Ey sevgili!
Kalemimin tükendiği sayfaya idam et beni,
Nükte olsa yaşamım, noktasını sen koy, yarı yolda bırak beni
Sen ol yalnızlığımın eceli,
Sayfa sayfa şiir kokar, günümün dününde, gölgeme idam et beni…
Heceleyin zamanı, geceleyin gördüğüm kâbuslarda,
Fecre bakan mahmur gözüm,
Zamana akan mazlum ömrüm,
Kıssadan kısa saniyelere, bir armağan mahpuslarda…
Günahla ekili dikili kalbim cehennem arazisi,
Aşkı kalbe gömmek gözlerin garaz sisi,
Bu basiretsiz ömrün mazisi geleceğin çilesi,
Sen dur orda yârim, ütopyalar yaşamın tek fedaisi…
Lehçe sence yaşama dilekçe mi aşk meleği,
Gözlerimde hep buğulu rotam yaşamın yaş feleği,
Sevmeyi dinlemeyi aşk öğretir,
Kumsal kenarlarında denizlerle dertleşmeyi…
Rahman dakikaları çalan zamanla beni test ederken,
Zaman neler götürdü bir bilsen bu bedenden,
Toprak bir uçurum gibi görünür gözlerime, binaen,
Vakit süpürür gençliği gözlerim önünden, yıpranır ten…
Ve yeni bir gün tüm letafetiyle beni çağırır gibi gökyüzünden,
Umudu bir an görür gibi olurum lakin hüzün damlar gözümden,
Suçlu bulur beni kalemi kırar hâkim, bir anlık aşk yüzünden,
Sevgi selinde boğulurum aşkın taşkın sevincinden…
Ölümün kolonlarında ecel senfonisi çalar
Dünümün yalanlarından, günahları bugün başucumda yanar
Satırları kanar yar nidasıyla vuslatı arzular
Toz-duman olmuş duygular aklımdan firar…
usagi
31.08.2007 / 09:20
Bu tarz bana>;
Rapoet ve kayra'yı hatırlattı.Şiir çok güzel...
#6
kayra_zamres
31.08.2007 / 14:36
usagi 31.08.2007 09:20
Bu tarz bana>;
Rapoet ve kayra'yı hatırlattı.Şiir çok güzel...
=)))
bak bak kübra nasıl da biliooo:P
usagi
31.08.2007 / 09:20
kayra_zamres
31.08.2007 / 14:36