Şiir Defteri

TOPLUM NE İSTİYOR NE İSTEMELİ? (DENEME)

Yazan: Birturkbilgesi
03.09.2018 / 00:25
878 kez görüntülendi
0 yorum yapıldı
Seçim sonuçularından(sonuçlarından) ve siyasi partilerin hallerinden felsefe, bilim ve dini tanımlayan Din hadisileri'nden anlaşılıyor ki Türkiye'de toplum beşe bölünmüş durumda. Cehalet isteyenler cemaatlere, tarikatlara yani Arablaşmaya gidiyorlar; nefs isteyenler Chp'ye yani Atatürkçülüğe, demokrasiye, ve sola gidiyorlar; barbarlık isteyenler Akp'ye yani Osmanlıcılığa, Mhp'ye yani milliyetçiliğe, ve Hdp'ye yani etnikçiliğe gidiyorlar; hoşgörü ve bilgelik isteyenler de henüz bilgeliğin ne olduğunu bilmeyen Saadet partisi'ne gidiyorlar. Bir de bunların hiçbirine gitmeyenler var; örnek ki ben hiçbirine gitmiyorum çünkü ben yalnızca felsefeye, bilime ve dini tanımlayan Din hadisileri'ne gidiyorum. Bir ülke ya da devlet nicel demokrasiye yani seçim sandıkılarına(sandığılarına) yani seçmenlere yani 'halkın iradesi'ne bırakılırsa asla felsefe, blim ve Din hadisileri açısından doğru yöne gitmez. Demokrasi yani halk iradesi diye ülkenin halini görüyorsunuz işte: Biryanda(Bir yanda) akılı ve ahlakı dışlamış bir moda, biryanda televizyonlara bile bulaşmış barbar yarışmalar; biryandan barbarlık, narsistlik ve teşhircilik haline gelmiş sıpor(spor); biryandan turizım(turizm) haline gelmiş çıplaklık; biryanda eğitim haline gelmiş bilimdışılık; biryanda demokrasi haline gelmiş demokrasi düşmanılığı(düşmanlığı); biryanda medya haline gelmiş satılmışlık, onursuzluk, gurursuzluk; biryanda dini inanç haline gelmiş Arabçılık, Osmanlıcılık, siyasi iktidar yandaşlığı; biryanda devlet haline gelmiş siyasi parti şirketi ve yandaşlık; biryanda meclis haline gelmiş siyasi parti şirketileri(şirketleri); biryanda hukuk haline gelmiş siyasi iktidarın dünyası; biryanda çirkeflik haline haline sanat; biryanda rezalet haline gelmiş ünlülük. Sodom'dan, Gomora'dan, Pompei'den ne farkı kalmış ülkenin? Kimi kime şikayet edeceksin? Anıtkabir'e mi yoksa var olmayan bir ilaha mı? Marko paşaya mı? Mazhar Osman'a mı? Varsa kalemin, yazar; varsa sazın, söyler; varsa gözyaşıların(gözyaşların), akar; varsa ağıtın(ağıdın), yanar. Başka neki(ne ki)? Özgürlük diye verilen herşey zincir haline gelmiş. Özgürlük diye verilen herşey yok oluş haline gelmiş. Anıtkabir duydu da şikayet mi etmedik? İlah var da şikayet mi etmedik? Kimi kime şikayet edeceksin? Cinsel sunumlu, akılı dışlamış, ahlakı dışlamış moda ahlaksızlığına bile sınırsız özgürlük verilmişken; zina ve eşcinsel evlilik bile serbest bırakılmışken; genelevler bile açıkken; kimi kime, nereye şikayet edeceksin? Hem 'Analar ağlamasın' demek hem de Cumartesi annesileri'ni(anneleri'ni) dövmek mantıksız görünmüyorken kimi kime, nereye şikayet edeceksin? Ülkede 'Ananı da al git', 'Oyunu da al git', 'Türkçe ile felsefe ve bilim olmaz, Türkçeyi terk edelim', 'Devlet devlet gibi değil şirket gibi yönetilmeli', 'İki ayyaş', 'Demokrasi bir tıramvaydır, istediğim durakta inerim, kimse karışamaz', 'İş kazasıları(kazaları) fıtrat' diyenler varken; kim kime, nereye şikayet edeceksin? Okullara bile moda sokulmuşken; kimi kime, nereye şikayet edeceksin? Çıplaklığın serbest olduğu ülkede; kimi kime, nereye şikayet edeceksin? Taht için kundaklarındaki bebek kardeşilerini, öz annesilerine, öz babasılarını bile öldürtmüş sultanların baştaçı edildiği ülkede; kimi kime, nereye şikayet edeceksin? Ekonomi demek özel sektörün yani şirketlerin yani patronların, patroniçelerin çıkarı olmuşken kimi, kime, nereye şikayet edeceksin? Din dersi diye Din hadisileri'nin değil de Arabçılık, Osmanlıcılık ve siyasi iktidar yandaşılığıın öğretildiği ülkede kimi kime, nereye şikayet edeceksin? Felsefe diye felsefe bilimi değil de felsefe tarihi, felsefe mazisi, felsefe geyiği öğretilen ülkede kimi, kime, nereye şikayet edeceksin? Dışarıya şikayet etsen 'Türkiye'yi gavura şikayet ediyor' diyorlar; içeriye şikayet