Aslında üşüyen yüreğimizi soğuk bir Ankara gecesine benzetirken yitirdik
tüm samimiliğimizi.
Dost eli tutamadan, yaslanacak omuz bulamadan geçmiştik Ankaranın içinden
Ne acı vardı gözlerimizde......
Sözlerimiz yırtık mektup gibi yarımdı
Dönüşümüz gurbetti,Gurbet bize Helaldi
Ankara..
Teması 'kötü' romanlar okunurdu hep
Geçen her brokrat konvoyunun telaşına kapılır, sürüklenirdik
Kayıp şehir ütopyamızın hayalinde yorulurduk
Aslına gelemeden aslımızı unuturduk.
Aşklarımız siyahtı bu şehirde
Her tümleci nefse sığdırırdık
Ki ölümü unutmuştuk çoğu kez
Kıyamet gibi yüreklerin yığınında asılı kalmıştık
Leş kokuları
Ve bir sürü haykırışlarda kaybetmiştim
Merhametin Sevimli saf yüzünü.
Anlam veremediğim sızılara gark oldum sonra
Hayatın bana veremedikleriyle karşılaştırmaya başladım verdiklerini
Şükürsüz bir bedenin yalancı suretinde boğuldum geceleri
Uyudum
Nihayet;
Uyanamadım..
Ağır ıstıraplardan geçiyorum
Sonbaharda bir yaprağım
Yeşile sattığım ömrümü sarıkahveye bırakıyorum
Kuruyorum, kopuyorum...
Bir ışık...Ankara..
ü.karadağ Düzenleme: 06.08.2017 / 21:41