçlarımı
Güneşe veda ederken çatardın kaşlarını
Şimdi gelip eskisi gibi olamaz mı desen
Eskisi gibi oldun diyeceğim...
Yüzünden düşen bin parçadan biri benim
Soyunmadan görmeliyim güzelliğini sevgilim
Erişilmez olmalısın, dokunamamalıyım yüzüne
Seni görmesem bile, çarpmalısın gözüme
Hep bir kadın gibi, soyunmayı bekleyen
Ben bir ihtiyar tipi, kalbi her an tekleyen
Gözlerim kapalı dinlemeye korkarım seni
Çalarlar, çalsınlar, ben bir kemik bir deri
Sokakların, gökyüzün, ölene dek ölümsüz
Bana varırdın istesem, ama gönülsüz
Zorla güzellik olmasaydı, zorla çirkin olurdum
Geceyi seversin diye, yıldızları vururdum
Dedim ya İstanbul sensin o kız
Sana gelirken hesapla yol çarpı hız
Sınırsız zevklere tabiyim, acizim aciz
Bundan sonra her gün edeceğim taciz
Öyle yüzüme baktın yüzüm gözünde kayıp
Ayıp olur diye çevirdim sağa sola
Sana bakmıyor gibi, sanki yok muşun gibi
Dertlerime dert katıp yedim bitirdim kendimi
Kabuğunu soydum senin, çöpte şimdi gerçeğin
İçini yedim bitirdim, içimi yiyip bitirmişim
Sen benmişsin, benzersiz o memleket
Pardon böyle aptalca kendime mi ettim hakaret
Neyse şairin kafayı buldu kafayı çekmeden
Ölümü getir artık söylemeden, alt çekmeceden
Can çekişmeden, bir bedeni parçalara böl
Kaç şairin katilisin, yedi âlem bellesin
Ezan sesini duydum kafamı duvarlara vurdum
Artık sen sus ne olur onlar konuşsun
Bir ucundan alev alıp tutuşsun bu kalbim
Varmalıyım Menzile, tez elden sağ salim
Geçti salı çarşamba perşembe cuma
Çıkacağım diye, korkuyorum yarına
Ya yarın sen olursan, gelip beni bulursan
Seni deli gibi arasam, kaç benden İstanbul
Şimdilerde kim oldun veya hangi biri
Şimdi seni bulup kaybetmezsem kendimi
Rabbimi gözle görüp terk etmezsem haddimi
Bir şey olacağı yok tekrar devam, tekrar devam...
Düzenleme:21.05.2008 / 21:15
bilgisayarım
21.05.2008 / 19:49
sevgili oğuz gerçekten süper bir şiir olmuş herşey gönlünce olsun hayırlı akşamlar{s:015}{s:027}{s:029}{s:030}{s:032}{s:034}
#1
ayşe
21.05.2008 / 19:51
eski ıstanbula duyulan özlem bence
nerede eski ıstanbul nerede sandal gezileri
boğazbile taş yığını hani ormanlar
emirganı aşıyanı hani taşı toprağı altın olan
ıstanbul yinede güzel boğazlar
dünyanın gözünü kamaştırıyor
bana yazdığın yorumlara çok teşekkür edrim hele nazımdan haber verdinya mutlu oldum merak etmiştik
selamlarımı iletirsen sevinirim
{s:026}{s:026}{s:015}
kemaist diğilim demişsin oysa ben atatürk hayranıyım keşke onun gibi biri çıka gelse bu milletin ihtiyacı var
öyle birine sevgiler
{s:026}{s:026}{s:015}
bilgisayarım
21.05.2008 / 19:49
ayşe
21.05.2008 / 19:51
rapoet
21.05.2008 / 19:52
ayşe
21.05.2008 / 20:01
rapoet
21.05.2008 / 20:12