Şiir Defteri

TRT VE ÇOCUKLARA YÖNELİK CİNSELLİK (DENEME)

Yazan: Birturkbilgesi
11.07.2018 / 09:13
959 kez görüntülendi
0 yorum yapıldı
Balığı neresinden tanırsınız? Heryerinden. Bir ülke düşünün ki 'Devlet bekası' kılıfı altında taht yani nefs için yani sultanlar gibi yaşamak için; kundaklarındaki bebek kardeşlerini, 3-5 yaşındaki çocuk kardeşlerini, öz annelerini, öz babalarını, öz çocuk torunlarını bile öldürtmekten çekinmemiş; karılarından başka bir de cariye adı altında çocuk yaşlarda sayısız kapatma kültürü, dünyası olan Osmanlı hanedanlığı baştaçı ediliyor, övülüyor, onur sayılıyor, gurur sayılıyor, büyüklük sayılıyor, başarı sayılıyor; genelevlerle fuhuş serbest; zina serbest; eşcinsellik eşcinsel evliliğe yani eşcinsel aile kurmaya kadar serbest; pılah(plaj), havuz denilen, utanmanın sıfırlandığı yerlerde bikini, mayo diye sütyen-külot gezmek serbest; medya çıplak kadın dolmuş; devletin Trt'sinde çocuk yaşlardaki insan dişisilerine aşk, sevda, haz, zevk, nefs türküleri çalınmakta; ve öyle br ülkede çocuklara cinsel tacizler, çocukları öldürmeler hayretle, şaşkınlıkla karşılanmakta öyle mi? Kuşu neresinden tanırsınız? Onu da heryerinden. Peki insanca insanı, insanca ülkeyi, insanca toplumu, insanca hayatı, insanca dünyayı neresinden tanırsınız? Heryerinden değil çünkü insan da ülkeler de, toplumlar da, insanca hayat da, insanca dünya da ne hayvandır ne bitki ne cansız. İnsanca insan, insanca ülke, insanca toplum, insanca dünya ancak felsefe, bilim ve dini tanımlayan Din hadisileri iel varsa vardır. Yani felsefe, bilim ve Din hadiisleri üzerine kurulu olmayan demokrasi bile gerçek, doğru demokrasi değildir; yalnızca nicel, sayısal, göstermelik, zekaaltı, akılaltı demokrasidir. Trt'nin türkü radyosunda geçen gün bir türkü sözleri: 'Bir güzel ki on yaşına girince Gonca güldür henüz açılır On birinde gonca diye koklarlar On ikide elma deyip saklarlar On üçünde cevr(eziyet) ü(ve) cefa çekerler On dördünde hamre(kızıl, kırmızı) şekere benzer On beşinde güzelliğin çağıdır On altıda gören aklın dağıdır On yedide göğsü cennet(Cennet) bağıdır Uzanır kameti(endamı) selviye benzer'. Yani şu türkiye bakın; gençkızlara yani çocuklara sanki metre ile yaklaşım. Sanki 'Çocuk bir an önce büyüsün de koynuna gireyim' havası. Çocuğu adım adım, metre metre, yaş yaş takip ediyor. Ondan sonra da 'Sapaklık neremizde?' sorusuna sığınılır. Bu halk türkülerinde nedense 'İşçiyem, emekçiyem, madenciyem; aydınam' diye türküler bulunmaz. Gülü kokladın anladık da elme ne yapılır, yenilir; şeker ne yapılır, yenilir ya da yalanır. 16 yaşında bir çocuğu 'akılın dağı' görmek nasıl bir kafadır? Tam bir cehalet ve nefs kafası. Yani demek isteniyor olunmalı ki 'Artık evlenilebilir yani koyununa(koynuna) girilebilir yani cinsel ilişkiye girilebilir'. 17'de 'Cennet bağı' imiş. Yani kaç yaşında olursa olsun bir insanın hele ki 17 yaşındaki bir kişinin göğüsünü yani memelerini Cennet'e benzetmek hem olağan akıla hem de İslamiyet dini inançına göre tam bir sapıtmadır. Yani genelde bir insana, özelde bir insan dişisine, daha özelde bir kız çocuğuna bu nasıl bir bedensel ve hazsal bir yaklaşımdır böyle. Olabilir; birzamanlar yani eskiden böyle türküler, şarkılar olmuş, böyle şeyler de olağan olmuş olabilir ancak artık 21. yüzyılda bu tür şeylere tıpkı birzamanlar erkeklik, adamlık, yiğitlik sayılmış olan sigaraya ve içkiye sırtdönüldüğü(sırt dönüldüğü) gibi sırt dönülmelidir. Ne halklar kutsaldır ne kültürleri, sanatları; kutsal olan tek şey felsefe, bilim ve Din hadisileri'dir. Yani biryandan(bir yandan) 'Türkiye radyo ve televizyon kurumu' diyorsun, biryandan da çaldığın türkülere şarkılara bak? Kuşkusuz ki siyah bir zeminde daha siyah noktalar, daha siyah lekeler göze çarpar. Yani ülkenin neresi normal ki yani felsefeye, bilime ve Din hadisileri'ne uygun ki daha normal olmayanlar tepki görüyor yalnızca? Haydi kız çocuğunu güle, elmaya, şekere, bağa benzettin de oğlan çocuğunu neye benzeteceksin; bamyaya, hıyara mı? Ya yeter artık; felsefe, bilim ve Din hadisileri öğrenin ve insanı insana benzetin artık; yoksa felsefe, bilim ve Din hadisileri sizi hiçbirşeye benzetemeyecek. Bir kolda siyaset, bir kolda abuksubuk türküler, abuksubuk şarkılar; lay lay lom; umurunda mı felsefe, bilim, Din hadisileri. Ramazan ayı'larında(aylarında), Kandil'lerde de yaparsın bir süre İslami yayın, olur biter; bir yılda 12 ay, 365 gün, her günde 24 saat var nasılsa? Bu tür şeyler padişah kafasına göre uygun olabilirler de felsefe, bilim, Din hadisileri kafasına yani medeni kafaya yani insanca dünya kafasına aykırılar. Hey 'tırıt' kendine gel artık? 'Çok güzel Türkçe konuşuyoruz, Türkçeyi çok güzel konuşuyoruz' diyorsun, yabancı sözcüklerle dolmuşsun; kendini tanıtırken, kendini överken bile 'Trt sansasyondan uzak' diyorsun; sence 'sansasyon' henüz Türkçe mi? Siyaset çalgısı ile oynamak dünya göklerine çıkarsa da felsefe, bilim ve Din hadisileri ancak yereçalar(yere çalar), gülünç eder, kepaze eder. Zaten 'Haberler' diye de tüm gün, saat başı, hep aynı haberleri veriyorsun; senin yüzünden türküleri, şarkıları her saat başında kapamak zorunda kalıyorum. Necdet Gürçiftçi İnternette yayınlandığı zaman: 11.7.18/09.07
Kapat/(ESC)
Yorum Düzenleme

Yeni Üyeler

  • ademtok
  • mimu
  • kartanesimKar
  • Ebuelfiya
  • Efeefe

Bağlı Üyeler

  • Polet16:20
Kapat/(ESC)
Tavsiye
Adınız:
Sizin eposta adresiniz:
Alıcının eposta adresi:
Mesajınız:
Doğrulama Kodu:
captcha refresh
Kapat/(ESC)
İletişim
Adınız:
Eposta adresiniz:
Mesajınız:
Doğrulama Kodu:
captcha refresh
Kapat/(ESC)
Rastgele Şiir