Şiir Defteri

RAMAZAN AYI'NIN DERDİ İFTARLIK DEĞİL NEFSTİR SAVIM (DENEME)

Yazan: Birturkbilgesi
13.05.2021 / 06:26
382 kez görüntülendi
0 yorum yapıldı
Türkiye çok tuhaf bir durumda ki bunun da temel nedeni toplumu siyasi parti siyasi parti bölmek, ve insanları birbirlerine düşman etmek üzerine kurulu bir yandaşlık türü olan siyasettir. Batıda demokrasi hukuk üzerine kuruludur, Türkiye'de ise siyaset, siyasi partiler üzerine. Türkiye'de de hukuk var ancak onu hukuk değil siyaset yapmakta, ve kendi çıkarlarına göre yapmakta. Demokrasi de, hukuk da topluma ve siyasi partilere verilen haklar değil bilime verilen haklardır. Evet, Türkiye çok tuhaf bir durumda çünkü 200 tane üniversite olan Türkiye'de iki tane alim, alime yok; televizyona çıkan bunca ilahiyatçıya karşın dini, ve Ramazan ayı'nı doğrudüzgün anlatan ilahiyatçı ya da İslam görevlisi yok; bunca tarikata, cemaate, ve camiye karşın Türkiye'de dine uygunluk yok, biryanda camiler, biryanda sütyen-külot pılajlar(plajlar). Ben anlatayım: Din dini tanımlayan Din hadisileri'nin tanımladığı alandır. Dini tanımlayan Din hadisileri der ki 'Din bilim, ahlak, mantık, vicdan, merhamet, adillik, dürüstlük, sakinlik, medenilik, gösterişsizlik, israfsızlık, tarafsızlık, israfsızlık, nefssizlik, ve bunlarla inziva demektir' oysa Ramazan ayı bile yemek tarifileri(tarifleri), yemek, içmek, ziyafet, şölen, keyif, eğlence ayı gibi bir duruma getirilmekte; bu nedenle ki Ramazan ayı'nda Tv yemek tarifileri(tarifleri), iftarlık haberileri(haberleri), nefs yayan yiyecek-içecek reklamıları(reklamları/tanıtımıları) ile dolmakta. Öyle ki Ramazan ayı'nın derdi nefs köleliğini yok etmek değil de iftarlık imiş gibi olmakta Ramazan ayı'nda durum. İftarlık reklamıları, 'İftarda ne yiyeceğiz?', 'İftara ne pişirelim?', 'İftar için yemek tarifileri', 'İftarlık pide aldın mı?' gibi sorular dolmakta Ramazan ayı. Yani toplum sanki tüm bir yıl aç da yalnızca Ramazan ayı'nda yemek yiyormuş, karın doyuruyormuş gibi. Ramazan ayı'nın, ve oruçun yanlış anlaşılmakta olması; Türk dil kurumu sözlüğünün 'iftar' sözcüğüne karşılık olarak 'Oruç açma, oruç bozma; Ramazan'da akşam yemeği' yazmasından da belli. Türk dil kurumu sözlüğü 'oruç' sözcüğü için 'Tanrı'ya ibadet amacıyla yeme, içme, vb. şeylerden belli bir süre kendini alıkoyma; çok sevilen veya istenen şeylerden uzak durma' demiş. Öncelikle ki oruç iftar ile başlamaz, biter yani oruç iftar ile açılmaz, kapanır; ve oruç bozulmaz çünkü dinde 'oruç' demek nefse karşı savaşım demektir ki bu savaşımı bozmak dine aykırılıktır çünkü nefs hem en büyük cehalettir, hem tüm kötülüklerin nedeni ve amaçıdır, hem de akıla, mantığa, ahlaka, vicdana, ve akıl-ruh sağlığına zarar verir, kötülük eder, bu nedenle ki din nefse karşıdır, nefs dine aykırıdır, yani oruçu 'bozmak' nefse karşı savaşıma yani dinli olmaya son vermektir, bu nedenle ki hadis 'Sultanlarla düşüpkalkan alimler bile hırsızdır' deyip nefsin alimi bile hem alimlikten hem dinden nasıl uzaklaştırabileceğini anlatmıştır, yani iftar demek asla 'bozmak' değildir. 