Şiir Defteri

ZİNANIN SUÇ OLMAMASININ ANLAMI (DENEME)

Yazan: Birturkbilgesi
24.02.2019 / 12:28
953 kez görüntülendi
0 yorum yapıldı
Birşeyin suç olmaması yasak olmaması, yasak olmaması da serbest olması anlamına gelir mantık açısından. Ancak birşeyin serbest olması demek olumlu, doğru, iyi anlamdan olarak 'özgürlük' demek değildir; örnek ki aslanın ceylanı yemesi aslan açısından özgürlüktür ancak ceylan açısından ise özgürlüğün sonlanmasıdır; ancak bu 'Senin özgürlüğün; başkasının özgürlüğünün başladığı yerde biter' saçma savını doğrulayan birşey değildir çünkü özgürlük kişilere göre değil özgürlük sözcüğünün anlamına göre var olan birşeydir yani Hitler'in özgürlüğü Atatürk'ün özgürlüğünün başladığı yerde bitmez çünkü zaten Hitler doğru anlamda bir özgürlüğe sahip değildir yani Atatürk olmasa da Hitler'in, ve Hitler gibilerin özgürlükleri zaten kendiliğinden yoktur yani bozulmuş peynir de peynirdir ancak insana özgürlük vermez, yok oluş verir. Dini inançlarda zinanın yasak olmasının bir de ticari yönü vardır. Şöyle ki o çağlarda ticaret başka ülkelere gidip gelmekle, ve kervan denilen şeylerle, biraz da yürümekle yani ağır ağır bir hareket yani çok uzun bir zaman içinde yapılan birşeydi. Yani düşünün ki Arabistanlı bir tüccar deve kervanı ile, Habeşistan'a gidip, oradan kervanına mal yükleyip, yine kervanla ağır ağır, ve kervan da mal ile yüklü olduğundan, kervanın yanında yürüyüp, ülkesine geri dönecek; aylar sürecek bir zaman alırdı bu iş. Tüccar aylarca evinden uzakta olacağı için, karısı bir de genç ve güzel ise, karısının oldukça dürüst, güvenilir, ahlaklı, edepli olması gerekirdi yoksa zina nedeniyle evlilikleri yıkılan tüccarlar hayattan ve dolayısı ile ticaretten, ekonomiden soğuyabilirlerdi, uzaklaşabilirlerdi, bu da ülke ekonomisi için hiç te iyi birşey olmazdı, yani tüccarların da evlilik, aile açısından da korunmaları zorunlu idi. Çağımızda bu tür tüccarlık, bu tür ticaret kalmamış olmasına karşın aynı durum bu kez memurlar, memureler, işçiler ve esnaf için geçerlidir yani düşünün ki bunlar da aylarca olmasa da en azından sabahtan akşama kadar evlerinden uzaktalar. Yani zinanın suç sayılması herşeyden önce ahlakı değil aileyi ve ekonomiyi korumak içindir; zina yüzünden moralleri bozuk ya da 'Acaba evimde şu an ne oluyor?' kuşkusu içindeki insanlardan iş, verim, başarı beklemek doğru olmaz; yani zinanın suç olması insanlarda güven, huzur yaratmak içindir, ahlak konusu ve adalet konusu olmaktan önce. Zinanın suç olmaması hukuk yani kanun açısında ne demek? 'Eşin seni her an aldatabilir, sen buna karışamazsın; eşin seni heran(her an), herzaman aldatma hakkına sahiptir; başkaları da heran, herzaman senin eşinin koyununa(koynuna) girmek hakkına sahiptir' demektir. Yani bu yalnızca ahlakdışı değil; akıldışı, mantıkdışı, gülünç birşeydir de. Yani ozaman(o zaman) insanlar niye evlensinlerki(evlensinler ki); eşinin koyununa heran, herzaman başkaları girebilecekse, girmek hakkına, girmek serbestliğine sahipse? 'Eşin aldatıyorsa boşanırsın' demek kolay; evlilik aşktır, hangi aşk ayrılıkta acı çekmez? Bakın; kapalı alanlarda sigara içmek suç; bu ne demek, 'Kapalı alanlarda sigara içmek yasak' demek; 'Kapalı alanlarda sigara içmek yasak' ne demek, 'Kapalı alanlarda sigara içmek hakkın, serbestliğin yok' demek. Peki sigara bu kadar kötü, yanlış, zararlı, ve önemli de; zina neden sıradan, olağan, önemsiz sayılmakta? Zinanın sıradan, olağan, önemsiz sayılması cehalettir, mantıksızlıktır, tutarsızlıktır. Yani zina, toplumun temeli olan aile, sevgi, aşk, evlilik, yuva kurmak, nikah, nikah dairesi, evlilik kurumu bu kadar önemsiz midir? Yani örnek ki 5 Tl'niz çalınsa, şikayet edebiliyorsunuz; gözlüğünüzü kırsalar, şikayet edebiliyorsunuz; bir tokat atsalar şikayet edebiliyorsunuz; 