Geçici Gün
Duvarlar duvar romanlar roman olalı
Gözlerimi kapattım güneş yüzüme doğalı
ve örerken kendime o dipsiz çuvalı
Tutsak ettin içimde şeytandan her kaçağı
kınından çıkarrttığın kılıçta bükük boynum, zifiri kan
yakamdan tuttuğum gibi attım mabedine kenidimi
dedimki iblisten kaçarı yok hemen secdeye saklan
ve farkettimki dertlerde buldum dermanın kendini
yolsuz bir yolda adımlarım adım adım yanaşırken ölüme
öyle korkusuz bakıyorumki sanki sırat bir cephe
ve gittikçe kısalıyorum, el kol kelepçe
titriyor zemheri ten ve hayata yazılıyor dilekçe
yarınsız bir yarının yarı yoluna saptı sapalı gölge
kendimle yüz göz oldum hep, hep öyle geçti kaç sene
kalıntılardan alıntı yaptım güncelerden gün seçtim
ve ölüler haklıysa elbet dedim bende öleceğim
zaman, zaman zaman boşaltırken zehri şakaktan
akrebe yelkovana bıktım bakmaktan
istemiyor ruh artık, bıktı yataktan kalkmaktan, uyanmaktan
ölmek var yağmurdaki bataklığa batmaktan
hepmi dilsiz dil kelimesiz, tanımsız vehim
söyle muhterem bu hangi ruh halim
şimdilik belki en derin yaram bu benim
siz sevgili dostlar öldüğüm gibi ziyaret edin
çivilenmiş bir bakış fezaya ve tahtadan mıhlanmış konak
ve şakakta buz kesilmiş kan, kokan et, leş
düşlerimde dolaştığım o ıssız, kimsesiz sokak
dedim, hayat pahalı ölüm pek beleş
yüzyüze görsek dahi birbirimizi tanımadan geçeceğiz
zail aşk baki değil, öğreneceğiz
ve günahlardan yürüyemessek sevapla alacağız periz
bilki bildiğin en akıllı insan şimdilerde en keriz
boşa çıkarılacak güvene emel sarfetmez bu muhterem
fesatla safi olunmaz görünürdeki fenomen
Bilmiyorum bu boşluktaki kaçıncı denemem
Gidemem göremem ben devran çok namahrem
Yalanı yılanı evime sokalı
Temizlermi günahı dedemin ak sakalı
Kendimi korkusuzca ateşte yakalı
Yandım, günahsız değildim bu devranda yaşayalı
Not düşer şiir biter...
Düzenleme:24.04.2007 / 19:55