Şiir Defteri

SİYASET ÇAĞIMIZDAKİ EN KÖTÜ TOPLUMSAL OLAYDIR (DENEME)

Yazan: Birturkbilgesi
29.09.2018 / 11:34
728 kez görüntülendi
0 yorum yapıldı
Dünya tarihinin birtakım aşamalardan geçmesi ve dünyanın birtakım bölümlerden oluşması gibi insanlık da birtakım aşamalardan geçmiştir ve birtakım bölümlerden oluşmaktadır. İnsanlıkın(İnsanlığın) ilk aşaması eşitlik üzerine kurulu idi; yani insanlar ağaçlardan meyva, topraktan ot, kök toplar, beslenirdi. Kimse kimsenin üstünde ya da altında değildi. Sonra köleci toplum başladı; birileri beslenmek için birilerini köle yapıp kullandı. Sonra; birileri birilerini köylü, kendilerini ağa yapıp beslendi. Daha sonra ise birileri birilerini işçi, kendilerini patron yapıp beslendi. İşçi ve patron aşamasına gelinceye kadar herşey beden ve silah gücü üzerine kurulu idi. Yani beden ve silah olarak üstün olanlar beden ve silah olarak üstün olmayanları çalıştırırdı. Çağımızda yani işçi-patron aşamasında ise işçileri çalıştırma gücü ne kas olarak güçlü ne de silah olarak güçlü kimselerce değil; siyasetçi denilen kişilerce ve sanki işçiler yani halk da öyle istiyormuş gibi sağlanır; ancak siyasetçilerin arkasında da kaslı ve silahlı, güçlü kişiler vardır: Askerler ve polisler; yani işçiler düzene boyuneğmezlerse(boyun eğmezlerse), düzene isyan ederlerse hemen kas ve silah güçlü askerler ve polisler devreye girerler, ve işçilere boyuneğdirirler ki bu hal de hukuk, yargı denilen ikinci bir güççe desteklenir; ve dini inanç da bu hale destek olarak kullanılır; bu yüzden ülkelerde asker dipçikleri ve polis copları hemen hemen yalnızca işçilerin bedenlerine patlar, patronların değil yani bir ülkede gırev(grev) olduğunda hemen karşısına askerler, polisler dikilir ancak patronlar lokavt yaptıklarında patronların karşısılarına askerler, polisler dikilmez, ve üstelik yine işçilerin karşısına dizilirler; yani nasıl ki işçi-patron aşamasından önceki dönemlerde kölelerin sırtlarında kılıçlar patlamışsa işçi-patron döneminde de işçiler sırtlarında kılıç yerine dipçik ve cop patlayan kölelerdir. Yani tüm dünya şunu artık anlamalı ki ekonomi, üretim, ulusal gelir paylaşımı alanında, konusunda asker dipçikleri, polis copları kimin karşısına dikiliyorlarsa köle onlardır, onlar köledir; peki onlara 'Dikil' diye emiri veren kimlerdir; siyasetçiler ve siyasetçilerin yaptıkları hukuklar, kanunlar; bu nedenle ki siyasetçilerin soylarına bakıldığında hükümdarlar ile ilgili bağlantılar bulmak olasılığı oldukça yüksek olabilir. Bu nedenle ülkelerde işçi direnişileri, işçi gösterisileri görülür de patron direnişileri, patron gösterisileri görülmez çünkü patronların isteklerini hemen, doğrudan gidip siyasetin ya da ordunun kulağına fısıldaması yeterlidir ki dünya darbeler tarihi de buna tanıktır zaten; yani dünyaya bakın: İşçilerden yana olan bir darbe var mıdır? Bu nedenle işçilerin tarihteki tek sığınağı hep devrim olmuştur. Abd'nin yaptırdığı darbelere bakın: Bir tanesi bile işçiden yana mıdır? Tek doğru yol, tek doğru çözüm ne patron denilen aslanlar ne işçi denilen ceylanlar ne de ikisinin arasındaki tilkiler gibi olan siyasetçilerdir; tek doğru yol, tek doğru çözüm yalnızca ve yalnızca