Bir kurşun sıkta beynime açılsın aklım
Ne derin bir denizmiş bu düşünce
Ne deli bir ırmak ki içine düşünce
İstemeden gidiyorsun, gittiği yere
Senelerden beri bir hayalin peşinde
Belki o gelir belki ben giderim
ve ölüm olmuşken ecelden hediye
Ben doğum günümü beklerim
Şu beynimi bana sorsan sudur
Sana sorsam kan dersin
ve sen senelerce su yerine
Beynimden akanı içersin
Günahlarım engin bir dağ gibi
Hangi rüzgâr üflese bu çığı
ve şair voltasında sahili
Ağırlıyor başım dalgaları
Aşk ateş olduğundan beri
Bende böyle deli bir yangın
Ne suya uzanır elim
Ne de uzanmaktan cayar
Güvendiğin kadar güvenilir bu can
Sen bu canı alsan da nafile
Gözyaşları gibi akar bu kan
Damla damla her saniye
Ben bu yangında serinlemek için
Ateşleri yudumlarken dudaktan
Bir selam bekleyecek hiçliğim
Öteki dünya kadar uzaktan
Güneşi sen bellediğimden beri
Körle yatıp şaşı kalkar oldum
Yani yatakta tek kendim
Kendimde ben seni buldum
Saçlarına kar yağmış bir çocuk
Mızmızlanan bir şair aşk
Bir tokat kondurmak isterken yüzüne
Diyebilir misin ki yüzüme bak
Nice aptallarla dolu bu okyanus
Sen karaya çıkma peşindesin
Bırak boğulsun aciz beden
Ne değeri var kokuşmuş leşin
Hangi kapıyı el atsam
Ardında hep kim o sesin
Kimim desin ki bu şair
Kimim dese içeri gel dersin
Yılana uzaktan bakmak gibi bir şey
Yakınlaştığında bir ejderha
İşte neyse o şey
Kendiside şahika, bedenide şahika
Kelimeler tıpkı bir çembe
Takıldığında düştüğün ateş
Artık olmayan şeyleri düşünme
Olmayacak, doğmayacak güneş
Bat desende batmaz bu gemi
Elbet bir yük üstüne binmeli
Ne eksilmeyi kabullenir ne artmayı
Ne deli bir denge bu şey
Ben muhtaçlığa da muhtaç kaldım
Serapları yutkunmaktayım
Düştüğümde düşüncelere
Bir tek Allah'a tutunmaktayım
Bir kaşık sudan içtim okyanusu
Bir kaşık suda boğdum kendimi
Sordum soruların sorusunu
Cevaplara takılıp düşmekteyim...
Belki bir gecenin yorgunluğunu atarak
Secdeye doğru akacak gözlerim
Ki şu varlığım çamurlara batarak
Yaradılışlarıma sesleneceğim
Diyeceğim her saniye
Maliki yevmid din
Kapıya koşsam da artık nafile
Çekip gitmiş ayak seslerin
En son aldıklarımı giydim üstüme
Sürdüm en güzel kokuları
Adımları attığımda camiye
Hatırladım gerçek adımı
Şu kapılar şiddetle açıldımı
Derin bir ürperiş, tüyler diken
ve sözlerim ortalığa saçıldımı
Demek ki derim rüzgârdı gelen
Ey gece sen hep ertelen
Ne zaman secde edeceksem seni
İstiyorsan gözlerime sürüklen
Yoksa yumacağım gözlerimi
Sana olan sükûtlarım altın
Ben bu serveti kime bıraksam
Ne dünyalar satın aldım
Fakirim fakir, noksanım noksan
Aşka tok olsanda, hazır diye bu sofra
Geç otur bir şeyler zıkkımlan
Artık tat tadında bırak, doyurma
Dünya ekmek olsa aç kalacaksın
Hangi kadına baksam
Hadi bunları geç, hangi adama
Hangi sokağa adım atsam
Çıkacaksın yine karşıma
Ki ben bu delik olan arşı
Dikeceğim senin için
Ve okunacak bir şairin marşı
Soracaksın niye ve niçin?
