Şiir Defteri

RAMAZAN AYI'NDAN UTANMAK (DENEME)

Yazan: Birturkbilgesi
07.05.2021 / 07:19
725 kez görüntülendi
0 yorum yapıldı
Ramazan ayı utandırır mı? Kimini utandırır. Bilimsel insanı başka utandırır, Müslüman'ı başka, dinsizi başka, dinliyi başka. Birazcık usu, vicdanı, mantığı, kişiliği olan her insanı utandırır. Bilimsel insanı; insanların, toplumun, insanlığın boş, yanlış inançlara bağımlılığı açısından utandırır. Dinsizi yine aynı açıdan. Onları anlamak olanaklı, kolay. Peki bir Müslüman'ı, dinliyi utandırması Ramazan'ların; o nasıl birşey? Daha da karmaşık olan ise bilimsel, dinsiz olanların sanki Müslüman'larmış, dinlilermiş gibi utanmaları nasıl birşey? İşte bu yazımda bunu anlatacağım kısacık. Bu utanmayı yaratan gerçekte bazı bilinçsiz, mantıksız Müslümanlardı, dinlilerdi. Görürdük dükkanlarının pasajlarında masa kurup, türlü, çekici yiyeceklerle donatıp iftar açanları. Görürdük iftarı, sahuru dışarı çıkıp gösterişli restoranlarda, gösterişli yemeklerle yapanları. Yani iftarı, sahurun, Ramazanın, İslamiyet'in felsefesini bireysel olarak bozanları görürdük. Kimi üstüne bir de sigara yakardı. Rakı ile iftar açanları da duyardık. Ama onlar bireyseldi, tikeldi, niceldi, azınlıktı, çok göze kulağa batmazdı. Sonra Ramazan, çadırlardan, açıkça, sokaklardaki yanyana metrelerce dizilmiş masalara taşındı. Ama özellikle bu yıl çok garip birşey oldu: Ramazanın, sahurun, iftarın, İslamiyet'in, dinin felsefesi, mantığı, özü medya öncülüğünde kitlesel, tümel, nitel ve çıldırmışçasına çiğnenmeye başladı. Canı sıkılan medya bu alanı da yozlaştırdı çıldırmışçasına. Özelde Ramazan ayı, genelde ise İslamiyet nefsi yenmek uğraşısı, çalışmasıdır. Oysa Ramazan ayı'nın başından beri Tv ekranlarında görüyoruz sürekli, aralıklarla tüm gün: Ramazan'lar, sahurla, iftarla ilgili yemek ve tatlı yapımları, tarifleri. Sanki Ramazan ayı oruç, nefsi yenmek ayı değil festival, şölen, yemek yeme ayı. Sürekli yemek ve tatlı tarifleri. Sokaklarda metrelerce iftar masası görüntüleri. Eskiden iftar çadırları vardı; üstleri, yanları örtülüydüler. Şimdi o örtü, nefis örtüsü kalktı. Sokaklara iftar masaları kuruldu; Guinness rekorlar kitabı'na girmek istercesine uzun mu uzun. O masalarda dekolteli bayanlar da var, gördüm. Sanki nefsi eğitim, yenmek ayı değil ziyafet ayı olmuş Ramazan. 1 Tl.'ye çalar saatler olmasına karşın bu ayı paraya çevirmek için bu olanaktan olabildiğince yararlanmaya çalışan gece davulcuları. Gösterişli iftar şölenleri düzenleyen devlet, hükümet büyükleri. Deniz kıyılarını bilmiyorum; belki oralarda da iftarı, sahuru bikinilerle, mayolarla yapanlar da vardır ya da bu yıl yoksa gelecek yıllarda olabilir bu gidişle. Nefs kötü, çirkin, yanlış birşeydir. Onu eğitmek ya da yok etmek uluorta yapılmamalıdır; gösterişli yemeklerle, tatlılarla; gösterişli yemek masalarıyla, yemek sofralarıyla; şölen, festival, bayram, düğün yaparcasına yapılmamalıdır. İnsan nefsi olduğu için utanmalı; onu sahurda, iftarda eğitirken utanmalıdır. İslamiyet, din budur. İlginç ki Ramazan ayı oruç ayı olması yüzünden gıda tüketimini ve fiyatları düşmesi gerekirken tam aksine gıda fiyatlarına zam yapılmasına neden oluyor. Gıda fiyatlarından başka bir de birinci el araba satışları da artıyor. Neden mi? Nefsi yok etmek ya da eğitmek, azaltmak gerekirken tam tersini yapmak yüzünden işte. Gıda satışları, gıda satıcılarının ve onlarla iş yapanların gelirlerini arttırıyor; onlar da artan gelirleriyle yeni arabalar, yeni konutlar, yeni öteberiler alıyorlar. Böylece Ramazan ayı bir oruç, nefsi yenmek, din ayı yerine bir ticaret ve nefs ayı olup çıkıyor. Tatile, eğlenmeye koşanlar yüzünden oteller dolup taşıyor yani bir yerde de deniz kıyıları ve otel havuzları yani bikinililer, mayolular ve otelcilerin cepleri. Tv kanalları İslamiyet'ten, dinden anlamıyor. Bir yandan İslamiyet ile ilgili yapımlar sunarlarken; Kuran, hadis sunarlarken; dinden imandan söz ederlerken, öte yandan da yemek ve tatlı tarifleri veriyorlar, gösterişli gösterişli. Nefsi körüklüyorlar. Ramazan'ı oruç , nefsi yenmek, dinsel bilgileri yinelemek ve güçlendirmek ayı değil ziyafet, şölen ayı olarak