felsefe, bilim ve Din hadisileri'dir ki felsefe, bilim, Din hadisileri dünyasında ne aslan olur ne ceylan ne tilki; yalnızca ve yalnızca felsefe, bilim ve Din hadisileri dünyasındaki insan olur. Siyaset çağımızdaki en kötü toplumsal olaydır. Neden? Çünkü siyaset toplumları böler ve birbirlerine düşman eder; tıpkı köle sahipleri ve köleler gibi. Siyaset toplumları A partisi, B partisi, C partisi olarak böldüğü gibi bir de dini inanç inanç olarak böler ve toplumların içlerini bir de dini inanç olarak birbirlerine düşman eder; ancak bu da yetmez: Siyaset bir de toplumların içlerini etnik, kavim ve millet olarak böler ve birbirlerine düşman eder. Siyaset bir de akıldışılığı ve ahlakdışılığı toplumlara moda, özgürlük, demokrasi, turizım(turizim), dini inanç gibi şeyler olarak da dayatır. Yani gerçek ki siyaset toplumları kırk parçaya bölen bir alet gibidir ki bunca bölünen toplumları bir araya getirmek, huzur ve güven oluşturmak artık hayal olur. Siyaset toplumları bölerek birleştirmeye ve yönetmeye çalışır, birleştirip değil. Siyasi toplumda insanlar kendilerine 'Ben A partisiyim', 'Ben B partisiyim', 'Ben C partisiyim' derler, 'Ben insanım' değil; ve yine siyasi toplumda insanlar 'Ben A dini inançındanım', 'Ben B dini inançındanım', 'Ben C dini inançındanım' derler, 'Ben insanım' değil; yine siyasi toplumlarda insanlar 'Ben A milletindenim', Ben B milletindenim', 'Ben C milletindenim' derler, 'Ben insanım' değil; yani siyasi toplumda insanlar asla 'Ben düşünürüm', 'Ben alimim, alimeyim', 'Ben bilgeyim' diyemezler; böyle olmayınca da toplumlar ne kendi içlerinde ne kendi dışlarında asla birleşemezler, ve hem ülke içilerine hem dünyaya hep bölünmüşlük ve düşmanlık egemen olur ki bunun sonuçu da ya huzursuzluk, güvensizlik ya savaş olur. Toplum içlerindeki insanlar da, dünya insanlığı da birleştirilmek, birleşmek zorundadır, ve bölücü olan siyaset bunu asla yapamaz; bunu uzun yoldan tek yapabilecek olan güç felsefe, bilim ve dini tanımlayan Din hadisileri'dir; kısa yoldan yapabilecek tek güç de Din hadisileri'dir; yani toplum içileri ve insanlık birleşmek, bütün olmak, dost olmak, barış, huzur, güven istiyorsa siyaseti yasaklamalı ve felsefede, bilimde ve Din hadisileri'nde birleşmelidir. Toplum içilerinin ve dünya insanlarının birleşmesi bölücü ve düşman edici olan siyasetle asla sağlanamaz; bu birlik ve dostluk yalnızca felsefe, bilim ve Din hadisileri ile sağlanır; yani toplumlar ve insanlık artık 'Siyasete son; yaşasın felsefe, bilim ve Din hadisileri' demeli yoksa ülkelerinin de dünyanın da sınırları hep silah, savaş olur; açık ki siyaset ve siyasetçiler kölecilik çağının çağımızdaki uzantısılarıdır, temsilcisileridir özel sektör , orduları, polisleri ve kendi yazdıkları, felsefeye, bilime ve Din hadisileri'ne aykırı hukukları ile birlikte. Yani toplumlar ve insanlık şunu artık öğrenmeli: Tek çözüm felsefe, bilim ve Din hadisileri'dir; ve felsefe, bilim, Din hadisileri olmadıkça içinde oldukları düzen köle düzeninin gelişmiş halinden başka bir hal değildir. Açık ki hükümdarlar yerlerini siyasetçilere bırakmışlardır ki Avrupa'da bile hala hükümdarlar vardır, siyaset ile el ele var olmakta, yaşamakta