Her zamanki kışlardan ,soğuk bir aralık günü
Saat gece ayazına yaklaşıyor homurdanarak
Ekside donmuş sular
Karda yağıyor üstüne üstlük
Simitçi diye bağırıyor gariplik.
Bu adamın simitçi dediğini
Bir sene de çözdüm.
Çözdüm de iyi mi oldu!
Baktım yaşı altmış,avurtları çökmüş,
Garip bir adam,gariplik…
Ellerim cebimde üşür,söylenirim soğuğa,
Onun içidir üşür,elleri üşümez,
Gariplik üşümez, gariplik söylenmez.
Neden bilmem utanmalı mıyım kendimden?
Eksilsin birkaç simit diye,
Çabuk bitsin diye ,
Şiş mideme gitmeyeceğini bile bile
Alırım.
Üç beş dakikanın hesabını tutarım,
Evine erken döner mi diye?
Ne etsin gariplik
Kimbilir neler saklıdır yüzünün çizgilerinde
İlk aşkı kimdi,hangi fırsatları tepti?
Neye üzüldü .neye güldü?
Bilemem ama işte belli,
Gariplik kalmış şimdisine dünden…
Yük etmiş te sırtına taşıyor,
Geçmişini,geçemediklerini
Gece yarısı ayazında kışın
Eksilerde ,kar üstünde yürüyor ,maziyi geçmeden,
Poşetimi sıkıştırıyorum kolumun sıcağına
Bırakıyorum garipliği arkada
Gideceğim tabi arkadaşıma
Şimdi ,sıcak çay da içeriz simidin yanında
Gariplik sesini bırakıyor ,simidin tadına…
Birde çökmüş avurtlarındaki kimsesizliği içime..
sahra
05.02.2007 / 17:39
harika bir şiir duygu dolu gönlünüze sağlık gerçekten gariplik zor iş ama diğer bir açıdan onurunu ve gururunu taşıyor çalışmanın çalışabilecek gücü olupta dilenenlere ne demeli...Allah herkezin yar ve yardımıcısı olsun inş.{s:017}
sahra
05.02.2007 / 17:39