Göğün mavisinde ölmeyi bekler
Kasım yağmurları gibi iliklerimdeki ela sözlerin
Karanlık mabetler gibi beyaza kesmiş düşler
Kanlı bir günbatımı adı hasretinin
Yetim bir yalnızlık benimkisi
Sensizlik mahşerinde büyüttüğüm…
Ölmeyen bir aşk bizimkisi
Ay ışığında kutsanmış senli günahlarım…
Yaz sonatları gibi yanık ucundan
Sana olan ölmeyen aşkım
Erguvan rengi günlerden arta kalan
Papatya bahçesi gönül yangınım
Kaldırım kırığı saatler yaşadığımız
Yoruldum tenhalarını beklemekten
Bir meczup duasında
Sana olan yalansız aşkım
Ölmek sadece Lalapaşa’da bir sala değil
Gözlerinden mahrum kalmak
Nefesinin ılıklığıyla uyanmamaktır aynı zamanda.
Alıp yüreğimi elime
Avuçlarına sarsam
Öpsem sonra esmer gülüşlerini…
Yağmurlu bir körfez sabahında
Sıcak bir dokunuştur sana olan sevdam…
Bir hüzzam bestedir adını her anışım
Yanılışım yenilişim
Yürek yarım
Bitmeyen senfonim…