gözüne yaş gelirde dökmeye korkarsın,
gözünden yaş gelirde gidenlerin arkasında saklarısın,
hani kefenler içinde birini görünce anlarsın,
donmuş gözlerle bakarsın ağlarsın belki de bir gün sende gidersin,
isteri misin arkandan göz yaşı dökülmesini yoksa son gününde cenneti hayal edemeyecek kadar vahim misin,
kendini bir sor sen sen misin geçmişte çizdiğin resimleri yine o düşlerindeki gibi çizebilir misin
yoksa şiir defterlerinin kareleri arasında kaybolmuş bir derviş misin, hiç öleceğin günü hayal etmiş miydin,
birileri ölmeden göz yaşı döktün mü sen yada düşündün mü ona gitmeden önce son sözlerini söylemeyi,
şimdi söyle anlat derdini,dertlerini dinle, görevlerini yerine getir, kalbini dinle kalbini verme sakın hak etmeyenlere
ölmüş çocuklarının ardından gecenin on ikisinde ağladın mı hiç yada onca güzel geçirdiğiniz günleri düşledin mi
düştüğünde kaldıran oldu mu seni hiç pislik uğruna pisliklerin içine düştün mü sen yada kalkmasını korkmadan yılmadan düşündün mü
kar yağan günlerde hiç üşüdün mü, düşündün mü aç susuz evsiz barksız insanları onlar için dua ettin mi söyle.
ben yanarken geçen senelerime geçen saatlerimdeki iniltilerime sor beni, kabir azabındaki çığlıklardan bir ses seç kendine
ütopyalarında kaybet kendini sonra bul sarıl sakın bırakma kendini sana kendinden daha yakın olan Allah için ibadet et yılmadan,
kimseye sormana gerek yok ki gerçekler var zaten kitabında seninde amacın değil mi? doğru yolu bulman ne kadar uzak olabilir ki
kalıplaşmış aşk keleleriyle yaşadı çoğu insan,
gerçekler sadece gözlerinde karşı cinse karşı duyulan bir ilgi oldu ayrılıkta kaybolan
aşk bu kadar mı basit be dünya, rüyalarında gördüğün yar, ettiğin dua sadece ona mı?
hayatın gerçekleri sadece sabit aşklarımı yada kalıplaşmış kelimelerle aşkı anlatmak mı?
aşıkları taklit edipte şiir yazmak ayrıldıktan sonra içindeki aşkı katledip yeniden doğmak mı?
kaç kere gördüm kendinden kaçan insanlar, günah ağacına dönmüş baylar bayanlar oldu aşkı anlatanlar
değeri kaybolan üç harflik bir kelime anlamı derinde, anlamını kavramadan deryalarda boğan bizlerde insanlık nerde...
sizler gerçek aşkı nasıl kelimelerle anlatabilirsiniz ki, kalemi zorlayıp ta taklitçi kelimelerle nasıl aşkı vurgulayabilirsiniz ki
sen görmekten korktuğun kabuslara dalarken yüzü gülerek uyanabildin mi?
ayrıldığın küstüğün aşk dediğin kişiyi aşağılayan sözlerle eleştirmedin mi?
sorduğum soruların cevabını istemiyorum cevabı da yok, gerçek aşk Allah, gerçekleri böyle kafana sok
aç susuz insanları düşünmeden sen kurdun rüyalarını karnı tok, gerçek aşk yok dünyada gerçek bir sevgili yok
realden noksan sözlerinizle siz kendi benliğinizi doyurun, aşk üstüne övgüler yazıp sonunda kudurun,
sen ona güvenmedikten sonra kendine güvensen ne yazar ki sen seni dinlemedikten sonra ders almak neye yarar ki
Halil İbrahim sofralarından dua etmeden kalkarken, onlar aç susuz karnı tokçasına dualar etti
gerçeklerden saklan, yakalandığın an, zaten ahrette belli bir kavram,
dular gerek senin için gerçek aşkı anlaman, yakındır o zaman.
zaman yazdığım her harfi saniyeyle pekiştiren bir atlet, sende katlet içindeki gerçekleri gerekenleri mahvet
mabette geçirdin günün sayısı üç beş günü geçmemiş, kendi kendini anla artık ve kendinle yüzleş, yalanları terk et
Düzenleme:06.05.2006 / 16:45
kurcenli
06.05.2006 / 22:44
Ölüden ürkermi tez ölen kimse
Coktan mazhar oldum ben hak nefese
Bu demi sürerken ecel gelirse
Isimi birakip kacamam hocam.
sevgili gönül dostum siirin ziyadesi ile adeta bir nasihatnameyi andiriyor
genede bu kadar cok kelimeyi bir araya getirip bizlere sundugun icin
sana tesekkür ederim saygilarimla
kurcenli
06.05.2006 / 22:44