etsen 'Vatan haini, terörist' diyorlar. Kimi kime, nereye şikayet edeceksin? Cumhurbaşkanının, milletvekillerinin, memurların, memurelerin onay, izin olmadan yargılanamadığı bir ülkede kimi kime, nereye şikayet edeceksin? Mecliste soru önergesilerinin(önergelerinin) kabulü felsefeye, bilime ve Din hadisileri'ne değil de milletvekili çoğunluğuna bağlı iken kimi kime, nereye şikayet edeceksin? Televizyonlar Ramazan ayı'da dinci imancı kesilir, öteki aylarda çıplak gösterirlerken kimi, kime, nereye şikayet edeceksin? Diyanet bile siyasete karışmışken; Diyanet bile Din hadisileri'ne aykırı fetvalar verirken; kimi, kime, nereye şikayet edeceksin? Uyuşturucudan yakalanmış ünlüler ve çıplak ünlüler bile medyada baştaçı edilirken, onurlandırılırken; kimi kime, nereye şikayet edeceksin? Bebeğe, çocuğa zorunlu aşıların yapılması annenin, babanın onayına bırakılmışken; kimi kime, nereye şikayet edeceksin? Devlet bir siyasi partinin eline verilmişken; kimi kime, nereye şikayet edeceksin? Falcılığın, astrolojinin, medyumluğun serbest olduğu ülkede kimi nereye, kime şikayet edeceksin? Anıtkabir duydu da şikayet etmedik mi? İlahlar dinledi de şikayet etmedik mi? Kimi kime, nereye şikayet edeceksin? İşte Yeni sistem, Yeni devir bu; yani 'Kimi kime ve nereye şikayet edememek'. Ben hiçbir dini inançtan ve hiçbirkimseden(hçbir kimseden) yana olmayan bir dinli ve bilgeyim. Ben kimi kime ve nereye şikayet etmyorum artık; yalnızca felsefeye, bilime ve dini tanımlayan Din hadisileri'ne şikayet ediyorum; insanlığa bile şikayet etmiyorum artık çünkü insanlık da Sodom'a, Gomora'ya, Pompei'ye benzemiş. 'Toplum ne istiyor?' önemli değil artık. Önemli olan: 'Toplum ne istemeli?'. Toplum felsefe, bilim ve Din hadisileri istemeli. İstemeli ki hem gidecek hem de şikayet edecek dürüst, güvenilir, adil biryeri olsun. Dünyada ancak su, hava, toprak, hayvanlar; kendi hallerine bırakılırlarsa doğru yere gderler. İnsan, toplumlar ve insanlık kendi halilerine(hallerine) bırakılırlarsa asla doğru yere gitmezler çünkü önce felsefeyi, bilimi ve Din hadisileri'ni değil nefsi yani dünyanın hem en büyük cehaletini hem de her kötülüğün efendisini ararlar. Genelde dil, özelde Türkçe bile kendi haline bırakılırsa yok olur yani dile bile sahip çıkmak gerekir. İnsan, toplumlar, insanlık kendi haline bırakılmak değil sahip çıkılmayı gerektirir çünkü hiçkimsenin annesinin karınında(karnında) üniversite yoktur. Ben özgürüm çünkü kendim kendi haline bırakmadım; felsefenin, bilimin ve Din hadisileri'nin zincirileri(zincirleri) ile sıkı sıkı bağladım. Benim köklerim, atam, gelenekim(geleneğim), görenekim(göreneğim), törem, anayasam, babayasam, dünyam, vatanım, ülkem, devletim, milletim, hayatım, canım, sevdam; felsefe, bilim ve Din hadisileri. Topluma değil; felsefeye, bilime ve Din hadisiler'ne bakmak gerekli. İşte, dünyanın Yeni düzeni, Yeni dünyası birgün mutlaka bu olacaktır. Ben toplumun, halk iradesinin, milletin ne istediğine değil; toplum, halk iradesi, millet ne istemeli, ona bakıyorum; o da felsefe, bilim ve Din hadisileri'dir; bunları istemiyorsanız ne istediğinizin önemi yok zaten; cehalet çalar, nefs oynar o zaman; ve 'analar ağlamasın' denilen ülkede babalar, çocuklar, anne karınındaki bebekler, daha anne karınına düşmemiş çocuklar, ve ölüler bile ağlamaya başlar. Siz niye üzülmüyorsunuz; cehalet ve nefsle keyifiniz gıcır mı? Olsun, ben sizin yerinize de üzülürüm. Necdet Gürçiftçi Bağımsız, özgür, bilimsel, tarafsız; hiçbir dini inançtan ve hiçkimseden yana olmayan dinli ve bilge İnternette yayınlandığı zaman: 2.9.18/09.12
Kapat/(ESC)
Yorum Düzenleme

Yeni Üyeler

  • ademtok
  • mimu
  • kartanesimKar
  • Ebuelfiya
  • Efeefe
Kapat/(ESC)
Tavsiye
Adınız:
Sizin eposta adresiniz:
Alıcının eposta adresi:
Mesajınız:
Doğrulama Kodu:
captcha refresh
Kapat/(ESC)
İletişim
Adınız:
Eposta adresiniz:
Mesajınız:
Doğrulama Kodu:
captcha refresh
Kapat/(ESC)
Rastgele Şiir