Aç artık gözlerini, sadece ikimiz
İşte her el, bizim elimiz
Sanki herkes kardeşim gibi
Bir can gitse, can çekişmeli
Can kulağımı açtığım anda
Senin sesin içeri girmeli
Olmalı bir hoş manzara
Kokun secdeme sinmeli
Delmeliyim artık bu kabı
Bu ceviz kabuğundan çıkmalı
Artık susmalı kelimeler
Sükûtlarda kaldı servetler
Neyse artık yine bir ölüm
Yine bir ölüm, öleyim bari
Karşımdaki sensin diye
Aynalara dalayım bari
Şu güneşle seviştiğimden beri
Kaynadım ve buhar oldum
Demek ki dedim yolu bilmeli
Gökyüzünü sonunda buldum.
Şu rikkat meselesi ne kadar ince
Kopuyor sırat gibi üzerinden geçince
Şu aciz sözler elvedayı seçince
Sanki bir vuslata hitap eder gibi
Her ayrılıkla bir tuttum kavuşmayı
Tıpkı donup kalmakla tutuşmayı
Dövüşmeyi sevişmek gibi bildim
Bu yüzden seninle kavga ederdim
Senin kadar güzel, senin kadar ince
Hayatın iğnesinden iplik gibi geçince
Anlıyorum ki biz hiçbir zaman ayrılmadık
Ne olursa olsun Allah'ın yanındaydık
Ben sen mertebesindeyim
Ben senle geçtim kendimden
Dedim ki işte onun için sevdim
Yoktur dedim benim gibi seven
Ey Oğuz!
Bir gül için diken zahmetindesin
Sen ki aşk ağacının köklerindesin
Senin susuzluğunu dindirmek için
Şu gökyüzü inlesin...
Şu cennet aptallarla dolu
Bırak aklın peşini
Buldum artık kadınımı
Aynadaki eşimi
Baktım ki saate, atmıyor nabzım
Kalbi bıraktım tavernalarda
Koştukça sana, kesildi hızım
Şimdi adımlar manevlarda
Ne garip bir düzen bu
Kerhanelerde, tekkelerde
Hatırlatır bir kadını
Evlerde ve caddelerde
Hep susalım diyedir bütün kelimeler
Bu ağzımdaki dil ve naralar
Birileri susar diye hep susarlar
Susuzlukta mana ararlar
Susuzlukta evet asıl mana
İçemediğin su içtiğin aşktır
Alışman gerekir bazen
Alışamadığın alışkanlıklara
Kim demiş az ve öz
İşine geliyordur kısa söz
Boş konuşmak sanar kendince
Bunlar işine gelmeyince
İşte kelam bende dağ
Meyden okuyorum meydana
Kim varsa çıksın ortaya
Kessin bu manayı kıssadan kıssa
Bu gün bir şiirin etrafında
Tavaf ediyorum cümleleri
Tamam diyorum bu kez bitti
Diğer cümleleri karalarken
Bir Allah ve birden başka kadın
İşte bu iki şeye sevdalıyım
Biri vuslat biri hicran
Biri aşk biri düşman
Gecelere aşığım gündüz olunca
Penceremden içeri güneş dolunca
ve bir şeyler artık son bulunca
bende diyorum gideceğim galiba
Hem ölüm var, ölüm diye bir şey yok
Aklını karıştırır, akla saplı ok
Hem tuzaktır akıl, hem de kurtuluş
Kimine var oluş kimine yok oluş
Gözlerimde okyanuslar
Açılıyorum kendime
Paha biçemiyorum
Pahalardan kendime
Ben ağlarken toprak gülüyor
Bitki gülüyor, gök gürlüyor
Ben ağlarken, benler ölüyor
Biri doğuyor, biri bağırıyor
Ne kadar ben varsa şu dünyada
Hepsinin öpüyorum gözlerinden