'Ramazan'da akşam yemeği' savına gelince; iftar demek yemek ya da akşam yemeği demek değildir çünkü akşam yemeği zaten her gün, her akşam yenilen birşeydir, 'iftar' demek 'Oruç ile nefse köleliği yenmenin iftiharı' demektir ki bu da bir yudum su ile de, bir zeytin tanesi ile de olabilir; ancak iftarı yaptıktan sonra yenilen şey 'iftar yemeği' değil akşam yemeğidir çünkü iftar yemek yemek değildir, oruça hem iftihar hem mantık katmaktır çünkü iftar yapmadan da günlerce aç-susuz kalıp oruç olmak isteyenler olabilir; yani iftar başka şeydir, akşam yemeği başka şeydir; bu durumda açık ki iftar yaptıktan sonra nefs köleliği dolu yemekler, tatlılar, börekler yemek, kola gibi şeyler içmek o gün oruçun anlamının yani 'nefs köleliğine karşı savaşım'ın gerçekleşmediğini, o gün oruç diye yalnızca tüm gün aç-susuz kalındığını gösterir. Bu konuda Türk dil kurumu sözlüğü'ndeki bir çelişki de şu: Hem 'Oruç 'Tanrı'ya ibadet amacıyla yeme, içme, vb. şeylerden belli bir süre kendini alıkoyma' diyor, hem de iftar için 'Oruç bozmak' diyor; bu durumda açık ki iftar 'Tanrı'ya ibadeti bozmak' anlamına gelmekte ki İslami açıdan bu da mantıksızdır ve yanlıştır çünkü 'ibadet' demek 'saygı' demektir, yani bu durumda iftar 'Tanrı'ya saygıyı bozmak' anlamına da gelmekte olur. Ancak gerçek ki oruç Tanrı'ya ibadet için değil nefse köleliği yok etmek içindir çünkü insanın ve insanlığın en büyük düşmanı olan nefse oruç ile karşı koyulmayacak da ne ile karşı koyulacak. Gerçek ki genelde Ramazan ayı'nın, özelde ise oruçun amaçı 'Nefse köleliği' yok etmektir, yani nefse köleliği yok etmeyen oruç, amaçına ulaşmamış demektir. Türk dil kurumu'nun İslamiyet'ten iyi anlamadığı durumu da 'Ramazan' demesinden belli çünkü hadis 'Ramazan demeyin, Ramazan ayı deyin çünkü Ramazan Allah'ın adlarından biridir' diyor; demek ki yalnızca Kuran'ı öğrenmek yetmiyor, hadisleri de iyi bilmek gerekiyor. Dini tanımlayan Din hadisileri bilinmediği için; Ramazan ayı, oruç, iftar, ve sahur sanki nefse karşı bir savaşım değil de nefs serbestliği, nefse sarılmak imiş gibi bir durum almakta. Öyle ki eskiden, Ramazan ayı gelince meyhane gibi dine aykırı yerler bile kendilerini kapatırken, günümüzde ise sütyen-külot pılajlar(plajlar) ve oteller bile açık, ve bir de medyada bunların reklamıları yayınlanmakta, pılajlara akın edecek turistler dörtgözle beklenilmekte; açık ki bu durumda Ramazan ayı da, iftar da ziyafet, şölen, keyif, nefs bayramı durumuna dönüşür. Açık ki Ramazan ayı oruç ayıdır; oruç nefs köleliğine karşı savaşımdır; iftar, yemek değil mantıktır; Ramazan ayı'nın derdi iftarlık değil nefstir. Bu nedenle ki dinde de, Ramazan ayı'nda da bayram yoktur çünkü bayram demek nefs demektir, ve 'bayram' sözcüğü Türkçe bir sözcük olduğu için İslamiyet'ye yer almaz çünkü Arabların dili Arabçadır, Kuran'ın dili de Arabçadır. Görülmekte ki Ramazan ayı da, iftar da Ramazan ayı'nın ve oruçun anlamına zıt bir yöne doğru götürülmekte; Ramazan ayı iftarlık yemek sohbetilerine(sohbetlerine), arayışılarına(arayışlarına) dönüştürülmekte ki bunun da temel sorumlusu topluma din diye Din hadisileri yerine Arabça, Arabçılık, Osmanlıcılık, siyasi yandaşlık, ve dini tanımlayan Din hadisileri'ne aykırı şeyler öğreten siyasettir çünkü siyaset bilime ve ahlaka aykırı bir dünya olduğu için, alim-alime bir toplum değil cehalet ve mantıksızlık içinde bir toplum ister, yani siyasetin temel sermayesi cehalettir yani dine aykırılıktır. Ramazan ayına, oruça ve iftara; sultan, ziyafet, keyif, ve nefs yaklaşımı dine de, Ramazan ayı'na da, oruça da aykırıdır. Necdet Gürçiftçi Hiçbir dini inançtan ve hiçbir siyasi partiden yana olmayan dinli ve bilge İnternette yayınlandığı zaman: 13.5.21/06.25
Kapat/(ESC)
Yorum Düzenleme

Yeni Üyeler

  • Pirinctanesi
  • Mefail
  • turgaykurtulus
  • Celal
  • umsena
Kapat/(ESC)
Tavsiye
Adınız:
Sizin eposta adresiniz:
Alıcının eposta adresi:
Mesajınız:
Doğrulama Kodu:
captcha refresh
Kapat/(ESC)
İletişim
Adınız:
Eposta adresiniz:
Mesajınız:
Doğrulama Kodu:
captcha refresh
Kapat/(ESC)
Rastgele Şiir