'Salak' deseler şikayet edebiliyorsunuz; arabanıza bir çizik atılsa şikayet edebiliyorsunuz; kapalı alanda bir sigara içilse bile şikayet edebiliyorsunuz ve bunları yapanlar ceza alıyorlar; ancak eşinizi sizi aldatsa şikayet edemiyorsunuz, ancak boşanabiliyorsunuz, ve eşiniz hiçbir ceza almıyor; bu mu yani din iman, demokrasi, eğitim, özgürlük, hukuk, devlet olmak, millet olmak, vatan? Gerçek ki hukuku, kanunları siyasetçiler yapmaktadır; siyasetçileri kim seçiyor, belki on yılda bir tane bile kitap okumayan insanlar, belki dünyanın döndüğünü bile bilmeyen insanlar; zaten siyaset cehalet ve nefstir oysa hukuk, kanun felsefe, bilim, dini tanımlayan Din hadisileri, düşünürler(filozoflar), alimler, alimeler, bilgeler tarafından yapılmalıdır. İnsan dünyasında, toplum dünyasında, insanlık dünyasında gerçeğe de, doğruya da giden yol üç noktadan geçer: '1- Felsefe, 2- Bilim, 3- Dini tanımlayan Din hadisileri'. Oysa demokrasi, laiklik, hukuk, adalet bunları değil; kişilerin hazlarını, zevklerini, bencilliklerini, sorumsuzluklarını, yozluklarını temel ve amaç almış bir haldedir ki bu halle gerçeğe, doğruya, dine, adalete gidilemez. Yani siyaset topluma soruyor 'Ne hoşunuza gidiyor, ne istiyorsunuz?' diye, ve toplumun hoşuna giden o şeyleri yapıyor; yani felsefeye, bilime, Din hadisileri'ne sormuyor 'Ne istiyorsunuz?' diye; böylece toplum ve demokrasi kendi eliyle yanlışa, kötüye doğru gidiyor. Yani bir ülkede gerçek demokrasi, gerçek eğitim, gerçek hukuk, gerçek özgürlük, gerçek din ancak zina, çıplaklık, ahlaka-akıla aykırı moda, eşcinsellik, fuhuş gibi şeyler yasaksa, ve ülkeyi felsefe, bilim, ve Din hadisileri yönetiyorsa vardır yoksa hükümdarların yerine siyaset, sadrazamların yerine özel sektör, patronlar, patroniçeler, kapitalistler geçmiş demektir. Dinden imandan söz edenlere, din iman taslayanlara sorun: 'Dini tanımlayan Din hadisileri'nden haberin var mı?'. Ve din iman taslayan siyasi iktidarlara sorun: 'Öyle ise bu ülkede bu zina serbestliği, genelevler, çıplaklık, eşcinsellik, pılajlar, havuzlar ne?'. Yani bir kişi evine gittiğinde eşini başkalarıyla sevişirken gördüğünde şiddet gösterirse hapis cezası alır ancak eşi de, eşi ile sevişenler de hapis cezası almaz yani bu 'Evin yakılırken seyret' demek gibi bir haldir. Zinanın, fuhuşun, eşcinselliğin, çıplaklığın suç olmaması zekanın, akılın, mantığın, beyinin(beynin), ruhun, felsefenin, bilimin, dinin, ahlakın, akıl-ruh sağlığının, toplumsal sorumluluğun, doğru devlet olmanın, doğru millet olmanın insan özgürlüğünün inkarıdır, reddidir. Yani felsefeye aykırı, bilime aykırı, Din hadisileri'ne aykırı siyaset diyor ki 'Gerçeklerin ve doğruların özgürlüğü; felsefenin, bilimin ve dinin özgürlüğü, toplumun özgürlüğü benim keyifimin(keyfimin) başladığı yerde biter'. Böyle olmamalı, böyle olmamalı; siyasetin keyifi felsefenin, bilimin, Din hadisileri'nin başladığı yerde bitmeli. Toplum da hiçbirşeyi incelemeden, araştırmadan, düşünmeden, sorgulamadan önünegelene(önüne gelene) oy verirse gideceği yer doğruların değil yanlışların ülkesi olur zaten. Zaten siyaset düşünen insanlar değil, oy veren insanlar ister. Toplumlar artık zinayı, fuhuşu, eşcinselliği, çıplaklığı, ahlakdışılığı suç saymayacak siyasi partilere oy vermemeyi öğrenmeli. Necdet Gürçiftçi Bağımsız, özgür, bilimsel, tarafsız; hiçbir dini inançtan ve hiçkimseden yana olmayan dinli ve bilge İnternette yayınlandığı zaman: 24.2.19/12.24
Kapat/(ESC)
Yorum Düzenleme

Yeni Üyeler

  • ademtok
  • mimu
  • kartanesimKar
  • Ebuelfiya
  • Efeefe
Kapat/(ESC)
Tavsiye
Adınız:
Sizin eposta adresiniz:
Alıcının eposta adresi:
Mesajınız:
Doğrulama Kodu:
captcha refresh
Kapat/(ESC)
İletişim
Adınız:
Eposta adresiniz:
Mesajınız:
Doğrulama Kodu:
captcha refresh
Kapat/(ESC)
Rastgele Şiir