Pencerem tellerinden çekilipte kapatılmış.
Yağmur yağmasın diye,
ıslakça içeriye.
Sessiz bir dua duyulur;
Kendinden tam emin olamayan bir sesten.
Titrek,yitik birazda hissiz.
Sıkıcı günlerden geriye kalanları düşündükçe,
bir kaç güzel anıyı zar zor yakalarım.
Silik bir ütopyada en gerçek dünya ki ;
Farklı boyutlarda zamana,
eş zamanlıydı en büyük darbem.
Nice kavimler doğdu içimde.
Nefessizlikten göç ettiler.
İçimde kavimler göçünden,
yalnızlık kaldı geriye.
Çürümüş hislerin kolonları birer göçük.
Gönül ister şeker olsaydı;
Küçücük ve bir hayli büyük.
Anladığım en büyük anlatımdı;
Sıfırken bir hayli büyükmüş.
Uzaklarda yitik benden bağımsız.
Ben ve sesimde yitirildik.
Konuş !
Sesimi duymak istiyorum.
Yeni bir zar atıyorum;
Tekten tek gelse de kaybetmem.
Birden bir çıkınca bir kalmazmış.
Oysa ki matematiğime çok itimat ederdim.
Razıyım inan,
İnan ki sorun değil !
Kılıfım küçük kaçmışsa da biraz,
sorun değil!
Başladığı gibi bitermiş te.
Bitmezler biterse bir gün biter.
Oturdum kıyameti bekliyorum.
Bu bedende olsan zor değil de;
Henüz görmediğim bedenimden,
nasıl atarım bilemiyorum.
Bilemedikçe bileniyorum.
Kalleş düş yansımaları.
Her tarafımı kül ettim..
Burada değilmişsin !
Elimin ulaştığı her yeri parçaladım.
Mümkünatı yok !
İmkansızın imkansızı.
Oturduğum yerde tüm ışıklar dönüyor.
Gözlerim karıncalanıp kararıyor.
Haberim olmadan başka bir bedenle sevişiyorum.
Hissediyorum !
Dokusu yakıyor.
Nefesleri kül ediyor.
Nefret okşuyor bedenimi.
Ve güneş yavaştan batıyor..
Cadıyla rastlaştık yolda;
Her elmada intihar ediyorum.
Yarısı zehir!
Kalanı daha bir zehir ,
panzehir!
Bir üç dört beş
Bir canda kaç can taşıyorum ?
Ki damladan iki yaş akıyor.
Taner Çelik