sunuyorlar. Sokaktaki insandan, devlet büyüklerine kadar Ramazan ayı yozlaştırıldı. Ziyafet üstüne ziyafet veriliyor; iftar, sahur adları altında. Oysa İslamiyet nefsin yoksulluğu, ruhun yüksekliği dinidir. Oruç, sahur ve iftar; nefisin yoksulluğu, ruhun yüksekliği anlarıdır. Tv ekranlarında kadını, erkeği sahur ve iftar için baş döndürücü yemekler, tatlılar yapmak yarışında. Dekolte giysili, seksi saçlı bayanlar dinsel bilgiler vermeye başladılar Tv ekranlarında, yemek ve tatlı yaparlarken. Üzülüyorum, çok üzülüyorum. Haberlerden yemek ve tatlı yapımı izlencelerine dek Tv kanallarını bir ziyafet, şölen havası sardı. İş çığırından çıktı. Arabanın tekeri kırıldı. Aynı Tv kanalları bir de açık saçık giysili, cinsel sunumlu izlenceler yapıyorlar. Bazı kanallar sanki pavyona benzedi. Ama iftar saati geldi mi Müslüman kesiliveriyorlar nedense. Medya İslamiyet'ten, dinden anlamıyor yalnızca bunları kullanıyor, sömürüyor ama bundan da tehlikelisi, bunlar yozlaştırıyor. Yalnızca bunları değil dinli, dinsiz herkesi yozlaştırma işlevi içinde. Toplumun bazı kesimleri, toplumdaki bazı kişiler de buna dünden razılar. Oynayacak varsa davulcu, zurnacı bulunur; davulcu, zurnacı varsa da oynayacak bulunur. Diyanet başkanlığı bu konuya el atmalı. Ramazan ayı'nın ziyafet, yemek yeme yarışı ayına döndürülmesini ya da böyle gösterilmesini önlemeli; devlet ve hükümet kişileri verdikleri sahur ve iftar yemeği sofralarına, masalarına medyayı almamalı. Sokaklarda sahur, iftar yapılmamalı; en azından çadırlarda, kapalı yerlerde yapılmalı. Medya dinsel aylarda ve günlerde yemek ve tatlı yapmaya değil eğitici yapımlar yapmalı. Haber saatlerinde Tv kanalları çarşıdaki, pazardaki gıda fiyatlarıyla, iftar ve sahur sofralarıyla değil; iftar ve sahur için yemek ve tatlı tarifleriyle değil başka konularla uğraşmalı. Yoksa bu gidişle korkarım ki Ramazan ayı da ziyafet, gösteriş, nefse boyun eğme ayı olacak ve ben bir dinsiz olarak, Müslüman'ların içine düştüğü bu durumdan acı duyacağım, utanacağım; onlar zevk ve sefa içinde yiyip içerler, eğlenip mutlu olurlarken; nefslerine karşı savaşmak yerine ona kul, köle olurlarken. Medya öylesine dinden, İslamiyet'ten uzak ki gerçekte ve öylesine çıldırdı ki ne yaptığını bilmeme konusunda, geçen gün Star Tv muhabiri, sokaktaki, ülkenin %99'u Müslüman ise doğal olarak Müslüman insanlara şu soruyu soruyordu, bir kanaldaki Aşkı Memnu dizisiyle ilgili olarak: ?Yengenize aşık olur musunuz?' Ve aşık olmaktan ötesi de konuşuluyordu yani sevişmek. Ve bu kanal Ramazan ayında İslamiyet ile ilgili yapımlar yapıyor, söyleşiler sunuyor, bilgiler veriyor. Medyadan Müslüman da ancak bu kadar olabiliyor demek ki. Ramazan ayı; az ile özü yaşamaktır; ziyafetlerle bedeni değil. Ramazan ayı artık yalnızca bilimsellerin, dinsizlerin değil Müslüman'ların da utanacağı bir ay olarak bu gidişle. Ramazan bayramı gelecek. Kimi de çoluğuna çocuğuna yeni giysiler alamadığı, harçlık veremediği için utanacak. Onlar utandığı için ben de utanacağım. Medya Ramazan ayını ziyafet, şölen ayı durumuna getirdiği için de utanacağım. Medya bundan utanmadığı için de utanacağım. Bazı Müslümanlar da Ramazan ayı'nı; oruç ayı, nefisi eğitme ayı değil de ziyafet, şölen, nefise bayram ayı durumuna getirdiği için de utanacağım. Onlar bundan utanmadıkları için de utanacağım. Ramazan ayı, İslamiyet, din, insanlık bu duruma getirildiği için de utanıyorum. ?El çek medya dinimden.' demeli Müslüman'lar. Medyanın, insanları utandırmaya hakkı yok. 'Din, utanmaktır.' (Hadis). Medyanın utanması var mı? En çok utanan bensem, gerçek dinli ben değil miyim? Üzüntümden utanıyorum, aşağılamak için değil. Haksız mıyım? Birazcık uzun oldu, hoşgörün. Necdet Gürçiftçi Bir Türk bilgesi 2010-Ağustos tarihinde internette yayınlandı.
Kapat/(ESC)
Yorum Düzenleme

Yeni Üyeler

  • Hevilli
  • Pirinctanesi
  • Mefail
  • turgaykurtulus
  • Celal

Bağlı Üyeler

  • Celal19:06
Kapat/(ESC)
Tavsiye
Adınız:
Sizin eposta adresiniz:
Alıcının eposta adresi:
Mesajınız:
Doğrulama Kodu:
captcha refresh
Kapat/(ESC)
İletişim
Adınız:
Eposta adresiniz:
Mesajınız:
Doğrulama Kodu:
captcha refresh
Kapat/(ESC)
Rastgele Şiir