olan. İslamiyet dini inançı da eğer siyaseti hükümdarlığın benzeri ya da uzantısı olarak düşünürsek, 'Sultanlarla düşüpkalkan alimler hırsızdır' hadisi ile hem siyaseti nasıl gördüğünü açıklar hem de siyasete nasıl karşı olduğunu. Siyasete son; felsefeye, bilime ve Din hadisileri'ne evet. Gerçek ki siyaset hükümdarların ve hükümdarlıkların tilki halindeki koruyucusudur, savunucusudur ki siyasetle yönetilen birçok ülkede hükümdarlıkların ve hükümdarlık yaklaşımılarının var olması da bunu gösterir. Siz bir ülkede hiç patronlara karşı işçilerin yanında yer alan bir ordu, polis gördünüz mü? Siyaset işçileri bölen ve işçileri bile birbirlerine düşüren büyük bir kötülüktür; insanlığa siyasetten sonraki en büyük düşman cehalet ve nefstir ancak; yani siyaset o kadar büyük bir kötülük. Yani ya felsefe, bilim ve Din hadisileri ya siyaset; ya özgürlük ya kölelik; ya insanlık ya düşmanlık. Tüm dünya insanlığı; yalnızca ve yalnızca felsefede, bilimde ve Din hadisileri'nde birleşmelidir; yoksa ya cehaletin ya nefsin ya siyasetin oyuncağı olur hep. Siyaset çağımızdaki en kötü toplumsal olaydır çünkü moda denilen akıldışılığın ve ahlakdışılığın arkasında da, turizım(turizm) denilen çıplaklığın arkasında da, astroloji denilen bilimdışılığın arkasında da, özel sektör denilen sömürünün arkasında da, terörün arkasında da, etnik çatışmaların arkasında da, dini inanç çatışmasılarının arkasında da, zina-fuhuş-eşcinsellik gibi yanlış şeylerin serbestliğinin arkasında da, nicel ırkçılığın arkasında da, faşizımın(faşizmin) arkasında da, sömürgeciliğin(emperyalizımın/emperyalizmin) arkasında da, silahlanmanın arkasında da, savaşların arkasında da, suçların arkasında da, sigaranın-içkinin-uyuşturucunun arkasında da, sağlığa aykırı gıdaların arkasında da, açlıkların arkasında da, işsizliklerin arkasında da, yoksullukların arkasında da her türlü ahlakdışılığın ve her türlü akıldışılığın arkasında da hep siyaset vardır gerçekte. Siyasetin yüzüne bakıldığında medenilik değil; hükümdarlar görülmelidir. Bu siyaset bir de devletler kendisine mevkiler, makamlar; dini inançlarda kutsallıklar; demokraside 'Olmazsa olmazlık'lar edinir, hukuklar ve kanunlar yapar. Eğer internet, özel televizyonlar, özel radyolar, özel okullar, özel üniversiteler insanları, toplumları, insanlığı yozlaştırmayacak olsaydı siyaset onlara da izin vermezdi. Açık ki siyaset hükümdarlığın tilkisidir; cehaletin ve nefsin kölesidir. Siyasetle bölünerek değil; felsefe, bilim ve Din hadisileri ile birleşrek birlik olunur ancak. Siyaset birleştirmeye kalkarsa ancak Hitler gibi birleştirmeye kalkar. Oysa felsefe, bilim ve Din hadisileri bilge gibi birleştirir. Necdet Gürçiftçi Bağımsız, özgür, bilimsel, tarafsız; hiçbir dini inançtan ve hiçkimseden yana olmayan dinli ve bilge İnternette yayınlandığı zaman: 29.9.18/11.15
Kapat/(ESC)
Yorum Düzenleme

Yeni Üyeler

  • ademtok
  • mimu
  • kartanesimKar
  • Ebuelfiya
  • Efeefe
Kapat/(ESC)
Tavsiye
Adınız:
Sizin eposta adresiniz:
Alıcının eposta adresi:
Mesajınız:
Doğrulama Kodu:
captcha refresh
Kapat/(ESC)
İletişim
Adınız:
Eposta adresiniz:
Mesajınız:
Doğrulama Kodu:
captcha refresh
Kapat/(ESC)
Rastgele Şiir