Aşığım kendime, aşığım zaten
Çok şükür Allah, yanıyor sinem
Ümitsizliğimdir bir kadının yok oluşu
Bazen de bir kadına tutunmak
Bazen kadınlarda aramak Allah'ı
Bazen ne boş, bazen ne hoş
Cebrail gelse de itsem elimin tersiyle
Girsem soğuk ateşlerin içine
Bu sefer yaksın, küllerim uçsun
Allah demeyen diller tutuşsun
Seviyorum Allah'ım sadece Senin için
Bu yüzden ki o benimdir sadece
Ne istersem istedim, her şey önümde
Tövbe Ya Rabbi tövbe, yok gözümde
Yalnızca o Kadın gelsin artık
Kurtar Allah'ım beni bu bataklıktan
Şahitlerim konuşsun bir bir
Ve tutuşa tutuşa gelelim sana
Tutuşa tutuşa yanalım bari
Topraktan söktüm köklerimi
Ben bir ağaç olduğumdan beri
Döküyorum aşk meyveleri
Verme Allah'ım verme
Bela varsa ver belayı
Gelme kadın istersen gelme
Çek benden öte cefayı
Benim Allah'ım benim
Al şu kafir aklımı
Benim Allah'ım benim
Çıkardım saklı baklayı
Bu sözler eğer yalansa
Ben kafirim kafir
Aşığım Rabbim aşık
Aşkta yok diye kibir.
Nedir cennet dediğin
O benim avuçlarımda gül
Nedir cehennem dediğin
Oda avuçlarımda kül
Ben ölümsüzüm ey kadın
Öleceğime sakın inanma
Ölmüşsem tabutuma bak
Şaş artık olacak olana
''Kime seslenir söz sanatı
Sanatçıda sanat mı kaldı?
Bak ve düşün yaratanı
Şurada kaç günün kaldı
Seviyorum, sevdim kadını
Bende erkeklik mi kaldı
Kestim arzuların iştahını
Bende tutacak oruç mu kaldı
Siliyorum yazdıklarımı
Ya da yazacaklarımı
Her şeyi yaşadım artık
Huzur mu kaldı, dert mi kaldı''...
Ne kadar yücesin ya Kerim
Var ve yoğun üzerinde olan
Senin adınla yemin ederim
Yalanda olsa, doğrulur kelam
Ben ne güzel bir şairim
Aşığım aman, yanıyorum aman
Kellem mi şurada sallanan
Sallansın aman, yakındır zaman
Okunuyor ezan, el aman
Parmakların seremonisinde
Bir ücra köşedir Kuran
Kalbimi verdiğim icrada
Böyle yankılanır duam
Artık şairden son kelam
Selamın aleyküm ve Aleyküm selam... Düzenleme:20.06.2008 / 15:15
Fıratın-Hüznü
20.06.2008 / 00:13
Kardeş ne istiyorsun benden annamadım. Tamam tamam artık uzun yazalım.
: )
Güzele bakan kendini görür yalnızca, kara çalmışsa yine kendini. Ben sendim,
görebilmen için kendini. Walla ne desem olacak. Gür bir nehirdir akan. Bastırdı sesimi. {s:020}
#1
rapoet
20.06.2008 / 00:29
Ya Herru Ya Merru
Ah benim deli hüznüm :)
#2
bilgisayarım
20.06.2008 / 01:04
bengene yazıyorum rekorlar kitabına geçeceksin uzun şiirlerinle süpersin oğuz sevgiler{s:015}{s:027}{s:029}{s:030}
#3
kayra_zamres
20.06.2008 / 11:04
sen yaz coşsun yağmur
sen yazdıkça yağar mağrur
diken zahmetinde,acının en tatlısısın
yeter ki bat dur!=)
Fıratın-Hüznü
20.06.2008 / 00:13
rapoet
20.06.2008 / 00:29
bilgisayarım
20.06.2008 / 01:04
kayra_zamres
20.06.2008 / 11:04